Gözlerimin gördüklerini kalbim nasıl hisederdi biraz öfke biraz üzüntü ve çokca hayal kırıklığı arkamı dönüp yürümeye başladım yürüdüm yürüdüm yarım saat geçtikten sonra önünde durduğum mezara baktım minişimin mezarı yere oturduğumda konuşmaya başladım "ben geldim kızım" elimi uzatıp toprağını okşadığımda gözümden bir damla yaş süzülüp toprağa damladı.
"canın çok acıdımı özür dilerim kızım biliyorum senin canını acıtan benim" alnımı toprağa yaslayıp ağlamaya başladığımda nefesimin kesildiğini hissettim başımı kaldırıp öksürmeye başladığımda aklıma yarım saat önceki görüntü geldi gözlerimi sıkıca kapattığımda hıçkırmaya başladım.
beni bırakıp başka bir kadına gitmişti ben bunu haketmişmiydim başımı iki yana saladım etmemiştim "annecim canım çok yanıyor" başımı mezar taşına yasladığım "ben beni seven tek insanı kaybettim annecim" başımı kaldırıp etrafıma baktığımda acı ile gülümsedim yapayalnızdım. Her zaman olduğu gibi "toprak seni incitmesin miniğim.
Ayağa kalkıp eve doğru yürüdüm 40 dakika sonra eve vardığımda İrem kapıyı telaşla açtı "lidya sen nerelerdeydin" içeri girip koltuğa oturduğumda gözlerimi kapattım "seni bu hale getiren Yekta dimi?" gözlerimi açtığım sırada yanağımdan bir göz yaşı akıp gitti İrem aceleyle ayağı kalkıp lara ve buket e haber verdi kapıdan çıktığında yanıma lara ve buket gelip benimle ilgilenmeye başladılar
İremin ağzından
Evden çıkıp yektanın evine gittiğimde kapıyı hızlaca tıkladım kapı açıldığında karşımda Yekta vardı gözleri şişmiş saçları dağılmış bir haldeydi onu içeri itekleyip bacak arasına tekme attığımda acıyla inleyip yere dizlerinin üzerine düştü
"bir anlaşma yapmıştık Yekta soylu ve sen o anlaşmayı bozdun" "irem Bi dinle lütfen" "neyini dinleyeceğim ben senin lidya ne halde senin haberin varmı yok çünkü onu bu hale getiren sensin"
Yekta başını eğip sustuğunda konuşmaya başladım "ne halt yapıyorsun bilmiyorum ama yaptığın şeyden vaz geç" "yapamam zorundayım lütfen beni anla.Ve Lidyayı yanlız bırakma" kafamı saladığımdaArkamı dönüp evden çıktım.
Yekta bir işlet karıştırıyordu eve gittiğimde kapıyı tıkladım kapı hemen açıldı lara bana ağlayarak bakıyordu.
hızlıca içeri girip olanlara baktım etraf dağılmış herşey kırılmış ve dökülmüştü "ne oldu burada 1 saat sizi boş bıraktım ve haliniz lidya nerede?" köşede yerde baygın bir şekilde yatan lidya yı gördüm hızlıca ona koşup başını dizimin üzerine koydum ve buket e baktım "ona ne oldu" lara konuşmaya başladı bir yandan konuşuyor bir yandan da hıçkırarak ağlıyordu "lidya bir anda sinir krizi geçirmeye başladı.
Gözü bizi görmüyordu buket te onu bayıltmak zorunda kaldı" kafamı salladım. " siz buraları temizleyin bende onunla ilgileneyim" lidyayı alıp odasına götürdüğümde onu yatağına yatırdım lidya bir anda sayıklamaya başladı "annecim annecim neredesin çok canım yanıyor.
hani anneler kızlarını bırakmazdı sen neden bıraktın annecim" gözümden bir damla süzüldüğünde lidyanın saçlarını okşadım "şhhhttt" küçüken onu bodrum katında o odada gördüğümde kendime onun intikamını alacağım sözünü vermiştim ve yaptığım şeyden asla pişman değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm arafı
Hành độngKorkum yoktu kimseden ne ateşten ne alev'den karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürmüş olduğu bu dünya da korkmak yakışmazdı bana.