Wolfy'nin bakış açısı:
Sophia'nın peşinden gidecektik ama 'sıkıntı yok' diyerek geri çevirdi bizi.
"O zaman neden uzaklaşıyorsun?" dedim ona.
"Tamam," dedi ve omuzlarını silkti. "Uzaklaşmayayım." dedi ve yanımıza yaklaşarak telefonuna bakmaya devam etti."Hmm..." dedi aşağı kaydırarak. "Güç kullanıcıları için bilet var mıdır acaba?"
"Olabilir."
"Bir bakayım..." açık sarı gözlerini kıstı. "Ihh, yok sanı- Aha, varmış!"
"Güvenilir bir yerden bakıyorsun, değil mi?" diye sordu Felix, gözlerini kısarak
"Evet," başını yukarı kaldırıp bize baktı Sophia. "Alıyorum."
"Olmaz." diye atladım araya. "Herkes kendi parasıyla alıyor!"
☆☆☆Saat sabahın 6'sıydı. Bu güzelim havalimanında oturmuş, uçağımızı bekliyorduk. Hava sıcaktı.
"Geliyorlar." dedi Felix sağına bakarak.
Dorothy ile Hannah gelmekteydi.
"Gerçekten mi?" dedi ve kaşlarını çattı Felix. Şu an çok tatlı görünüyordu. "Su mu aldın?"
"Evet!" dedi Dorothy şapşal bir gülümsemeyle.Kalbimde bir şeyin incindiğini hissettim. Havalimanlarında sular çok pahalı oluyordu, ve Dorothy PARA gibi mükemmel bir şeyi su almaya harcamıştı. Hem de yanında ben varken!
"Ne kadar verdin ona?" diye sordum.
"Şey, ıııı," dedi Dorothy. Ayağını yere sürtmeye başladı. "28 EuroCUK..."
Katıla katıla gülmeye başladı Jack.
Uzun, lila saçlarımı savurdum. "Benim varlığım unutuldu sanırım."
Ağzı açık kaldı Dorothy'nin."Aaaa!"
"He, 'Aaaa!' tabii."
Garip (Ve hiç ciddi olmayan) bakışlar atmaya başladı Dorothy."Adamın cebine para soktum en azından."Mahcup bir şekilde olan Hannah'a döndüm,"Durduramadın mı?"
Yavaşça başını aşağı-yukarı salladı. "Evet," dedi ve Dorothy'ye göz ucuyla bir bakış attı. Sonra da fısıldayarak cümlesine devam etti, "Rüşvet teklif etti."
"Ulan Dorothy!" dedim arkadaşıma bakarken.
"Hahaahhahha." diye iğrenç bir şekilde gülmeye başladı.Scarlet, saate baktı ve değişik sesler çıkarmaya başladı. "Daha 20 dakika var... Zaman geçmiyor resmen."
"Doğruluk mu cesatlik mi oynayalım!" diye zıpladı Dorothy.
"Hayır ya..." dedi Hannah. Eliyle alnına vurdu.
"Ehem, fikiri ortaya atan ben olduğum için ilk ben soruyorum. "dedi Dorothy. Pis pis sırıttı. "Doğruluk mu cesaretlik mi, Scarlet?"
"Oynadığımı söylemedim." dedi Scarlet, somurtkan bir ifadeyle.
Dorothy -çok ama çok ciddi- bir bakış attı Scarlet'a doğru. "Arıza çıkarma, LAN!"Scarlet, mahcup bir şekilde kıkırdadı. Sonra da kendinden emin bir ifade oluştu yüzünde. "Sana istediğini vermeyeceğim, o yüzden doğruluk DEĞİL cesaret diyorum."
"Aaa, ne güzel. Soruyorum o zaman: Kızları mı tercih ediyorsun yoksa erkekleri mi?" dedi Dorothy, gülümseyerek.
Scarlet kollarını bağladı ve yukarı baktı cevap vermek yerine.
"Ya, ama, Scarlet!" dedi Dorothy. Komik bir ifade vardı yüzünde. "Bilmem gerekiyor!"
Rocky, ayağa kalktı. "10 dakika kalmış, hazırlanalım." dedi otoriter bir şekilde.☆☆☆
Gelen uçağın içerisine doluştuk heyecanla. Cam kenarını kapmış olan Rocky'nin yanına oturacaktım ki... Jack. O benden önce davranmıştı. Boyundan dolayı görememiştim onu.
Jack, göz kırptı ve bacağına vurdu hafifçe, 'Gel kucağıma otur' demeye çalışıyordu bas baya. Gülümsedim ve bacağına bir tane çakıp Carol'un yanına gittim oturmak için.
Herkes bir yere oturduktan sonra soluk saçlı, gri gözlü, kırmızı bir üniforma giymiş olan hostes adam belirdi. Gerekli açıklamaları vesaire yaparak uçağın arka taraflarına geçiverdi.
Sıkıntıdan mayışmaya başlamıştım. Başımı Carol'un omzuna yasladım. Gülümseyerek bana baktı ikisi de farklı renkli olan gözleriyle.
"Bir şeyler izlemek ister misin?" diye sordu bana.
"Olabilir." dedim mırıldanarak.
"Onları izleyebilirsin o zaman. Ben öyle yapıyorum. Film gibiler." dedi ve başıyla solu işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopes N' Dreams / Umutlar ve Hayaller
Fantasy"Zehirliler." Adlarından da anlaşılacağı gibi, canlıları zehirleyerek öldürebilen, elementlere ayrılan, ilginç bir tür. Her elementin farklı bir gezegeni bulunmakta. Bu gezegenlerden biri de karanlık zehirlilerin gezegeni, Scorpia. Rocky; Scorpia'd...