Porsuk Çayı üzerindeki köprüde ellerinde sıcak çikolatalarla yürüdükleri vakit küçük bir Venedik hissi veriyordu.
Upuzun,kıvrılarak şehrin ortasına dökülen çay yeşil ve mavi tonlarında göz alıyordu.
Venedik'te Gondol keyfi yapar gibi bir kareydi ve fotoğrafçılık okuyan Çiko için bulunmaz şaheser kareler demekti!"Ama bu şehir çok güzel!"dedi Çiğdem tebessümle.
"Buraya yeni arkadaşlarınla gelirsin. Sonra aşkınla...""Yavuz'la bir gün İtalya'ya gitmekten konuşuyorduk."dedi Aral.
Kahvesinden uzun bir yudum aldı ve sonbaharın sararmış yaprakları arasındaki güneşe boş bir bakış yolladı.
"Gondol,Pisa ve başka başka...""Yavuz yok."dedi Çiğdem alayla.
"Ama benzer DNA dizilimli ben varım?""Tahminen ne zaman beni kendi evimizde aldatırsın diyetisyenle?"
Aral titrek bir nefes verdi.Nereye giderse gitsin aklından çıkmıyordu.
Yavuz'un hoş bir vücudu vardı. Bir boksör olarak vücuduna dikkat etmesi elzemdi.
Yavuz bu yüzden antrenörler,özel hocalar ve diyetisyenlerle sık sık görüşürdü.
Açıkçası Aral ona o kadar güveniyordu ki aklına iş dışında başka ihtimaller getiremiyordu.
Her şey yeni baslayan diyetisyen oğlanlardan birini arkadaş etmesiyle başlamıştı.
Hatta Aral da bizzat bu oğlanla tanışmıştı.
Eve davet etmiş,kahve bile içmişlerdi.Eş zamanlı olarak Yavuz'un sürekli huysuzlanması,bıkkınlıkları ve kavgaları da baş göstermeye o tarihte başlamıştı.
Televizyon izlerken bile kavga etmeye bahane buluyordu.
Niçin ses bu kadar alçaktı?
Kulaklıkla mı dinleyeceklerdi?
Çok rahatsız oluyorsa izlediği spor kanallarından Yavuz eve gelmesindi...Sonra yemekler.
Aral'ın yaptığı yemeklere sürekli bir bahane bulmaya başlamıştı.
Elinden zehir olsa şifa sayarım dediği günler yok olmuş bir anda "Yağlı. Midem yandı. Reflü olacağız..."demeye başlamıştı.
Aral yemek yaparsa tuzsuz, salçasız,baharatsız bir şeyler koymaya çalışıyordu onda da "Bebek maması?"diye alay etmeye başlamıştl
Yataktayken sarılıp sohbet etmeli günler bıçak gibi kesilip atılmış gibiydi.
Çoğu zaman sadece yatmak için yatıyor gibiydi.
Hatta son zamanlarında sadece koltukta yatıyordu,televizyon izleme bahanesi hep vardı.Bir insan aldatıldığını hissedebiliyordu.
Ancak konduramıyordu.
Saçmalama bencil diyordu kendi kendine.
Onca sorumluğu arasında kafası karışık sadece,kötü bir dönemden düşüyor ama sen ne düşünüyorsun!
Evet.
Aldatıldığını sezinleyen kalbini beyni devre dışı bırakıyordu.Bunlar kuruntu diyordu beyin.
Kalp ise inanmaya dünden razıydı.Aral titrek bir nefesle "Simba'yı versin."diye buyurdu.
"Ne ev,ne eşyalar...hiç birini istemiyorum.""Aral saçmalama! O eşyaların çoğunu sen de ödedin."dedi Çiko hırsla.
"Yavuz yeni sevgilisiyle o evde kullansın diye mi o kadar para harcadın?""Umrumda değil artık."dedi Aral acıyla.
"Onun olan hiç bir şeyi istemiyorum sadece Simba. Ne varsa alsın,kediyi versin.""Simba'yı vermem diyor. Götüne mi sokacaksın kediyi diyorum..."
Kız küfür savurup direklere yaslanırken mahcup bir ifadeyle bakındı.
"Özür dilerim ,onun adına. Bin kez...Aral,bu bizim arkadaşlığımızı etkilemez biliyorum ama söz kedi sana gelecek.""Canımı yakmak istiyor."dedi Aral yeşillerinden bir damla akarken.
"Dün gece konuştuk,yalvarmam hoşuna gidiyor.""Hala sana aşık."dedi Çiğdem tebessümle.
"Elinde kediyle tutmaya çalışacak kadar aciz sadece.""Bana aşıksa neden başkasıyla?"
Aral eliyle dört yaptı.
"Neredeyse dördüncü senemiz olacak ve...""Ve senmezuniyet sonrası yurtdışına gidip çalışmayı düşündüğünü de evlilik istediğini de bu sene söyledin."dedi Çiko hırsla.
"Birilerinin de götü yemeyince ailesiyle yüzleşmeye,eksikliğini başkalarıyla yatarak dindiriyor.""Simba'yı versin."dedi Aral derin bir nefesle.
"Kimle ne yaparsa yapsın. O gün o evden çıkarken onu alamadığım için kendime ayar oluyorum!""Ee yeni arkadaşların nasıl sabah poşetleri taşıyan yakışıklı bekar mı?"dedi Çiko.
"Düzse benimdir,yamuksa senin!""Serkan mı?"dedi Aral göz devirirken.
"Aşırı belalı bir tip ,arıza. Ama iyi niyetli bence. Sadece tanımaya çalışıyor,zararsız.
Diğeri ise...biraz korkunç biri.""Dün geceki mi?"dedi Çiğdem merakla.
"Alparslan."
"Yalnız bir şey diyeyim mi."diye fısıldadı kız.
"Site bir sürü avcı kaynıyor sen bence temkinli git.""Düz diye bir şey olmasa onlar yine düz olurdu."
Aral elleri cebinde adımladı.
"Eşcinsel olduğunu öğrenseler beni şu çayda boğarlar. Diri diri gömerler.""Önyargı kötü bir şey."
"Eğitimsiz,kavgacı ve küfürbaz semt çocuklarının kafasının içinde ne olabilir Allah aşkına ?"
Aral saate bakınırken"Ee şu şatoya ne zaman uğruyoruz?"diye sordu usulca."Prensesler şatoda efsaneler İstanbul'da yaşar ama sen artık Eskişehir'li oldun ha Aral..."
****
İsim vermek istemiyorum ama bazı Spiritler biten ilişkisinin dramasını kaldıramamış ,şehrini geride bırakarak hiç bilmediği bir şehirde başlangıç yapmaya çalışmıştı.
Sanki her köşe başı malum kişiye çıkacak gibi geliyordu alakasız bir semtin alakasız bir sokağında dahi yüzünü arıyorsunuz falan...Böyle görsem keşke ama görmesem diye yiyip bitiriyorsunuz kendinizi.
Her şeyi geride bırakıp başımı alıp valizimle tıngır mıngır şehir değiştirmiştim dayanamayıp.Şimdi diyorum ki bre sussakkk bre salak elin piçi için yerinden yurdundan niye oluyorsun?
O gitsin!Ama yaşarken öyle değil,neyse....
Gözüm şey oldu,yaşardı.
Açıklama finish.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Oğlan
RomanceSiteye yeni taşınan çocuk kesinlikle "toptu" ve uğraşacak birilerini arayan semtin ağır abileri afilli bir iddiaya tutuşmuştu. Kesinlikle onun top olduğuna hemfikirlerdi. Geriye kalan tek şey kanıtlamaktı.