21- Paralel Evren

11 5 28
                                    

Carol'un Bakış açısı:

Rocky, simsiyah olan gözlerini kıstı ve gülümsedi. Kızlar da geldi endişeli bir vaziyette.
"Felix." diye fısıldadı Rocky.
"Ama sen?" dedim ve Rocky'yi sallamaya başladım. "Acı çekiyorsun!"
Başını öne eğdi. Dengesini kuramıyordu. "İyi olacağım." dedi bana."
"Kafayı yiyeceğim, tanrım..." dedim ve istemeyerek de olsa Rocky'nin yanından kalktım. "Büyü kitabını verir misin?"

Wolfy, ayağa kalktı ve kartlarını büyü kitabına dönüştürdü. "Gel, Jack." diyerek Jack'i çağırdı endişeli bir şekilde.
Sertçe sayfaları çevirmeye başladı Wolfy. "Bir takım olduğumuz için Felix'i canlandırabiliriz. Buralarda bir yerde onunla alkalı bir büyü olmalı." dedi ve sayfaları çevirmeye devam etti. "Tamam, buldum." dedi ve ekledi, "Açık bir alana gitmemiz lazım."

Üçümüz, az önce Mary ve River ile dövüştüğümüz yere gittik. Kızlar Rocky'nin yanındaydı.

Wolfy, kitabı üçümüzün ortasına koydu,"Güç- lerimizi kitaba aktaracağız."
Eğildik ve kitaba dokunduk, üzerimden bir yük kalkıyordu sanki...

Hepimiz güçlerimizi kitaba aktarınca baklemeye başladık.

Yaklaşık 20 dakika geçti.
Bir sürü kıvılcım, parıltı gibi şeyler çıkmasına rağmen hiçbir şey olmuyordu. Aslında bu normaldi, kişi sayısı ne kadar azalırsa yeniden canlandırma süresi o kadar artıyordu. Ama yine de yıkılmış hissediyordum kendimi, sanki bir şey olmayacak gibiydi. Wolfy bizi sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bok gibi hissediyorum." dedi Jack.
"Canlanmamalarının imkanı yok, güven bana!" dedi Wolfy, Jack'in omzunu sıvazlayarak.
"Yine de bok gibi hissediyorum." dedi Jack.
Wolfy, dediklerinin bir anlam ifade etmediğini anlayınca sustu. Boş gözlerle yere bakıyordu şimdi. "Umutlarımı kaybetmek istemiyorum." dedi kısık sesle.

Yakınımızda garip bir ses çıktı aniden, rüzgar sesi gibi bir şeydi. Ayaklandık ve arkamıza döndük. Mavi, bir insanın geçebileceği boyutta bir portal açılıyordu.
"Başardık mı yoksa?" dedim arkadaşlarıma bakarak.
Biri düşüverdi portalın içinden. Beyaz tenli, kısa dalgalı saçlı, (Saçları da teni gibi beyazdı.) uzun boylu, çita kulaklarına ve kuyruğuna sahip bir genç kızdı portaldan gelen. Siyah, gotik bir elbise giymişti. Saçlarının arasında iki tane küçük, pembe kurdele vardı.

 Saçlarının arasında iki tane küçük, pembe kurdele vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hepimiz şok içindeydik, "Bir dakika, bu..." dedi Wolfy, şüpheyle. "Cadı mı yoksa?"

"Cadı" kelimesini duyunca kız şaşkın bir ifadeyle başını kaldırdı. Açık yeşil gözlerinin altında ağzına kadar uzanan siyah, ince çiziler vardı. Rocky'ye çok benziyordu.
"Siz kimsiniz?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Aynı soruyu bizim de sormamız lazım."

