Hastaneden çıkmış eve gidiyorduk lara ile eve vardığımızda kapıyı kapıyı açtım içeriden gelen ses ile hızla salona doğru koştum miniğin yerde oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu geldiğimi görünce hemen bana doğru koşup kucağıma atladı onu kucağıma aldığımda küçük bacaklarını belime doladı "miniğim ne oldu neden ağlıyorsun?" "beni bırakıp gittin zannettim çok korktum anne" "şihht" miniğimin belini sıvazlayıp konuşmaya başladım.
"ben seni hiç bir zaman bırakmayacağım miniğim" dünya kafasını boynuma gömdü ve bir kaç dakika sonra uyuya kaldı onu hemen yatağıma yatırdım ve salona gittim lara yatmış olmalıydı bir anda kapı çalmaya başladı gidip kapıyı açtığımda gördüğüm şey beni şaşkına uğrattı yekta buradaydı koşmuş olmalıydı çünkü hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
yekta bit anda başımdaki şapkayı çekip fırlattı artık içeri geçmiştik kapıyı kapatığım anda yekta Dizlerinin üzerine çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı "lidya neden söylemedin bunun için mi ayrıldın benden" kafamı salladım neden yaptın neden beni böyle yalnız başıma bırakıp gittin "zorundaydım yemin ederim ki zorundaydım" dizlerimin üzerine doğru çöküp yektanın suratını avucumun içine aldım "yekta bana bak ağlama" "lidya lütfen iyileştim de" kafamı iki yana salladım "yekta artık tedavi olamam."
neden iyileştin değilmi onun için tedavi olamassın" "hayır yekta ben ölüyorum artık tedavi işe yaramıyor" "hayır iyileşeceksin" dedi ve beni kucağına alıp salondaki koltuğa yatırdı başımın arkasındaki yastığı düzeltti "iyi mi böyle" kafamı salladığım sırada yekta üstüme pike örtüü sen biraz dinlen ben sana çorba yapayım "yekta" sus lidya konuşma hemen yapacağım" yekta gittiğinde bende kısa bir uykuya dalmıştım.
~~~"lidya lidya olamaz çok ateşin var lidya uyan" gözlerimi açtığımda bana endişe ile bakan yekta yı gördüm "lidya çok ateşin var" dedi ve üstümdeki tişörtü çıkartıp koltuğun yanına bıraktı altımdaki pantolonuda bir çırpıda çıkarmıştı artık karşısında iç çamaşırlarımlaydım utanmayacak kadar başım dönüyordu yekta hızlı bir şekilde bana çorbamı içirdi ve beni geri yatırdı biliyordum elinden bir şey gelmiyordu ve bu durum onu Bi hayli üzüyordu gözlerimi kapattığımda yektanın dudaklarını anlımda hiseetim yekta aniden kucağıma yatıp başını dizime koyduğunda uyumaya başladı elimi titrekce saçlarına götürdüm ve okşadım "iyi geceler sevgilim" başındaki elim donup kaldığında gözlerim doldu bana sevgilim demişti yekta bana asla sevgilim demezdi gözlerimi artık açık tutamadığım için kapattım.
Gözlerimi açtığımda burasının benim evim olmadığını anlamam çok uzun sürmedi burası bir depo gibi bir yerdi ve ben bir sandalyeye bağlıydım aniden kapı açıldı ve içeri bir adam girdi "kimsin sen?" adam konuşmadı "oğuzun köpeğimisin yoksa" sinsice güldüğüm sırada adam yüzüme sert bir yumruk geçirdi. Zaten halim yoktu birde yumruk yiyordum harika "Doğru üslup ta konuş lan" "hayır konuşmayacağım" öylemi adam vicudumu arsızca süzdü "bana bak lan pezevenk siktir git bana o oğuz köpeğini getir" adam üstüme atıldı ve beni yumruklama başladı attığı her yumrukta gülüyor ve onu deli ediyordum aniden sandalyem sağa doğru devrildiğinde yere düştüm adam bu sefer karnımı tekmelemeye başladı.
sadece yapabildiğin bu mu adam sandeyemi kaldırdı ve ve silahını çıkarıp karnıma doğrulttu korkum yoktu kimseden vurabilirdi adam tetiği çektiğinde karnıma giren acı ile kahkaha. Attım bu muydu ağzımdan kanlar gelmeye başlamıştı sırıtığımda ağzımın içindeki kanlar çenemden boynuma doğru akttı aniden adamın yüzüne tükürdüm benim canım acımaz adam bana psikopatmışım gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm arafı
AksiyonKorkum yoktu kimseden ne ateşten ne alev'den karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürmüş olduğu bu dünya da korkmak yakışmazdı bana.