Aral için rutin bir akşam üzeri değildi. Bir sürü gereksiz eşyayı küçücük eve sığdırmaya çalıştığı için öfkeliydi ayrıca muhit seçimi için kendine ayrı bir öfkeliydi.
Emlakçı burayı kiralarken son derece nezih ve kültürlü insanların yaşadığı bir yer olarak tanımlamıştı.Evin önünde ayakkabı çıkaran insanlar siteyi peynirli cips gibi kokutmuşlardı.
Dahası durmaksızın elektrikli süpürge çalıştıran komşular gecenin saat kaçı olduğunu umursamıyordu.
Site bahçesinde oynayan çocuklar adeta birer baş ağrısı sebebiydi.
İki dakika oynuyor üçüncü dakikasında ise birbirlerine hiç işitilmeyen küfürler savuruyordu.
Neyse ki Çiko buradaydı ve biraz olsun yalnızlık hissini aşabiliyordu.Kız oğlanın geniş elmacık kemiklerine pat pat yaparken sevimli bir ifadeyle yüzünü büktü.
"Yeni ev,yeni şehir,yeni bir sen!""Kafa aynı."diye yanıtladı Aral alayla.
"Kafa benimle geliyor güzelim,problem orada.""Kafayı."dedi kız sabırla.
"Geride bırakıyoruz o halde. İstanbul'da!""Aldatıldım."diye mırıldandı Aral alayla.
"Anne ve babam ayrılma kararı aldı,okul hayatım neredeyse bitmek üzereydi ki son dakikada geçiş yaptım. Tüm arkadaşlarım uzaklarda ve sanırım emlakçı bana boktan bir ev kakaladı?""Zehirli bir sarmaşıktan kurtulduk."diye yanıtladı bakır rengi saçlarını dağınık bir topuzla tutturan kız.
Ağzındaki tokayı üç tur dolarken "Ayrıca kısmetin nasibin buradaymış ki bu boktan ev belki de sana sıcacık bir yuva...""Çiko."dedi Aral yeşillerini irileştirirek.
"Pozitif kusacam sus,nolur."Aral için zorlu bir zaman dilimiydi.
Yeni bir başlangıç yapmak onun için beklenmedik bir anda gelmişti. Biten bir ilişkinin ardından o kadar büyük bir yıkım hissetmişti ki yalpalar hatta yıkılır sanmıştı bir an kendini.
Ama hayır bir yaban domuzu kadar kuvvetli durmuştu.
Soğuk kanlı bir halde ilişkiyi arkada bırakmış,ailesinin çekişmeli kaosundan kendini uzaklara atmıştı.Çiko yarın akşam evine gittiğinde asıl yalnızlık çağı başlayacaktı.
Yepyeni bir şehir ,yepyeni insanlar ve alışması gerekilen yeni rutinler olacaktı hayatında.Eski hayatından şuan var olan tek kişi Çiko idi!
Çiğdem ise kendini aldatan eski sevgilisinin kuzeniydi.
Hayatın böyle aptalca bir espri anlayışı vardı işte.
Bu kızın kuzeni tabir yerindeyse Aral'ın canına okumuştu!
Kız ise Aral'ı toplamak için işi gücü bırakıp peşine gelmişti.Kapı zili sonuna kadar çaldığında Aral bıkkın bir nefes verdi.
Eşofmanlarını giymişti ve bir komşu teyze teftişi daha istemiyordu.
Anlayabiliyordu.
Genç ve bekar bir oğlan sitelerinden ev tutmuştu,yanında ailesi yoktu ve öğrenciydi.
Dolayısıyla kendilerini güvende hissetmiyorlardı çünkü apartmanda genç kızları yaşıyordu, Aral buraya kadar mantık arıyordu.
Ancak gecenin köründe evine kimse gelemezdi.
Tatlı tatlı ahlak dersi satamazdı zira Aral'ın ahlak dersi almaya ihtiyacı yoktu kimseden.Kapıyı araladığında ise hiç beklemediği anda şaşkınca duraksamıştı.
