Dünya yoktu hızlıca eve sürmeye başladım yolda gördüğüm şey gözlerimi iri iri açmamam sebep oldu dünya yektanın elini tutmuş gülerek yürüyordu yekta dünyaya pamuk şeker almış olmalıydı çünkü dünya nın elinde pembe bir pamuk şeker vardı.
Hızlıca arabadan indim ve dünyanın yanına koşup ona sıkıca sarıldım çok korkmuştum "kızım neredeydin sen seni çok meraak ettim" "burdayım annecim" yekta ya baktım yekta bana değil kafamdaki şapkaya bakıyordu hızlıca doğruldum "dünya sen arabanın yanına gitt ben geliyorum dünya arabanın yanına gittiğinde yekta konuştu.
" onu yolda buldum kaldırımda oturmuş ağlıyordu beni hemen tanıdı bende onu sana getiriyordum giderken ona pamuk şeker aldım" yekta açıklama yaptığında kafamı salladım. "teşekkür ederim" "lidya neden şapka takıyorsun?" telaşla konuştum "tarz olsun diye" yekta kafasını salladı bir anda ani bir dürtü ile öksürmeye başladım cebimden bir peçete cıkarıp peçeteyi dudaklarıma bastırdım öksürmem bittiğinde dudaklarımdan peçeteyi geri çektim.peçetenin yarısı kan olmuş'tu yekta telaşla konuştu "lidya bu ne ne oluyor?" "bir şey olduğu yok boğazlarım yara" dedim ve arkamı dönüp arabaya bindim dünya uyuya kalmıştı arabayı evin önüne sürmeye başladım eve geldiğimizde dünyayı koltuğa yatırdım "lidya aren i annemler ile tanıştıracağım senin ve dünyanın da orada olmasını istiyorum" kafamı salladım tamam ben zaten hazırım sen hazırlan gel çıkalım bir süre sonra Hazırdık evden çıkmış lara nın ailesinin yanına gidiyorduk dünya merakla yolları izliyordu.
Eve geldiğimizde arabadan inip eve girdik lara nın annesi eslem teyze çok iyi bir kadındı ilk bana sarılmış dünyayıda öpüp kokamıştı. Aren de eve geldiğinde yemek masasına oturduk dünya bana ne istediğini söylüyor bende ne istiyorsa onu tabağına koyuyordum utanıyordu.
Lara nın annesi ve babası aren e çeşit çeşit sorular soruyordu ben aç değildim onun için tabağımdakiler ile uğraşıyordum bir anda ani bir mide bulantısı ile ayağı kalktım kalktığım gibi her yer sarılmıştı başım fena derecede dönüyordu bir anda burnumda bir ıslaklık hissettim burnum kanıyordu. Her kez ayağı kalkmış bana bakıyordu bir anda gözüm karardı ve yere düştüm düşerken başımdaki şapka da yere düşmüştü aren in gözleri 0 a vurulmuş saçlarımda kaldı gözlerini irice açtı bu sırada lara yanıma eğilmiş bana sesleniyordu son hatırladığım kapanan gözlerim'di.
Gözlerimi açtığımda yanı başımda dikilen dünya yı ve İrem i gördüm ikisi'de perişan haldeydiler ağlıyorlardı irem hızlıca elimi tuttu "lara ne oluyor neden ağlıyorsunuz?" İrem kafasını iki yana salladığı sırada içeri doktor girdi "lidya hanım bunu söylemek bizim için çok zor ama" doktor kafasını iki yana salladı "artık elimizden gelen bir şey kalmadı ölüyorsunuz"
Ölüyorsunuz
Ölüyorsunuz
Ölüyorsunuz
Kelime kafamın içinde yankılanıyordu aniden irem konuştu "hayır ölmeyeceksin fransada bir doktor var ben onu bura-" zorlama irem tedavi yok ellerinden gelen her şeyi zaten yaptılar "hayır lidya sen delirdinmi nasıl böyle umutsuz olabilirsin yeter artık o doktoru tuana getirecek ve sende iyileşeceksin anladınmı sen benin ablamsın ben sensiz ne yapacağım ha dünya var annesiz o kalacak" kafamı iki yana salladım ben yaşamayı hak eden birisi değilim o sırada lara ve irem daha çok ağlamaya başladı "böyle deme iyileşeceksin" "İrem yapma" "sus lidya iyileşeceksin" hayır Öleceğim
Öleceğim
Öleceğim.
Başka çaresi yok öleceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm arafı
AcciónKorkum yoktu kimseden ne ateşten ne alev'den karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürmüş olduğu bu dünya da korkmak yakışmazdı bana.