Kız sakince doğruldu, hala şaşkın bir ifadesi vardı.
Arkadaşlarıma dönüp fısıldadım, "Rocky'ye çok benzemiyor mu sizce?"
"Evet, garip..." diye yanıt verdi Jack gözlerini kısarak.
"Adın ne senin?" dedi Wolfy kaşını yukarı kaldırarak.
"Scarlet." diye yanıtladı kız.
"Tam adın?"
"Scarlet Whiskers."
Şok içerisinde bize döndü Wolfy, "Soyadları da aynı!"
"Bir dakika, acaba Rocky kadın olup yeniden mi canlandı?"
"Rocky mi?" dedi Scarlet, gözleri büyüdü. "İsim çok tanıdık..."
"Geçmişin hakkında bir şey hatırlıyor musun?" diye sordum kıza.
"Evet..?"
"Anlatır mısın?" dedim ve kollarımı göğüsümde kavuşturdum.
"Pek parlak değil." dedi ve iç çekti Scarlet.
Jack ve Wolfy'ye baktım göz ucuyla, "Olsun, anlat."
"Annem, beni doğurduktan sonra öldü. Onu görmeye pek fırsatım olmadı, fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla biliyorum. Bana benziyordu. Uzundu, beyaz tenli ve beyaz saçlıydı, gözleri de açık yeşildi. İkizim de annem öldükten kısa bir süre sonra öldü, onu da fotoğraflardan gördüğüm kadarı ile biliyorum. O da anneme ve bana benziyordu, tek fark erkek olmasıydı.
Babam benimle hiç ilgilenmezdi. Parasını hep kendine saklardı, zorunda kalınca bana bir şeyler alıyordu. Gerçi almasına da gerek yok, onu 'bu' konudan suçlamıyorum.
Bana bir kere bile sevgi göstermedi. Hatta adımı bile unutmuştu. Kendimi onun yanından kurtarmak için çok çalıştım, bana kitap dahil hiçbir şey almıyordu.
Bir süre sonra işlerin daha fazla böyle yürüyemeyeceğini fark ettim, o yüzden güçlerime odaklandım. Fiziksel olarak savaşmayı öğrendim. Kısa bir süre sonra da bundan para kazanmaya başladım işte... Ve şimdi de buradayım."

Hikaye bittiğinde üçümüzün de kafası çok karışmıştı. Rocky'nin ikizi yoktu, annesine değil babasına çekmişti, ailesi ile arası iyiydi ve ailesi savaştayken ölmüştü.
"Kardeşlerin var mı?" dedi Wolfy.
"İkizim vardı sadece. O da öldü."
"Karanlık zehirli misin?"
Scarlet'ın da kafası karışmıştı şimdi. "Evet?"
"Ne oluyor ya..."
Hemen atladım, "Kuzenin var mıydı, peki?"
"Hayır..?"
Mal gibi kalmıştım.
"Ah."
"Annen ve babanın ismi?"
"Anneminki Jessica, babamınki Norman." dedi ve ekledi, "Whiskers."

Wolfy ve ben birkaç soru daha soracaktık ki Jack bizi engelledi, "Durun, durun. İkizinin ismi neydi?"
"İkizimin ismi, güzel..." dedi ve elini çenesine koyarak düşünmeye başladı. "Hmmm... Az önce söylediğiniz isim çok tanıdık gelmişti... Rocky, ah, evet! Rocky!"
"Ama Rocky'nin ikizi yok..." dedim, "Söylesene bakayım, paralel evrenden mi geliyorsun sen?"

"Bana göre daha çok burası paralel evren gibi ama..." dedi Scarlet. "Evet, sanırım öyle bir şey."

Aniden, büyü kitabından mor ışıltılar çıkmaya başladı. Bir şey doğuyordu...
"FELİX!" diye bağırdım neşeyle.
Felix, felix, felix!

