"Zehirliler."
Adlarından da anlaşılacağı gibi, canlıları zehirleyerek öldürebilen, elementlere ayrılan, ilginç bir tür.
Her elementin farklı bir gezegeni bulunmakta. Bu gezegenlerden biri de karanlık zehirlilerin gezegeni, Scorpia.
Rocky; Scorpia'd...
Glinda, eflatun gözlerini yavaşça açtı. En son mavi bir ateş çevrelemişti etrafını.
Görüşü bulanıklaştı ve kulakları çınlamaya başladı. Etraf, yavaşça aydınlanmaya başladı. Glinda, ışık odays vurmaya başladıkça bir şeyler anımsıyordu. Bu oda, bir yerden tanıdıktı.
Bu yerin neden bu kadar tanıdık geldiğini anlamak için etrafına bakınacaktı ki yerde yatan, uzun, kahverengi saçlı, çita kulaklarına sahip, vampir bir kadının cesedini fark etti. Kadının gözleri oyulmuştu. Gözünden akan kanlar, kadının dişlerinin rengini değiştirmişti.
Bu kadını hatırlar gibi oldu. Etrafına baktı. Kanlarla doluydu neredeyse her yer.
O anda, tanıdık ama bir o kadar da yabancı olan bir hisse kapıldı.
"Şimdi hatırladın mı?" dedi ona ince bir ses. Kadın sesi gibiydi. Ancak bu ses henüz ergenliğe bile girmemiş olan bir çocuğa aitti.
Glinda, sesin geldiği yere doğru döndü başını. Beyaz saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü, çita kuyruğuna ve kulaklarına sahip bir erkek çocuğu. Simsiyah olan zehirli kanatlarını açmıştı. Zehirli kanatlarını.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Glinda, ağır bir deja vu yaşadı.
"Hatırlamış gibi görünüyorsun." dedi ve şu anki haline büründü Rocky. Kapıya yaslandı. "Şu an içinde bulunduğumuz oda, bir halüsinasyon." dedi ve karanlığın içinde kayboldu.
Glinda, dişlerini sıkabildiği kadar sıktı.
Rocky'nin eli, ansızın çıktı ve cadıyı saçlarından kavrayıp cama doğru savurdu. Glinda, kafasını çok sert bir şekilde cama çarptı.
"Ah! Neredeyse camı kırıyordun!" dedi ve Glinda'ya yaklaştı Rocky. "Bu beni çok şaşırttı." dedi ve onu saçlarından kavradı bir kez daha.
Onu camdan dışarı bakmaya zorladı. "Kafanın içinin boş olduğunu düşünüyordum, tüh."
Glinda, hiçbir şekilde kıpırdayamıyordu. Gücünü de kullanamıyordu.
Fakat, bunun nedeni halüsinasyonun içinde olması değildi.
Korkuydu.
Rocky, Glinda'nın kafasını sertçe cama vurdu. Cam, ağır bir hasar aldıysa da kırılmadı. Bir kere daha vurdu, cam yine kırılmadı. Son bir kez daha vurdu, cam bu sefer kırıldı. Kırılan parçalar, Glinda'nın alnına battı.
Rocky'nin elleri titremeye başladı o sıra. Kendini yerde yatan annesine bakmamak için tutsa da en sonunda bakmak zorunda kaldı.
"Umarım şu anki halimi görmüyordur." dedi cesede. Sol yumruğunu sıktı, "Ya da, UMARIM GÖRÜYORDUR!" dedi ve Glinda'nın alnını cama batırıp çıkardı yine.
☆ ☆ ☆
Rocky'nin zarif ve beyaz elleri, kıpkırmızı olmuştu. Şu an gerçek dünyadaydı. Tam da savaşın ortasında.
