3 tane üsleri vardı burada. Hepsi sömürgelerle kuşatılmıştı.
Birbirleri ile sinyalleşebiliyorlardı, bu da demek oluyordu ki bir üsse daldığımızda hepsi üstümüze çökecekti. Yapılacak en mantıklı şey, gruplaşmaktı.Felix, Violet ve ben, en yüksek olan kuleye saldıracaktık. Bu tarz işlerde iyi olduğumdan, kuleye gizlice sızıp sömürgelerin güçlerini sakladığı yeri bulacaktım. Ardından Felix devreye girecekti, tabancayla camı kırarak. Violet de kargaşadan yaralanıp içeri dalacaktı.
İçeri girdim. Onlarca kapı vardı. 6. Hissime güvenerek daldım birine.
Tırnaklarımı kapı deliğine soktum ve kapıyı kilitledim. Aramaya başladım.
Güçlerini, mühürlenmiş bir kutuda saklıyorlardı. O kutuyu ele geçirisek güçlerini tazemelerini engellemiş oluruz. Kutunun siyah, ağır bir şeye olması lazım.
6. Hissim yanılmıştı. Burada hiçbir şey yoktu. Etrafı dinleyerek dışarı çıktım. Uzun bir koridordan geçtim, bir masa vardı geldiğim yerde. Masanın yanında iki tane sandalye bulunuyordu.
Duvarda bir tablo vardı, 'Son Akşam Yemeği' tablosuydu bu. Tablonun arkasında bir şeyin gizlenmiş olduğunu anlamak için süper zeka olmaya gerek yoktu.
Tabloyu kaldırdım ve bir kasa çıktı karşıma. Şifreli bir kasaydı.Ne yapacağımı biliyorum.
Bağırabildiğim kadar bağırdım ve duvara ses çıkaracak olan bir tekme savurdum. Ardından, odanın köşesine geçip karanlığın içine bıraktım kendimi.Sesi duyanlar içeri doluştu.
"Kasa." dedi içlerinden biri sakin, fakat bir o kadar da sert bir ses tonuyla. Uzun boylu bir adam kasaya yöneldi ve şifreyi girdi. Şifrenin ne olduğunu görmüştüm.
Siyah, büyük bir kutu vardı kasanın içinde.
"Kutu burada." dedi ve arkasına döndü adam. "Yine de odayı kontrol edelim."Yaşasın!
"Selam, beyler!" dedim ve arkalarında belirdim.
Ve gözlerime bıraktım gerisini.
~
O uzun koridorlardan geçiyordum yine. Camlı bir odaya ihtiyacım var... İşte!
Kutuyu cama fırlattım, cam kırıldı. Kutuyu yakalamak için kanatlarımı açtım ve aşağı atladım. Felix ve Violet'in yanına kondum.
Kutuyu Violet'e uzattım. "Dışarı doluşabilirler. Bunu taşıyabilir misin?"
Violet, kutuyu elimden aldı ve birkaç saniye boyunca elinde tuttu. "Taşırım."
Sıcak bir şekilde gülümsedi. "Saol."
"Gel, gidelim." dedi Felix. Onu kucakladım ve havalandım.
"Bizim plan biraz suya düştü."
Felix, tabancasını çıkardı. "Fırlat beni."
Gülümsedim, "Memnuniyetle!"
Tabancayla en yakındaki cama sıktı. Ben de onu içeri fırlatıp yükseldim. İçeriden pataklama sesleri geliyordu.
Ben de içeri daldım. "Hellloooo!"
Gözlerimin içine bakan bir adamı öldürdüm.
Violet'e göz attım, gayet iyi bir iş çıkarıyordu. Gülümsedim. "Yürü be, kızım!"Gökdelen temizlenmişti. Yani...en azından bu gökdelen. Carol, Sophia ve Jack; bize biraz da olsa yakındı. Onların yanına uçtum birkaç saniyede.
Jack, sonuncunun ruhunu emiyordu.
Sophia, gülümsedi. "Neye bakmıştın?"
Ben de gülümsedim. "Gayime bakmaya gelmiştim."
Jack, bana baktı ve sırıttı.
"Haydi, diğerlerinin yanına gidelim."☆☆☆
Bütün kutuları toplamıştık. Felix, büyü yapmak için hazırlandı.
Hiçbir şey olmuyordu.
"Ama... böyle yapılıyordu?"
"Devam et, Felix. Pes etme."Denedi, denedi, denedi... Olmuyordu.
"Ahh. Neyse, en azından yanımızda taşıyalım şunları."
Herkes Carol'a baktı.
"Hm?"☆☆☆

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopes N' Dreams / Umutlar ve Hayaller
Fantasy"Zehirliler." Adlarından da anlaşılacağı gibi, canlıları zehirleyerek öldürebilen, elementlere ayrılan, ilginç bir tür. Her elementin farklı bir gezegeni bulunmakta. Bu gezegenlerden biri de karanlık zehirlilerin gezegeni, Scorpia. Rocky; Scorpia'd...