Aral şuna inanırdı.
Bıyık büküle büküle kaytan ,insan sikile sikile şeytan oluyordu.
Bu nedenle masaya oturmadan evvel derin bir analize başladı.Sarı saçları,iri bal rengi gözleri ve çapkın bir gülümsemesi olan kişi Serkan idi.
İri yarı olsa da sanırım espri yeteneği fazla gelişmiş ve sıcakkanlı olan da oydu.
Yakın olmamak şartıyla selamlaşılabilirdi.
Bu onun serseri olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
Ufak tefek kara kuru oğlana gelince,o Ayhan idi ve sanırım bir kaç yaş vardı aralarında.
Daha ağırbaşlı,biraz daha dikkatli ve sanırım içlerinde en yumuşak huylu olan kişiydi.Ercan'a gelince.
O sanki hayatı sırf birileriyle dalga geçme üzerine kurulu gibi takılıyordu.
Sürekli telefonda komik şeyler izliyor ya da laf sokuyordu.
Sert biriydi ama kesinlikle umursamaz biriydi.
Yeni gelen kumral uzun boylu oğlan ise Mustafa diye biriydi,onu ilk defa görüyordu Aral.
Daha sessiz sedasız ve olgun bir tipe benziyordu.
Konuşmayı tercih etmiyor sadece Aral'a rutin şeyler sorarak muhabbet başlatıyordu.Şuan masada diken varmış gibi kasılarak oturan gri rengi gözleriyle Aral'ı süzen Alparslan ise misafirperver değildi.
Bu masada Aral'ı istemediği çok açık ve netti.
Aral arkadaşlarını yemeyecekti.
Daveti çevirmesine müsade edilmediği için bir iki kadeh alıp,eve uyumaya dönecekti."Ee sevdiniz mi Eskişehir'i?"diye sordu usulca Ayhan denen oğlan.
"Çiko... Çiğdem fotoğrafçılık okuyor. Malzeme çıktı ona baya,sevdi."diye yanıtladı Aral tane tane.
"Sen ne okuyorsun sahi?" Serkan oğlana viski doldururken birinci kadehte dökülmeye başlayacağına emindi.
"Resim ? Müzik ? Ee...""Mühendislik."dedi Aral omuz silkerek.
Tamam , Serkan'ın ifadesi biraz düşmüştü.
Oğlan gayet erkeksiydi.
Mesleği de erkeksiydi.
Ama bu hala iddiasını düşürmüş sayılmazdı."Hadi ya,alan?"
"Makine."dedi Aral içkiden bir yudum alırken.
"Siz okuyor musunuz?"Serkan alayla başını iki yana salladı.
"Biz çalışıyoruz.""Ne ara ?"diye konuştu Alparslan yüzüklü eliyle bardağa sabırsızca tıklatırken.
"Çalışma hayatına girdin de haberimiz mi yok hacım?""Bir Alparslan Bey olamasak da ara sıra uğruyoruz dükkana."diye yanıtlamıştı Serkan.
"Ee anlat bakalım hangi rüzgar attı seni buraya ?"Aral bir sünger gibiydi.
Meyvesuyu içer gibi ikinci, üçüncü kadehi içiyordu.
Serkan dolduruyor,o devam ediyordu.
Dümdüz bir sesle yanıt veriyordu."İstanbul'da pek iyi anılarım yok,ben de son senemi temiz şekilde bitirmek istedim. Çalışmak için yurtdışına gideceğim ve etkilensin istemedim ders notlarım."
"Ne gibi şeyler?"
"Sevgilimden ayrıldım."dedi Aral omuz silkip.
Aklına Yavuz geldiğinde kadehteki viskinin sertçe boğazından aktığını hissetti.
Bu vurmuştu."Hadi ya."dedi Ayhan denen oğlan iri gözlerle.
"Okul biterken iyi olmamış, hayırlısı.""Zaten buradakilerin hepsi sap. Musti hariç."diye mırıldanmıştı Erhan.
"O da yeni,daha rahmetli olmadı yenge.""Sus lan gevşek." Mustafa sinirle kadehi kafaya dikerken gözleri doldu.
"Kavga ettik zaten sizle takılıyorum diye.""Buse'nin abilerini ciklet diye kaldırıma yapıştırdık diye mi?"dedi Alparslan hırsla.
"Odunpazarı Belediyesi yerlerden şişe diye topladı abisini, sikerim onun ceddini.""Abisi de serseri zaten kız inkar etmiyor abicim."dedi Mustafa sinirle.
"Ee Aral ,yengeyle niye bozuldu aranız."diye mırıldanmıştı Serkan tek kaşını havaya kaldırıp.
"Dördüncü sene de sıkılmaya başladı,farklı hayatlar istediğimize karar verdik. Bitirdik."
Aral daralmış halde beşinci kadehi kafaya diktiğinde Alparslan'ın grilerini üstünde hissediyordu."Farklı hayat derken ?" Alparslan dudakları arasında bir puro alevlendirdiğinde her yer çikolata kokusuyla kaplanmıştı.
"Yenge kötü yola mı düştü?"
Ayhan sevimli bir gülüşle ortamı yumuşatmak için araya girse de Aral beşinci kadehi sertçe masaya çarpmıştı."Aldattı."
Masada buz gibi bir sessizlik oluştuğunda Aral elindeki altıncı kadehe göz gezdirdi.
Pekala.
Alkolle arası iyiydi.
Sarhoş olmazdı ama bu kadar içmek ,bu adamların yanında iyi fikir değildi.
Her an bir pot kırabilirdi ve Aral biraz alaycı bir gülümsemeyle omuz silkerek devam etmişti.
"Dört sene birlikte yaşayınca sıkılmaya başlıyorsun zaten. Ben bitirmeye bahane arıyordum,iyi oldu böyle..."Ufak at da civciv fabrikası götüne girmesin Aral diye mırıldandı kendine Aral.
Gayet de yurtdışında bir hayat ve evlilik hayali vardı Yavuz ile birlikte.
Yavuz dövüşlere çıktığında hop oturup hop kalkan yüreği şöyle rahatlıyordu.
"Yurtdışında maçlar çok daha steril geçiyor...""Birlikte yaşamak mı?"dedi Mustafa şaşkınca.
"Kızın ailesi de gevşekmiş yani bilader.""Niye lan elinde olsa eve girmezsin kızı bırakıp. Gizli gizli buluşana kadar beraber yaşamak daha mantıklı."
Erhan ağzına yolladığı fıstığı havada kapmaya çalışırken genzine kaçan kabukla öksürdü.Serkan oğlanın omzuna elini koyduğunda "Aman be sana kız mı yok kanka?"diye mırıldandı alayla.
"Kızın adı neydi?"Aral sıkıştığını hissediyordu.
Bilinci yıkanmış haldeydi ve kesinlikle yalan söyleme yetilerini kaybediyordu."Dört senelik sevgilisinin adını unuttu oğlan."dedi Serkan gözlerini oğlanın dudaklarına dikerken.
Zafer kazanmış bir gülümsemeyle Alparslan'a bakıyordu."Alparslan Abin bizi meyhaneye götürecekmiş Aral,mekanın adını anımsayamıyorum şimdi."diye fısıldadı Serkan keyifle.
"Adını unuttuğun kız ilk sevgilin herhalde,ha?"Alparslan gecenin bittiğini belli eden bir sertlikle puroyu küllüğe basmıştı.
"Herkes,evine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Oğlan
RomanceSiteye yeni taşınan çocuk kesinlikle "toptu" ve uğraşacak birilerini arayan semtin ağır abileri afilli bir iddiaya tutuşmuştu. Kesinlikle onun top olduğuna hemfikirlerdi. Geriye kalan tek şey kanıtlamaktı.