Zorba çocuk, karşıma geçmiş, bağırıyordu;
"Her şekle girip seni bulacağımı söylemiştim, şu tipe bak, gay seni!"
Bakışalarımla cevap verdim ona.
Suratıma bir tokat yapıştırdı, "Çük boyluya bak! Senin gibilerinin yaşamaya hakkı yok, Sığırın teki-"
Sözü yarım kaldı. Bir şey -ya da biri- uçtu kafasına.
"Sen kimsin be!"
"Ahhh! Tanıştırayım, ben..."
Adını duyamadan biri kaptı beni. "İyi misin?"Ağaca doğru yatırdı vücudumu. "Bilmiyorum." Her tarafım yara bere içindeydi. Fena dönmüştü beni.
İç çekti. "Yaralarını sarayım..."
Cebinden birkaç tane mor kart çıkardı, bandaja dönüştü bu kartlar.
Kolumu tuttu ve bir bandajı koluma sarmaya başladı. "Adın nedir?"
"Jack."
"Memnun oldum, ben de Wolfy." dedi ve gözlerini kapatarak gülümsedi.
"Arkadaşlarım o çocuğu halledecekler. Merak etme."
"Ah." dedim sakince gülümseyerek.
"Rica ederim."
"Nasıl gidiyor?"
Wolfy, arkasındaki tilki ve çitaya döndü. Saçları yüzüne geliyordu rüzgardan dolayı. "Yaralı."
Beyaz çitanın yüzü asıldı ve bana baktı. "Ahh..."
Gözlerini kısıp sıcak bir şekilde gülümsedi. Sanki bir yabancıya değil de, samimi olduğu birine gülümsüyor gibiydi. "Adın Jack, değil mi?"
Başımla onayladım.
"Ben Rocky. Bu arkadaş ise Felix."
"Tanıştığıma memnun oldum."
Onları biraz süzdüm; Rocky'nin saçı ve ten rengi bembeyazdı. Ayrıca beyaz, yavaşça sallanan, uzun bir kuyruğu vardı. Yemyeşil gözlerinin altında ince, siyah çizgiler vardı. Çok güzel bir fiziği vardı, geniş bir kalçaya sahipti. Ve benden kat kat daha uzundu.
Felix ise Rocky'ye göre daha kısaydı, sanırsam 1,70 boylarında falandı. Koyu tenliydi ve kısacık, kahverengi saçları vardı. Mavi gözlüydü. Kolları -birazcık da olsa- kaslıydı. Onda ilgimi en çok çeken şey turuncu uçlu, kahverengi kuyruğudu. Kuyruğunun dokuz tane ucu vardı.
"Sizi buraya hangi rüzgar attı?"
Rocky, yanıma çöktü. "Cadıların soykırım planını biliyor musun?"
"Pek detaylı bilmiyorum ama evet, haberim var."
"Heh, ben buraya takım kurmak için gönderildim. Karanlık Zehirlilerin yaşadığı gezegen, Scorpia'dan. Cadıları durdurmak için."
"Bu kadar kişi misiniz?"
"Evet, bu kadarız."
"Bize katılmak ister misin?"
Duraksadım ve düşünmeye başladım... Bu, benim için yeni bir başlangıç olabilirdi. "Size güvenebilir miyim?"
Tatlı bir şekilde gülümsemeye devam etti. "Sana kalmış."
Bu kadar çabuk karar vermem saçmaydı, fakat mantıklı bir cevap vermişti. "Olabilir." dedim mırıldanarak.
Sonra, bana olan bakışlarından, doğru bir karar verdiğimi anladım.
"Ayağa kalkabilir misin?"
Ayaklarıma baktım. "Deneyeyim." doğruldum ve sorunsuz bir şekilde kalkmayı başardım.
"Güzel." dedi ve Rocky'ye döndü Wolfy. "Eee, şimdi ne yapacağız?"
"Dinlenelim. Ama hızlı olmamız gerekiyor. Acilen 5 kişi olmamız lazım. Ayrıca su bulsak iyi olur, gücünü çok fazla kullanmamalısın."
"Anladım."