Felix, ellerine baktı, "Hah?"
"FELİİİXX!" dedim ve koşarak sarıldım ona.
Şaşırmış bir şekilde bana baktı, sonra da güldü. "Birileri beni çok özlemiş sanki?"
"Ehüehühüü, Feliiixx!" dedim kafamı onun omzuna gömerek.
"Bırak da biz de sarılalım, lan." dedi Jack pis pis sırıtarak.
"Yoo, vermem ki!" dedim ve yukarı kaldırdım Felix'i.
"Lan, bırak beni!"
"Hayıırr!"
Wolfy üzerime çıkmaya çalışıyordu, "Ben de sarılacağım!" dedi omzuma ayağını koyarak. Hafif bir dirsek darbesiyle bir güzel aşağı indirdim onu.
"Onlar da sarılsınlar, bırak!" dedi Felix. Emir büyük yerdendi.
"İyi, tamam." dedim ve saldım Felix'i. Köpekbalığı gibi, anında kaptılar çocuğu. "Hey, sakin..."

Felix, Scarlet'ı fark etti. "O kim?"
"Şey, o Scarlet. Az önce geldi. Senin canlanmanı bekliyorduk, sonra bir portal açıldı ve içinden düştü."
"Ne garip, Rocky'ye çok benziy-"
Felix, ciddileşti.

"𝙍𝙤𝙘𝙠𝙮 𝙣𝙚𝙧𝙚𝙙𝙚?"

...Cevap veremedik.

"Buradayımmm!~"
Scarlet hariç, herkes arkasını döndü. Rocky ve kızlar geliyordu.

Ağzımız açık, birbirimize baktık. Felix koşup Rocky'ye sarıldı. Rocky de ona sarıldı yavaşça.
Rocky, kıkırdadı ve göz ucuyla bize baktı, "İyi-
yim, iyiyim."
"Ama, nasıl?" dedim, "Ben kurtuluş yok zannediyordum."
"Kurtuluş her zaman vardır." dedi Rocky, gülümseyerek.

Ardından, üstünü silkeledi. "Bana benziyorsun." dedi kafası karışmış olan Scarlet'a bakarak.

"Evet, sen de bana benziyorsun. Şu bahsettikleri Rocky sen misin?"
"Evet."
Scarlet'ın gözleri parladı. "Kendi evrenimde seni tanıma fırsatım olmamıştı." Rocky'ye yaklaştı ve elini uzattı. "Ben Scarlet. Scarlet Whiskers."

Rocky de şaşırdı. "Rocky Whiskers." dedi ve Scarlet'ın elini sıktı.
"Sanırım Scarlet senin paralel evrende kız halin gibi bir şey."
Rocky, hayranlıkla Scarlet'a baktı.
"Bir dakika, az önce şaşkınlıktan fark edemedim ama siz de arkadaşlarıma benziyorsunuz!" dedi Wolfy ve Jack'e.
"Peki, ben ve Felix?"
"Hayır, sizi çıkaramadım. İsimleriniz neydi bu arada?"
Herkesi sırayla tanıttım.

"Rachel... İsimlerimiz de benziyormuş." dedi gülümseyerek. Rachel da ona gülümsedi.

"Çok güzelsin, kafayı yiyeceğim. Keşke benim de kardeşim olsaydın!" dedi Scarlet, ona yanaşırken.
"Sen de çok güzelsin. Özellikle de saçların..." diye yanıtladı Rachel.

Birkaç dakika boyunca birbirlerini övmeye devam ettiler. Oturup onları izledik.
"Ehem, reçelim benim, birazcık da ağabeyini övsen mi?" dedi Rocky, elini göğüsüne koydu.

"Seni övdüğüm kadar boy attım zaten ben." dedi Rachel, muzipçe gülümseyerek.

Herkes güldü bunu duyunca.
"Adam gibi adam!" dedi ve kardeşinin yanaklarını sıktı Rocky. "Ne kral sözler bunlar!"

Aniden Scarlet'a döndü. Büyük bir gülümseme vardı yüzünde. "Hello Kitty sever misin?"

Hopes N' Dreams / Umutlar ve HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin