13- Saldırı

22 4 7
                                    

Wolfy'nin bakış açısı:

Taaruza geçme zamanı gelmişti artık. Hep onlar bize saldırıyordu. Bu yüzden, cadıların konumlarını bulmaya odaklandık. Rocky, sabah-akşam bütün şehri geziyor, nadiren otele geliyordu. Uyuduğunu bile düşünmüyorum.

Felix ise daha teknolojik yöntemler kullanmayı tercih ediyor. Artık nasıl yapıyor bilmiyorum, fakat bir şekilde cadıların verilerini ele geçirmeyi beceriyor. Jack de ruhlarla iletişime geçmeye başladı. Bize gelecek olursak...
Eh, biz onlar kadar havalı şeyler yapamıyoruz maalesef. Bir şeyler deniyoruz en azından...

~

Hava sıcaktı. Hem de çok. Jack, Felix, kızlar ve ben; oturmuş, Carol'u bekliyorduk. Rocky ile buluşacaktık. Bizden daha fazla şey biliyordu o.

Carol, koşarak indi merdivenlerden. "Gidebiliriz!"
Oteldekiler bize veda etmek için kapıya yanaştılar.
"Durun, bir şey vereceğim size!" dedi Anita. Otele ilk gelişimizde bizi karşılayan kadındı kendisi. Elinde kalın, kahverengi kapaklı bir kitap vardı. Büyü kitabıydı bu. Kitabı, Felix'e uzattı. "İşine yarayabilir."
Felix, elini kitabın kapağında gezdirdi. "Teşekkürler."

"Suki, neden gelmiyorsun?" diye sordu Sophia. Suki ve Lucas otelde kalıyordu.
"Birkaç kişi otelde kalsa iyi olur." dedi Suki, ayağını yere sürterek. "Başka bir saldırı olursa falan."
"Üç kişisiniz ve sadece sen ile Lucas'ın özel güçleri var. Nasıl savunacaksınız?"
Suki, başını eğdi.
Oluşan sessizliği Jack bozdu. "Korkuyor." diye fısıldadı.
Başımla onayladım. İç çektim, "Gidelim o zaman."

~

Aramalarımıza cevap vermiyordu Rocky.
Ve saat gecenin ikisi.
Sonuçta, Rocky bu diye düşünerek avutmaya çalışıyordum kendimi. Fakat, telaşlanmamak elimde miydi ki?

Apartmanlarla dolu, serin bir caddeydi burası. En son burada olduğunu söylemişti bize.
Etrafı koklayarak bir şeyler bulmaya çalıştım, buldum da.
Küçük küçük kan izleri. "Gelin buraya."

Kana bakıyorduk hepimiz. Bu kan onun olamazdı. "Bu kan ona ait değil. Rocky'nin kanı siyah renkli."
"Evet, başka birine ait bu."
"Kime?"
"Yukarıdakine."
Yukarı baktım. Kafası apartmanlardan birinin parmaklıklarına sokulmuş bir ceset vardı. Tam da Rocky'nin 'tarzında' bir öldürme şekliydi bu.
"Sinirlenmiş gibi görünüyor."
"Hep böyle, vahşice mi öldürüyor?"
"Yaani, hayır."

"Kime ve neye göre vahşice olduğu değişir." dedi Rocky. Arkamızdaydı. Kolu, sivri bir nesne ile çizilmişti.
"Rocky? Kolun?"
"Sizinle konuştuktan sonra izlendiğimi fark ettim." dedi ve yukarıdaki cesede baktı. "8 kişilerdi."
Kartlarımdan birini bir bandaja dönüştürüp ona verdim. Bandajı koluna sarmaya başladı. "Buraya yakın bir üsleri var. Oraya gitmeliyiz." dedi bandajı koparırken.

~

"Beş kişiler." dedi Violet. "Beş kişinin sesi geliyor."

Sessiz, sakin bir sokakta, normal bir ev gibi görünüyordu.
"Planımız?"
"Pekala," dedi ve esnedi Rocky. "Kapının kilidini açacağım ve karanlıktan faydalanarak içeri sızacağım. Sonra da baskın yaparız. Etrafta kimse de yok zaten. Şüphe çekeceğimizi sanmıyorum." dedi, "Hatta, oradaki cadıları öldürmek yerine hipnoz ederim. Daha fazla şey öğreniriz."
"Bunu... En başta yapsaydın ya!" dedi Felix.
"Kitabın heyecanı mı kalırdı o zaman?"

~

3. Şahıs anlatım:

Rocky, sessizce yanaştı apartman kapısına. Tırnaklarını kapı kilidine soktu, kapı açıldı.
İçerisi karanlıktı. Saçları, beyazdan siyaha dönüştü ve içeri girdi. Karanlıkta saklanacaktı.

Hopes N' Dreams / Umutlar ve HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin