22- Bilet

9 5 6
                                    

𝖶𝗈𝗅𝖿𝗒'𝗇𝗂𝗇 𝖻𝖺𝗄ış 𝖺çı𝗌ı:

Scarlet, Carol ve ben, bir cadının kellesiyle futbol oynuyorduk. Dorothy, spikerlik yapıyordu; diğerleri de merdivende oturmuş, bizi izleyip gaz veriyorlardı.
"Yürü be Scarlet!"
"Kızdan kas akıyor, kas, kas!"
Scarlet onlara bakıp gülümsedi. Carol kelleyi ondan almayı denedi. Kelleyi kurtarıp bana, yani kaleye doğru fırlattı.
"Gönder, ve... "
Top, -ya da kelle- elimin ucundan geçti.
"GOOOOL!" diye bağırdı ve zıplamaya başladı Dorothy. Yine domuz sesi çıkartarak gülüyordu.
"Ve böylece Scarlet 7 gol atmış oluyor! Carol ise 6!"
"VuHuuuuuuu!"
Carol elini Scarlet'ın omzuna koydu ve gülümsedi. "İyi oyundu."
Scarlet da gülümsedi, "Aynen."

Anlattıklarına göre, Scarlet uçarken aniden mavi bir portal açılmıştı ve burada bulmuştu kendini. Ona içinde bulunduğumuz durumu ve başımıza gelenleri anlattık. (O da Rocky kadar nefret etti Carman'dan.) Evine geri dönmenin yolunu bulana kadar bize yardım edebileceğini söyledi.

Onunla beraber, şehirdeki bir çok cadıyı öldürdük -Öldürmediklerimiz de başka şehirlere kaçtı- ve JJ ile Rodney'i bulmaya karar verdik.

Hatlar hala çekmiyordu, geç de olsa insanlar bunu fark etti ve ellerinden geleni yapmaya başladılar.

"Arıyor, arıyor!" dedi Rocky aniden.
"Kim arıyor?"
"JJ arıyor!" dedi ve ayaklanıp telefonu kulağına götürdü.
"Alo?"
"Sonunda arayabildim seni!"dedi JJ, "Neredesin?"
"Onu söyleyemiyoruz maalesef." dedi Rocky, elini beline koydu. "Siz neredesiniz?"
"New York." diye cevapladı JJ. "Çok uzaktasın bize."
"Geliriz, sıkıntı yok." dedi ve bize döndü Rocky, "Değil mi, gençler?"
"Geliriiiz!" diye bağırdı Dorothy.
"Rodney yanında mı?" dedi Rocky, kulağındaki telefonu düzeltirken.
"Evet, dur, ona vereyim telefonu..."
Rodney, telefonu JJ'in elinden almıştı. "Beni çok mu özledin lan, emo?"
"Ay çenin o emo diyen açını yeyiiim!" dedi Rocky, kıkırdayarak.
"Yapma şunu artık! 13 yaşına gelmişim! Hâlâ bebek gibi seviyorsun beni!"
Rocky, kıkırdamayı sürdürdü. "Sen hala bebeksin bana göre."
"Sen de hala bir emosun bana göre." diye yanıtladı Rodney.
"Yaaa! Gerçekten miii!" dedi Rocky, gözleri ışıldıyordu.
Rodney, hemen konuyu değiştirdi. "Dur, sana bir şey diyecektim..." dedi abisine.
Rocky, gülümseyeek kaşlarını kaldırdı. "Buyur?"
"Ben artık bir yarı-vampirim."
Rocky'nin ağzı açık kaldı, "NEEEEEEEY?"
"Dur-" diyecekken Rodney'nin cümlesi yarıda kesildi.
Sevinçten havalara uçuyordu Rocky, "Aman tanrım! Kardeşim bir yarı-vampir! Çok iyi, AAAAAAAAAAAAAAA!"
"Sakin ol, lan!" diye haykırdı Rodney.
"Hayır, olamam! AaAaAAaaaA!"
En sonunda kendine geldi Rocky, "Tebrik ederim!" dedi gülümseyerek.
Rodney, iç çekti. "Teşekkürler. Ben de seni."
"Nasıl fark ettin?" diye sordu Rocky.
"JJ fark etti. Bir ara çok kötü oldum. Derimin rengi solmuştu, ellerim sürekli titremeye başlamıştı. Sonra JJ bana öldürdüğümüz bir cadının kanını getirdi, ilk başta tereddüt ettim ama içmek zorundaydım, öyle."
"Vay, vay! Gidip yanlışlıkla benim veya JJ'in kanını içme de..." dedi Rocky, kıkırdayarak.
"He hee... Ablam seninle mi?"
"Evet," dedi Rocky. Kız kardeşine döndü, "Rachel."
Rachel, telefonu abisinden kaptı. "Vampir çocuk adam ne yapıyormuş, bakalım?"
"Sen de abime benzeme be, abla..." diye homurdandı Rodney.
"O bana benziyor asıl..." dedi Rachel, kıkırdayarak. Abisine baktı.
Rocky "Hayırdır?" anlamında bir bakış attı kız kardeşine.

Rachel pis pis gülümsedi, "Biliyor musun?" dedi telefonu sıkıca tutarken. "Ondan uzunum!"
"Heeey!" dedi Rocky, kaşlarını çatarak.
Rodney coşkulu bir kahkaha attı, "Pfff, HAHAHHHAHHHHAHAHAHAGAG
Rachel da kahkaha atmaya başladı, "Carol'dan da uzunum!"
"Carol mu? O da mı yanınızda?" dedi Rodney, şaşkınca.
"Tabii, aslanım!" diye daldı Carol.

☆☆☆

Birkaç dakika boyunca konuştular; JJ, Rodney, Rachel, Scarlet, Carol, Rocky ve... Jack.
"Abin, artık benimdir." gibi bir şey dedi Rodney'e. Rodney, abisi elden gitti diye bir sevindi, bir sevindi var ya...

JJ, 'Scarlet' konusuna pek şaşırmadı. Bir çok paralel evrenin bulunduğunu belirtti. Belki de şu an içinde bulunduğumuz evren de bir paralel evrendir? Kim bilir...

"O zaman hedefimiz New York, görüşürüz!" dedi Rocky, gülümseyerek.
"Hoşçakalıın!"
"Uçağa falan binersen kafanı aşağı sarkıtmaya kalkışma." dedi Rodney.
"Hıh, bebeğe bak! Bana ne yapmam gerektiğini söylüyor!"
"18 yaşına gelmişsin ve hâlâ Hello Kitty manyağısın." diye tersledi onu Rodney.
"Haaaaah! Terbiyesiz! Faşist! Kapıyorum, hıh!"
"Hadi, öptüm." dedi Rodney, umursamazca.
"Oy çen beni öptüyn m-"

Rodney, telefonu abisinin yüzüne kapattı.
"...Eh?"
Rocky, mahcup bir şekilde gülümsüyordu.
Herkes kahkaha atmaya başladı.
"Ulan, Rodney! HAHAHAHAHhahahHAHAHhah..."
"Kardeşiniz adam ya!"

Rachel boğazını temizledi, "Eh, yani, doğal olarak."

Telefonuna bakmaktaydı Sophia. "Uçakla gideceğiz, kesin mi?"
"Yani, bana pek güvenli gelmiyor ama..."
"Peki, başka bir şekilde de gidebiliriz sanırım."
"Hayır, uçakla bir sıkıntım yok. Ya yolda giderken saldırıya uğrarsak?"

Yüzünü buruşturdu Sophia. "Ah, o da vardı tabii."
"Tanınma ihtimalimiz de yüksek."
"Bir bitmez mi şu dertlerimiz ya, offff."

Birkaç saniye boyunca kimse konuşmadı.

Scarlet oldu bu sessizliği ilk bozan:
"Amaan, siktir edin. New York'a kadar yürüyemeyeceğimize ya da uçamayacağımıza göre paraya kıyıp özel bilet alalım."
"Uçaktayken saldırıları engelleme ihtimalimiz zor olabilir. Hadi biz takım olduğumuz için birbirimizi canlandırabliyoruz, peki si-"

Carol cümlesini yarıda bıraktı, aklına yeni bir fikir gelmişti, "Takım kursanıza!" dedi kızlara.

"Onu becerebilir miyiz ki? Herkes kuramıyor sonuçta." dedi Hannah. Gözlerini kızlarda gezdirdi.
"Şansınızı deneyin." dedi Jack.
"Nasıl yapacağız?"

Büyü kitabını çıkardım, gözümü sayfalarda gezdirmeliydim aradığımı bulabilmek için.
"Aradığın şey 240. Sayfada, Wolfy." dedi Felix.
Bunun üzerine 240. Sayfayı açtım. "Kitabı ezberledin mi?"
Felix, gülümsedi, "Yeni büyüler öğrenmek için açmıştım, sonra bir baktım, ezberlemişim hepsini."
"Ç𝙤𝙠 𝙞𝙡𝙜𝙞 ç𝙚𝙠𝙞𝙘𝙞𝙨𝙞𝙣..." dedim ilgili gözlerle Felix'e bakarken.
"O neydi?" dedi Felix.
"Ehem, neyse." kitabı Rachel'a uzattım. "Al bakalım."

Rachel, hızlıca okudu sayfada yazanları."Tamam, güçlerimizi birbirimize devretmemiz gerekiyor. Bu kadar basit."

Dorothy, Hannah, Violet, Sophia ve Rachel, aralarında bir daire oluşturdular ve el ele tutuştular. Güçlerini birbirlerine bıraktılar, bir sürü kıvılcım çıkmaya başladı.

Saniyeler dakikalara dönüştü. Hiçbir şey olmuyordu.
"Belki de zamanımızı boşa harcıyoruzdur. Gidip uçağa binmiş olabilirdik."
"Bir durun, bu kadar çabuk pes etmeyin."
"Herkes kuramıyor demiştim..."
"Bir beni dinleseniz!"
"Tamam, tamam. Bir daha."

☆☆☆

Birkaç kere daha denediler. Olmuyordu.
"Son bir kere!"
"Ihh..."
"Olmuyor."
"Bırakın, yeter."

Sophia iç çekti. "Yarın için bilet alayım en azından." dedi ve boynunu eğerek yavaşça uzaklaştı.

Hopes N' Dreams / Umutlar ve HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin