İnat farklı bir şeydi bambaşka bir şeydi hatta. Ercan azimle laptopu kurmuş,mobil veriden kaçak sitelere bağlanmayı sürdürmüştü. Kafası kopsa da hayatta kalmaya devam eden bir hamamböceğinin azmini sürdürüyordu. Benzer şartlarda Alparslan da maç günleri bu hale geliyordu lakin o tamamen kendi derbisiyle uğraşıyordu.
Teninin sıcağı tenine yansıyan Aral'ın sıcak ve hoş nefesiyle cebelleşiyordu. Alparslan boynuna yaslanan burnun sıcak nefes alışlarını görmezden gelmeye ve gözlerini maça dikmeye çabalıyordu.Aral ise kedinin fareyle oynaması gibi durmaksızın oyun yaratmaya devam ediyordu.
"Buranda benin olduğunu bilmiyordum."diye mırıldandı Aral. Alparslan'ın açık yakasından köprücük kemiğinin üzerindeki bene parmak ucunu gezdirmişti.
Alparslan seslice yutkunmuş,gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Oğlanın eti cayır cayır yanmasına neden oluyordu. İster dudak arasıyla temas etsin ister parmak ucuyla dokunup çekilsin,aklını yitirmesine neden oluyordu. Özellikle aynı battaniyenin altında yatarken ve nefesi,parmakları teninde gezerken bu hiç kolay olmuyordu.
Aral uzun bir bakışla Alparslan'ı ölçüp biçiyordu. Sürekli kafasında gezinen kırk tilki topal tavşanı kovalamayı bırakmış bunun yerine tüm senaryoları Alparslan'a göre şekillendirmekle meşguldü. Alparslan'ı bir çeşit sınava tabi tutmaya kararlıydı lakin bunu kesin ve tek hamlede bitirmesi gerektiğini de biliyordu. İkisinin arasındaki gerilim artık zamana bırakılacak ya da pişip olgunlaşmasını bekleyecek türden bir şey değildi.
Her an kırılmak üzere olan bir fay hattıydı.
Aral ya kendini kaptırmadan dışarı atacak,sağ kalmaya çabalayacaktı. Ya da yeniden ve yeniden bir hayalkırıklığının altında fayın hareketleri ile birlikte kısılıp kalacaktı. Bu nedenle zaman gelir geçer bir kavramdı. Şuan sadece "şimdi" atılacak adımlar önemliydi. Aral elini usulca Alparslan'ın soluna,göğüsü üzerine yerleştirdiğinde halinden memnun bir tebessümü dudaklarına kondurmuştu.
"Neden tüm apartmanı koşup turlamışsın gibi hızla atıyor?"
"Alkol,sigara,sinir stres."dedi Alparslan dudak dişleyip.
"Bu bilgisayarı binlerce küsür liraya almasam kırıp götüme sokacam."diye gürledi Ercan. Elindeki şişeye tırnak uçlarıya vuruyordu. "Bilgisayar çizilse benden kıymetli Ayhan,sonradan çıkma patini çek amına koduğumun fırıncı küreği gibi ayaklarınla bilgisayara tepcen."
"Sarı niye yedik ki ?"dedi Ayhan sinirle. "Hakemi dövelim mi çıkışta ?"
Aral sıkıcı geçen maça gözlerini devirirken Alparslan'ın boynuna burnunu biraz daha gömdü.
"Çok güzel kokuyorsun."dedi Aral fısıltıyla.
"Markasını veririm. Alırsın."dedi Alparslan sertçe.
"Tenin güzel."diye mırıldandı Aral elini hafifçe aşağı doğru kaydırarak. Alparslan'ın sert karnı üzerinden avucunu hafifçe göğüs üzeri ve karnında gezdiriyor,burnunun ucuyla boynunu okşuyordu.
Maçın gürültüsü,birbirlerine laf atmaları ve sövmeleri,telefonda arayan başkalarına maç hakkında sövme yorumları... Tam anlamıyla bir curcunaydı. Stadyumdan yükselen uğultular,spikerin at koşturuyor gibi nefes nefese anlatımı ile harman oluyordu.
Aral fısıltılı cümleleri duyulmasa da cümleyi duyması gereken kişiyi iyi biliyordu. Aral sıcak nefesini Alparslan'ın boynuna gömerken kapşonun yakasını hafifçe aralamış,dudaklarını onun köprücükleri üzerindeki bene yaslamıştı. Dudak ucuyla minik,çok ufak hareketler yapıyor,kendi cümleleri ağzının içinde yok oluyordu.
"Senin teninde durduğu gibi durur mu ?"diye mırıldandı Aral. Dilinin ucuyla hafifçe Alparslan'ın köprücük kemiğini yoklamıştı. Sert kemik arasındaki derin çukura dilini dolarken "Hmmm?"diye mırıldanmış,eş zamanlı olarak yaladığı yere sıcak nefesini gömmüştü.
Alparslan kasılmaktan o denli gerilmişti ki adeta çenesi jilet kıvamını almıştı. Elektiriklerin olmamasını fırsat bilen ve peluşun altında yapacağını yapan Aral asla rahat durmuyordu.
Aral eşofman lastiğine sıkıştırılmış sertliğe usulca kumaş üzerinden elini gezdirirken derin bir nefes verdi. "Benim elimde senin elinde durduğu gibi durur mu peki ?"
Alparslan gözlerini yummuş ,dudaklarını dişlemişti. Erkekliği kaskatıydı,sınırlarını zorluyordu. Islak dudakları,sıcak nefesi,tahrik edici sözleri...Bununla birlikte elleri asla rahat durmuyordu. Aral dudaklarını usulca Alparslan'ın çenesine sürtünüyordu. Aral kıkırdamış,elini hafifçe eşofman lastiğine sıkıştırılmış sertliğe bastırarak Alparslan'ın çenesini ısırmıştı.
Alparslan sabrının son demlerinde bile değildi.
Oğlanı elinin üzerine elini kapatmıştı. Aral'ın elini sertçe kavrarken loş ışıktan yansıyan yeşillere sert bir bakış attı.
"Eline al."diye fısıldadı Alparslan acıyla. Sertliği zonklarken dudaklarını dişlemiş oğlanın bulduğu herhangi bir noktasına öpücük kondurmak üzere uzanmıştı. Şansına Aral'ın yanağı düşmüştü. Alparslan onun yanağına sulu bir öpücük kondururken öpücükten gıdıklanan Aral gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Alparslan oğlanın elini sıkıca tutuyor,kendi erkekliğine bastırıyordu.
Aral kumaş üzerinden bile direncini hissettiren sertliği okşarken derin bir nefes aldı. Alparslan belini hafifçe kaldırmış kendini oğlanın avuç sıcaklığına yaslamıştı. Hazdan dönen başı Aral'ın elini sıkıca kavrıyor,kelepçe gibi parmaklarını geçiriyordu.
"Odaya mı geçmek istiyorsun?"diye fısıldadı Aral hazla. "Ağzıma vermek mi istiyorsun ?"
Alparslan avuçlanan erkekliği ile birlikte oğlanın boynuna yüzünü gömmüş durmadan elleri hareket eden oğlanın boynuna dudaklarını gömmüştü.
Onun elinin üzerine kapadığı eliyle birlikte oğlanın gözlerine bakarak yutkunuyordu. Aral yine ve yeniden rahat durmamak konusunda ısrarcıydı. Alparslan'ın adem elmasına dilini dolamış,dudakları arasında emdiği adem elmasına dişlerini sürttürmüştü.
Alparslan'ın "Siktir.."diye fısıldayışını duyduğunda ise irileştirdiği gözlerini dikmişti ona.
"Ayakların altında kafamı ezdiğin günü hatırlıyor musun Alparslan?"dedi Aral fısıltıyla. "Sen benim ayaklarım altında ezilen topum olacaksın demiştin ya bana hani ?"
Aral onun erkekliğini sertçe avuçlarken alaylı bir gülüş kondurmuştu yüzüne.
"Ben senin ayağında ezilmedim ama sen benim ellerimde ezilen bir topsun şimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Oğlan
RomanceSiteye yeni taşınan çocuk kesinlikle "toptu" ve uğraşacak birilerini arayan semtin ağır abileri afilli bir iddiaya tutuşmuştu. Kesinlikle onun top olduğuna hemfikirlerdi. Geriye kalan tek şey kanıtlamaktı.