Rocky bana baktı. "Buraları bizden daha iyi biliyor gibisin. Rehberlik etmek ister misin?"𝖱𝗈𝖼𝗄𝗒'𝗇𝗂𝗇 𝖻𝖺𝗄ış 𝖺çı𝗌ı:
Jack'in yardımıyla büyük bir göl bulduk. Saat geç olduğundan Felix ile Wolfy uykuya dalmıştı. Jack ve ben ise gölün kenarına oturmuş; bir andan balık yakalıyor, bir yandan sohbet ediyorduk.
"Sakıncası yoksa bir şey sorsam?"
"Sorabilirsin."
"Şu turunculu çocuk?"
"Önemli biri değildi. Zorbanın tekiydi sadece. Neden sordun?"
Önemsiz biri olduğunu söylediğinde rahatladım.
"Onu öldürdük."
"İyi olmuş. Kimseye bir zararı olmayacak artık."
...
"Benimle hep dalga geçerdi. Boyum kısa olduğu için." dedi, "Homofobikti bir de."
"Haysiyetsiz herif." dedim mırıldanarak. Kendi yüzümü göremiyordum ama yüzümde beliren bakışları tahmin edebiliyordum. "Keşke seninle daha önceden tanışmış olsaydık."
"Keşke."
İkimiz de göle doğru döndük ve birkaç saniyelik bir sessizlik yaşandı.
"Hey." diyerek bozdu bu sessizliği Jack. "Bacakların çok güzel."
"Efendim?"
"Bacakların çok güzel."
"Teşekkür ederim?" dedim yüzümdeki gülümsemeyle. Şaşırmıştım, böyle bir iltifat beklemiyordum.
"Aşk yaşıyorum." dedi ve başını hafifçe kaldırdı. Fıstık yeşili gözleriyle bakıyordu bana.
"Belli oluyor."
"Uyurum ben bunların arasında."
"Uyu o zaman."
"Ciddiyim."
"Ee, uyu o zaman."
"Emin misin? Uyurken ısırmayacağımı nereden biliyorsun?"
"Şansını kaybedeceksin, Jack!"
"Hayır!" dedi ve yüzünü bacaklarımın arasına gömdü.~
Zaman geçti.
Gözlerim kapanmaya başlıyordu artık. Dışarıda uyuyakalmak istemiyordum o yüzden çadıra geçecektim. Fakat Jack, bacaklarımın arasında uykuya dalmıştı. Onu uyandırmalıydım.
Hafifçe başını dürttüm. "Jack, uyumaya gideceğim."
Yanıt yoktu.
"Jack?"
Yine yanıt yoktu. "Jack-o?"
"Alo! Ştt, Jacko! Uyan!"
Yavaşça gözlerini açtı. "Hm..?" gözlerini iyice açtı. "Ah, günaydın, karıcığım..." dedi mırıldanarak.
"Uykum var. Çadıra geçiyorum."
Dur, bir dakika.
"Sen bana 'karıcığım' mı dedin?"
"Demişimdir."
"Tatlı şey. Uyuyalım, haydi."~
"Neden uyanmıyor?"
"Belki uyuyamamıştır."
"Durun, kıpırdaşıyor. Uyanacak gibi."
Gözlerimi zor olsa da açabildim. Gördüğüm ilk şey, bana bakan üç tane yakışıklı oldu. "Aman tanrım..."
"Sabah sabah ne sayıklıyorsun?" dedi Wolfy gülerek.
"Gözlerimi açtığım gibi üç tane yakışıklı..." ayağa kalktım.
"Açım ben."
"Peki." çadırdan çıktık ve dışarıdaki kütüklere oturduk.
"Bugün yemekte ne yiyeceğiz?"
"Durun." dedi ve ayağa kalkıp çadırın arkasına gitti Jack.
"Ne getirecek acaba..."
Bir şey sürüklüyordu, bir geyikti bu! Yetişkin, leziz bir geyik!
"Ne zaman avladın bunu?"
"Bu gece."
"Bir ısırık bile almamış gibisin."
"Tavşan avlamıştım yanında. Onu yedim. Doymadım tabii ki. Başka bir tavşan daha yakaladım. Sonra başka bir tane daha, sonra farklı bir tane daha..."
"Ayı mısın?"
"Her zaman açım ben, ne yapayım..." dedi efkarlı bir şekilde. "Bir de... Yanımda Rocky olunca... Daha da çok acıkıyorum." dedi ve göz kırptı bana.Elimi ağzıma götürdüm. "Jackkk!"