Boyu kapıyı aşan izbandut gibi bir genç adam vardı kapıda.
Üç numara kısa saçları ,kirli sakalları ve baştan aşağı simsiyah kıyafetleriyle alacaklı gibi dikilmişti karşısına.
Adamın fırtına grisi renkli gözleri ürkütücüydü. Mavi değildi ancak puslu bir griydi,içinde mavilik barındırıyordu.
O bilinen tatlı ışıltılı mavilerden ziyade yağmurlu İstanbul gökyüzü gibi kasvetli bir şekilde griydi.
İstanbul grisiydi.
Ya da belki de Aral, sadece İstanbul'u özlemişti.Bakışları da kasvetliydi.
Bir çöp kutusuna bakıyor gibi çatık kaşları ve dikleşen burun delikleri ile dikilmişti zebani kapıda."İyi akşamlar."dedi Aral tek kaşını havaya kaldırırken.
Daha ziyade sesi "Niye geldin gece gece ?"diye sorguluyordu."İyi akşamlar,Aral kardeş."dedi kalın sesli adam.
"Ben Alparslan.""Merhaba."
Aral hala "Ee,neden geldin?"bakışı ile sertçe adamı süzerken adam da çöp görmüş gibi suratına bakmaya devam etmişti."Bizim çocuklar sabah yardıma gelmiş."dedi Alparslan sertçe.
"Af buyur,gece haberim oldu. Bir eksik varsa söyle hallederiz.""Teşekkür ederim."dedi Aral yüzündeki ketum ifadeyi dağıtıp nazikçe gülümserken.
"Bir eksiğimiz yok, memnun oldum.""Ha."dedi Alparslan omuz silkerek.
"Üst kattayım. Karşıdan sol,ilk daire. Numara 7."diye mırıldandı."Çok sağol."dedi Aral derin bir nefes verip.
"İyi akşamlar.""Ayy bak!"dedi kapı kapanırken sevinçle adımlayan kız.
"Gördün mü? Ne kadar centilmen gençler var.
Biraz serseri görünüyorlar ama hepsi yardım lazım mı diye kaç kez geldiler Aral? Dünyada böyle insanlar kaldı mı! Her şerde bir hayır var.""Bana biraz belalı göründüler."diye yanıtladı Aral soğumuş kahveden uzun bir yudum alarak.
"Sanki problem çıkaracak bir tip miyim diye anneleri yerine kendileri göz dağı veriyorlar.""Bence teyzeler sadece çapkınlık yapma diye uyarmaya geldiler,öyle deme bak sarma börek getirdiler ! Ayrıca oğulları da kendi içlerine alacaklar belki ondan tartıp biçiyorlar?"
"Bütün gün."dedi Aral yeşillerini devirip.
"Bütün gün şu çardakta oturup iddia kuponu yaptılar,telefonda oyun oynadılar?""Ee?"
"Okula ya da işe gitmeyen serserilerle ne yapacağım Çiko?" Aral masadaki şekerlemelerden ağzına avuçla atarken gözlerini yumdu.
"Aynı seviyede olmadığın insanlarla ne paylaşacaksın?""Ben yatıyorum."diye mırıldanmıştı kız bıkkın bir nefesle.
"Yarın Eskişehir turu yapıyoruz ve ben dönüyorum o zaman bak bakalım nasıl arkadaş ediniyorsun. Şimdi ben varım diye yalnız hissetmediğin için...""Ben doğduğumdan beri yalnız hissediyorum."diye mırıldanmıştı Aral.
Kendi kendine kıkırtıyla yanıtladı.
"Bence anne karnından itibaren yalnızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Oğlan
RomanceSiteye yeni taşınan çocuk kesinlikle "toptu" ve uğraşacak birilerini arayan semtin ağır abileri afilli bir iddiaya tutuşmuştu. Kesinlikle onun top olduğuna hemfikirlerdi. Geriye kalan tek şey kanıtlamaktı.