Yeşil gözlerimi tereddütle araladığımda sıcak, çölümsü bir yerdeydim. Hafifçe esen rüzgar yerfeki kumları yüzüme taşıdığından gözlerimi kısmak ve burnum ile ağzımı güvence altına almak zorundaydım.
Bu tekin yerde ne yapacağım ya da ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. JJ akışına bırakmak en iyisidir demişti, Ben de öyle yapacaktım. Siyah, önü Hello Kitty desenli sırt çantamdan telefonumu aldım ve onu cebime koyup yürümeye başladım. Ancak bir sıkıntı vardı...
Topuklu botlarım. Güneşli havaya simsiyah ve topuklu bot giydiğim için hem ayaklarım yanıyor, hem de kuma batıyordum. Eğer böyle bir yere geleceğimi bilseydim bu botları giymezdim...
...
...Kimi kandırıyorum ki? Çölün sıcağı beni en sevdiğim ayakkabılarımdan ayıramazdı. Ayrıca tarzımı da çok iyi yansıtıyorlardı, ki bir çok kişi ile muhattap olacağımı düşününce bu çok önemliydi. Saçlarımı savurdum ve ayaklarımı umursamadan yürümeye devam ettim.
☆☆☆
Saat kavramım yok olmuştu, lakin sanırım birkaç saattir çölün ortasında bir boşluğa yürüdüğümü söyleyebilirdim. Ayaklarımın acısından bahsetmiyordum bile. Ancak şu anda asıl umursadığım şey ten rengime bir şey olup olmadığıydı. Bembeyaz bir cildim olduğundan bronzlaşmak bana hiç yakışmazdı. Kendimi o şekilde hayal etmek hoş bir deneyim değildi.
Bakışlarımı yerden kaldırınca yakınımda bir ağaç gördüm ve içime bir rahatlama hissi geldi.
"Oof!"
Güzel mi güzel, uzun mu uzun, haşmetli bacaklarım sızlamaya başlamıştı artık. Gölgenin vurduğu tarafa oturdum ve etrafı izlemeye başladım. Gözlerim bacaklarıma kaydı. Neyse ki pantolon giydiğim için onların bronzlaşma olasılığı yoktu.
Tırnaklarıma baktım. Rodney benim mutfak eşyalarına dokunmama izin vermezdi, bana hep tırnaklarımın çok uzun olduğunu söylerdi. Bunu hatırlayınca hafifçe gülümsedim.
Sürdüğüm siyah oje, soyulmaya başlamıştı artık. Üstüne desen çizmeye pek uğraşmıştım, bundan dolayı onları silmeye kıyamıyordum ama maalesef ki onlar kendiliğinden soyuluyordu.
İç çektim. Endişelerim gittikçe büyüyordu çünkü burada nerenin neresi olduğu bile anlaşılmıyordu. Bir süre sonra kafayı bile sıyırmaya başladığımı hissetmiştim. JJ'in beni yanlış yere götürmüş olabileceğinin şüphesi uyanmıştı içimde. Ancak 6. Hissim bana doğru yolda olduğumu söylüyordu. Ki genellikle haklı olurdu, tutunduğum şey buydu şu anlık.
Ben oturmaya devam ederken kulağım çınlamaya başladı. Uzaktan bir ses geliyordu. Köpek sesiydi bu.
"Grrrrrrrrrr!"
Ah, cidden... Kurtlarla köpekleri karıştırabilecek kadar bir haberdim köpek türlerinden. Tipik bir kedi insanıydım.
Kurt sesleri şiddetlenince büyü sesine benzeyen bir ses çıktı. Kurtların hırlamaları gittikçe yaklaşıyorlardı. Birini kovalıyorlardı.
9 tane ucu olan bir tilki kuyruğu gördüm kumlu rüzgarlarların arasından. Genç oğlan koyu tenliydi, kısacık kesilmiş saçları kahverengindeydi. Giydiği kolsuz tişört kolundaki kasları açığa çıkarıyordu. Yorgunluk ve ter içinde koşarak arkasındaki kurtlardan kaçıyordu.
Kovalayan kurtlar ise kesinlikle normal kurtlar değildi. Olması gerektiğinden büyük, mor kürklü kurtlardı bunlar. Ağızlarından toz pembe salyalar akıyordu. Kurtlardan kaçan çocuk bir anda düştü ve yere yuvarlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopes N' Dreams / Umutlar ve Hayaller
Fantasía"Zehirliler." Adlarından da anlaşılacağı gibi, canlıları zehirleyerek öldürebilen, elementlere ayrılan, ilginç bir tür. Her elementin farklı bir gezegeni bulunmakta. Bu gezegenlerden biri de karanlık zehirlilerin gezegeni, Scorpia. Rocky; Scorpia'd...