Felix, ters ters baktı bana. "Yer misiniz artık şunu?" diyince sustuk ve yemeye başladık.
~
Birkaç dakika yürüdük.
Karşıdan bir silüet bize doğru yaklaşmaya başladı. Durduk ve süpheli gözlerle ona baktık. Biraz daha yaklaşınca neye benzediği anlaşıldı. Kovboy gibi giyinmişti, kafasında kocaman bir şapkası vardı ve yüzünü kapatıyordu.
"Merhabalar!" dedi eğilerek.İşkillenmiştim. Dilimi dişlerimin arkasında gezdirdim ve "Buyur?" diye karşılık verdim ona.
Şapkasından dolayı sadece ağzı görünüyordu. Gülümsedi ve yanımdan geçerek gözden kayboldu.
"Durum kötü, kolla götü." dedi Jack arkasına bakarken.
Ardından siyahlar içerisindeki kovboy yeniden ortaya çıktı.
Hâlâ gülümsüyordu, "Yaratıcılığına hayran kaldım."
Önümüze geçti. Bizden birkaç metre uzaktaydı.
Şapkasını çıkardı ve uzun sarı saçlarını gördük. Bizden büyük, genç bir kızdı. Soğukkanlı bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Gözlerini kaçırıyordu.
"Bu sertlik nedir, arkadaş?" dedi, "Ah, doğru, kendimi tanıtmadım. Adım Catolineir." dedi ve elini göğsüne koydu. "Memnun oldum, memnun oldum."
Gülümsedim, "Güzel isimmiş."O da sinsice gülümsedi. "Hah! Şüphesiz, sizinle savaşmak eğlenceli olacak."
Ellerini açtı ve bir ışın yolladı. Jack, bizi tam zamanında geriye çekti. Ardından sert bir bakışla Catolineir'a -canlıların ruhlarını emmesini sağlayan- seffaf, açık mavi kıskaçlarıyla saldırdı. Cadı, sağa kaçarak atlattı bu saldırıyı.
Felix, ayağa kalktı ve o da bir ışın yolladı. Catolineir da Felix'in saldırısına karşılık bir ışın yollayınca ışınlar çakıştı ve kıvılcımlar saçıldı etrafa.
Carolineir sersemlemişken hızlıca çenesine bir tekme attım. Çenesini tutarak geri çekildi, gözlerini kaçırıyordu.
Havadan ışın yağdırmaya başladı. Savaşacak durumda olmadığından Wolfy'nin elini tuttum ve koşmaya başladım. Catolineir'a baktım. Felix ve Jack, onu oyalıyordu. Gözlerim, yeşilden siyaha dönüştü.O sırada, kalbim çarptı ve görüşüm birkaç saniyeliğine karardı. Gelecek bir saldırıyı sezmiştim.
Wolfy'yi kucağıma aldım ve geri çekildim. Üstümüze düşecek ışından kurtulmuştuk.
"Işınlandı bu!"
Kıvılcımlar arasından belirdi. Sağıma bir ışın yolladı fakat ıskaladı.Wolfy'yi yere bıraktım ve kendimi Catolineir'ın arkasında buldum. Pençelerimi derisine geçirecektim ki beni geri tepti.
"Wolfy, çekil!" diye bağırdı Felix. O anda, büyük bir ışın belirdi. Kumdan bir sis oluştu.
Catolineir, yok olmuştu.
"Ölmedi."
"Bir uyarı gibi bir şeydi aslında bu," dedi Wolfy. "Artık eskisi kadar rahat takılmamalıyız."
Felix, kollarını göğüsünde kavuşturdu. "Gece nöbet tutmamız gerekecek."
Ellerimle esnedim. "Onu ben hallederim." dedim, "Uyuyamıyorum zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopes N' Dreams / Umutlar ve Hayaller
Fantasy"Zehirliler." Adlarından da anlaşılacağı gibi, canlıları zehirleyerek öldürebilen, elementlere ayrılan, ilginç bir tür. Her elementin farklı bir gezegeni bulunmakta. Bu gezegenlerden biri de karanlık zehirlilerin gezegeni, Scorpia. Rocky; Scorpia'd...