18- CinAYET

15 5 33
                                    

Jack'in bakış açısı:

Paranız varken fakir gibi hissetmek hiç de güzel bir his değil. İstersek bir otelde kalabiliriz, onu geçtim ev satın alacak kadar paramız var. (10 kişi paramızı birleştirdiğimizde tabii.) Ama bizimkiler nedense saçma sapan yerlerde uyumayı tercih ediyorlar. Neymiş, aynı konumda kalmamamız gerekiyormuş. Uyurgezere falan dönüşüyorsunuz sanki eski püskü yerlerde uyuyunca... Neyse, konforsuzluktan cinlerim tepeme çıktı sanırım.
Bu sefer Rachel sayesinde otel odası tutabildiler bari.

Güzellik uykumdan Felix uyandırdı beni, elindeki sihir kitabıyla. "Bir de hastane basacaksın, miskin!" dedi kaşlarını çatarak.
"Yaaaaaa." diyerek zorla kalktım.
Rocky'ye baktım, pis pis gülüyordu. "Ona bir şey söylediğin yok a-"
Felix, beni kollarımdan kavrayarak havaya
kaldırdı.
"Haaa!"
"Hadi, yürüyün!" ve beni yavaşça yere bıraktı.
"Of!" dedim, "Tamam!" Rocky'ye bir bakış attım, "Gel, gidelim."

Sessizce merdivenlerden çıktık. Otelin terasındaydık.
"Cin ve hayalet arkadaşlarımı çağırayım, bekle." dedim ve çitlere yaklaştım.
Rocky, kollarını göğüsünde kavuşturdu ve duvara yaslanarak izlemeye başladı beni. Açık mavi, şeffaf kıskaçlarımı zemine dayadım. 
Kıskaçlarımın olduğu yerden hafif bir rüzgar esmeye başladı, saçlarımın gözlerimin önünden çekilmesini sağladı bu rüzgar.
"Merhaba, Jack!"
"Hoşgeldin." dedim Chasity isimli ruha. Önceki yaşamında, erkek arkadaşıyla beraber kulaklarından asılarak öldürülmüş genç bir kızdı kendisi. "Ethern nerede?" diye sordum.
Ethern da onun erkek arkadaşıydı. Ruhları sonsuza dek sıkışıp kalmıştı bu dünyada genç ikilinin.
"Biraz hızlı uçmuş olabilirim." dedi Chasity sakince.
Arkamda duran Rocky'yi fark etti. Gözleri parladı, "Arkadaş!"
Yan gözle Rocky'ye baktım. "Seni göremiyor. Üzgünüm."
Chasity, şevkatlice gülümsedi, "Sorun değil. Bana el sallamasını söyleyebilir misin en azından?"
"Tabii ki." dedim ve Rocky'ye döndüm,"Chasity ona el sallamanı istiyor. Burada, hemen karşımda. Ona el sallayabilir misin?"
Rocky, kıkırdadı. "Seve seve!" dedi ve gülümseyerek el salladı ona.
"Tırnakları çok güzelmiş!" dedi Chasity hayranlıkla Rocky'nin tırnaklarına bakarken.
Rocky'ye döndüm, "Sana tırnaklarının güzel olduğunu söylüyor."
"Teşekkür ederim!" dedi Rocky sıcak bir şekilde.
Chasity, gülümsedi. "İyi birine benziyor."

"Ay, öf... Niye bu kadar hızlısın ki anlamıyorum." dedi usulca Ethern. Sonra benim de burada olduğumu hatırladı, "Selam, Jack-o." dedi ve bir şey göremiyor olmasına rağmen hayaletlere hafifçe gülümsüyor olan Rocky'ye baktı, "Ah, sana da selam!"
"Bizi göremiyormuş, canım." dedi Chasity
"Öyle mi? Bana görüyor gibi geldi de..."
"Belki de görüyordur. Ondan beklerim." dedim Rocky'ye dönüp gülümseyerek.
Ondan bir çoğu şeyi beklerdim.
"Gerçekten onları göremiyorsun, değil mi?" diye sordum Rocky'ye.
Dişlerini gösterip gülümsedi. "Alakam yok!"
"İyi."
Kısa bir süre sonra diğer hayalet arkadaşlarım da geldi; Drewa, Chan-Yeol ve Phoneix. Sadece hayaletlerle sınırlı değildi, cin arkadaşlarım da gelmeye başladı. Onların isimlerini cin olmadığım için telaffuz edemiyorum, o yüzden lakaplarıyla sesleniyorum onlara.
"Her neyse, artık hazırız." dedim, "Arkadaşımı çarpayım demeyin sakın." dedim cinlere.
"Tamam, abi."
...1245 yaşındaki bir varlığın bana "abi" demesi.
                               ☆☆☆

Rocky'yi takip ederek geldik hastaneye. Aslında... Hastane diyemeyiz buraya. Normal, sıradan bir apartmandı.
Rocky, kolları göğüsünde yürüyordu. "Buradaki en normal bina bu. Kendilerini çok ele veriyorlar." bana döndü ve bir pencereyi işaret etti, "Harriet o odada, ben oradan gireyim. Siz de kapıdan girin. Dikkatli ol, içeride görevli sayısı fazla olabilir."
"Peki."
Rocky; büyük, siyah kanatlarını açtı ve Harriet'ın kaldığı odaya uçtu.

                           ☆☆☆

Bir kuş gibi, pencereye kondu Rocky. Sakince etrafı dinlemeye başladı beyaz kulaklarını arkaya atarak. Bir yandan da içeriyi izliyordu perdenin açık kalan kısmından. Herhangi bir tehlike olmadığını anlayınca yavaşça camın kilidine götürdü parmaklarını. Uzun, sivri pençelerini kilidin içine sokarak açtı camı. Perdeyi itti ve içeriye girdi. Serum takılmıştı kurtadam kıza. Usulca Harriet'a yanaştı. Göz ucuyla serumun bağlı olduğu direğe baktı. 
Direği kavradı ve...
O direk, artık başka yerlerdeydi.

                               ☆☆☆

Görünmez olarak, apartman kapısını kıskaçlarımla kırdım. Sonra hastaneye daldık çete halinde. İçeriden gerçek bir hastaneydi. Sedyeler, görevliler, doktorlar... İlginçtir ki, sedyelerde daha önce hiç göremediğimiz cadılar vardı çoğunlukla. Bu şehirde bizden başka güç kullanıcılarına rastladığımızı sanmıyorum. Oteldekiler mi yapmıştı acaba?..
...Gerçi 4 kişi kadar fazla cadıyı hastanelik yapamazlardı. Belki de bizden başka güç kullanıcıları vardır... Ya da, normal insanlar.  Onlar da artık nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduklarının farkına varmışlardır bence.
"Şu üsluba bak, hep bu kadar saygısızlar mı birbirleriyle konuşurken?" dedi Drewa 'sohbet' eden birkaç cadıyı izlerken.
"Evet, sadece zengin ve soylulara saygılı davranıyorlar. Bir de uzun saçlı olanlara. Ama saçın uzunluğu kişiden kişiye değişiyor."
Cin, elini salladı iğrenmiş bir yüzle. "Ay, üf, çarpıyorum ben bunları."
"Seni tutan yok." dedim ona.
Hiç acımadan çarptı cadıları. Etraftakiler şaşırdı tabii cini göremedikleri için. Sonra, onlar da diğer cin tarafından çarpıldı.
"Dağılalım." dedim.
"Chasity ve ben seninle kalıyoruz." dedi Ethern.
"Tamam. Drewa, Chan-Yeol ve Phoneix, bizden ayrılıp 3 kişi takılın siz. Cinler de tek dolaşsın."
"Bize uyar. Gidelim, hadi." dedi ve diğerlerinin de alarak gitti Phoneix. Kısa bir süre sonra cinler de ayrıldı bizden.
"Rocky'ye bakmayı unutmayın!" diye bağırdım arkalarından. Chan-Yeol arkasını dönüp onaylama işareti yaptı.
Hemen yanımızda duran odanın kapısını açtım. Bilin bakalım kim vardı odada...
'Carmen'...
...değildi şükürler olsun. Soylunun birinin tekiydi işte. Onun ruhunu emdim ve kapıyı sertçe kapadım. Koridordaki cadılara yöneldik üçümüz. Ethern birinin kafasına uçtu, kafasını duvara vura vura öldürdü cadıyı. Diğer cadılar çığlık atarken Chasity ve ben de saldırıya geçtik.

Birkaç dakika içerisinde sessizliğe bürünmüştü giriş katı. Hayalet olunca işler böyle ilerliyor...
"Arkadaşlarımıza bakalım!" dedi Chasity mutlu bir şekilde.
"Gerek yok. Bak!" dedi ve kız arkadaşına işaret etti gelenleri Ethern. Rocky, bir eli belinde, hafiften dans ederek yürüyordu bize doğru. Arkasından ise cinler ve hayaletler geliyordu.
"Selaaaam!" dedi Rocky, melodik bir tonda.
Gülümsedim. "Hoşgeldin, yakışıklı."
Gözlerini kısıp gülümsedi. "Hoşbuldum, yakışıklı 2."
Kolunu omzuma attı. "Hadi çıkalım bu gudubet yerden."

"Hiçbir yere gitmiyorsunuz." dedi yabancı bir ses.

Hopes N' Dreams / Umutlar ve HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin