Alenen Tehdit

6.9K 568 85
                                    

"Hakan."diye mırıldanmıştı Aral dişleri arasından. Yeşillerini direkt olarak uzun boylu esmerin yüzünde gezdirdi. Hakan yalnızca bir tebessümle onu selamladığında Aral hırsla yumruklarını sıkmıştı.

"Bir gelsene benimle lavaboya."dedi Aral. Koridorun başına doğru adımladığında peşinden gelen Hakan'ın çapkın gülüşüne bir küfür savurmuş,hırsından dudaklarını dişlemişti.

Hakan dudaklarını emiyor,oğlanın kot kumaşla sarılmış kalçalarını izleyerek arkasından yürüyordu. İştahla kıstığı gözleri oğlanın belinde biten ceketin alt kısımlarında savrulan kıvrımlara odaklıydı.Aral lavabonun kapısını sertçe savurduğunda peşinden gelen Hakan kaşlarını havaya kaldırmıştı.

"Güzelim ,çiçekleri beğenmediysen beğenmedim diye de olsa arayabilirsin."

"Senin sorunun ne ?"diye tıslamıştı Aral.

Boşa akan damlatan musluk,boş sabunluklar ve kırık pisuvar kabinleri arasında fayanslarda sesi yankılanıyordu. Buz gibi soğuk üst pencerelerden içeri girerken keskin amonyak ve idrar karışımı koku alabildiğinde lavaboyu sarmalamıştı. Yerler ayak izlerinden çamurlarla kaplıydı.

Ancak daha mide bulandırıcı olan Hakan'ın Aral'ı  hala arzuyla süzüyor oluşuydu.

"Sorunum şu."dedi Hakan derin bir nefesle. "Aklı beş karış havada biri var,güzelliğini kullanıyor. Sonra kendine aşık ediyor ve sıkılınca eften püften sebepler bulup bana cevap bile vermiyor."

"Bana vurdun."dedi Aral acıyla. "Bana herkesin içinde bağırdın ve bana vurdun!"

"Özür diledim."dedi Hakan kaş çatarak. "Gönlünü almak için elimden geleni de yaptım ama cevap bile vermiyorsun?"

"Seni istemiyorum."diye  fısıldamıştı Aral kanlanan yeşilleriyle. "Sen takıntılı ve rahatsız edici birisin. Ben senin gidip gelen aklınla vakit harcayamam. Seni sevmiyorum dedim. Beni bekleme dedim. İstemiyorum dedim."

"Bitti de dedin."dedi Hakan alayla. "Ben de diyorum ki ben sana aşıkken bitmez."

Esmerin kömürleri kısılmış merakla Aral'ı süzüyordu. İki adım ona yanaşıp duvarla arasına aldığında oğlanın saçlarına burnunu sürtmüştü.

"Dokunma bana."diye mırıldandı Aral. "Uzak dur!"

"Yaşadığın en zevkli orgazmı tekrarlayalım."diye mırıldandı Hakan. "Senin anladığın dilden konuşuruz o halde."

"Oturup ağlayacak mısın ilk kendin sikemedin diye yine?"dedi Aral alayla. "En son öyle bitmişti çünkü. İlk kendin değilsin diye zehir etmiştin geceyi."

Hakan'ın kaşları çatılıyor,tahrik edildikçe düzensizleşen nefesi seyreliyordu. Oğlanın gözlerinin içine kırmızı gören bir boğa misali odaklandığında Aral küçümser bir bakışla dudak dişledi."Çok fazla içmişim,vazgeçtim Hakan. Kendi elimi sikerken bile daha çok zevk alıyormuşum. İlk değilsin,en de değilsin."

Aral hırsla yeniden gözlerini diktiğinde esmere sert bir bakış yollamıştı. "Yoksa zoruna mı gitti ? Napacaksın,sınıf Whatsapp grubundan mı attıracaksın ?"

"Sana ne istediysen yaptım."dedi Hakan boş bir bakışla. "Sikimin altında inledin,sana taşınacağım dedin,mutsuzum dedin. Yaptım.Sonra hiçmişim gibi beni terk ettin. Orospunun tekisin. Başına gelenleri de hak ediyorsun. Masum bir şey değilsin ki acıyayım sana."

"Ben menüden yemek seçemeyecek bir gerizekalı değilim."diye fısıldadı Aral. "Yanındaki emir kulların gibi otur dediğinde oturacak biri değilim,sevgilin olmaya çalışıyordum. Git kendine köpek al diyeceğim de emrine uymazsa onu da çeker vurursun sen!"

"Birlikte bakacaksak olur."diye mırıldandı Hakan hazla. "Sen şefkat gösterirsin ona,ha?"

"Kedi bile dayanamadı bize o mu dayansın?"diye mırıldanmıştı Aral hırsla. 

"Ne kedisi ?"dedi Hakan tek kaşını havaya kaldırıp.

"Aldığın kediyi bile hatırlamıyorsun."dedi Aral kahkaha savurup. "Sen hediye ettiğin kediyi bile parasını basıp kargolatacak kadar alçaksın. Kediyi bile hatırlamıyorsun çünkü tek derdin gözümü boyamaktı. Ne hissettiğim sikinde bile değildi!"

"Ne istedin de olmadı ?"

Hakan oğlanın arkasından  beline sarıldığında Aral onu omzuyla savuşturmaya çabalıyordu. "Hala seviyorsun ama zoru oynayıp peşinden koşturmayı seviyorsun."

Aral dirseğinin tersiyle ona vursa da çabası boşunaydı.Hakan hafif sendelese de bu sadece onu öfkelendirmişti.

"Yoksa kedini tutup getirdi diye o kekonun altına mı yatıyorsun,ondan mı herkese artislenişin ?"

"Kes!"

"Varoş gülünün taşşaklarını mı tutuyorsun?"diye fısıldadı Hakan alayla. "O serseri seni gebertip kenara attığında haberlere çıkarsan üzülmem bile. Abisi gibi köşe başında geberip gittiğinde seni de önden yollamış olur işte."

"Kuracağın cümleyi sikeyim."diye tıslamıştı Aral alayla. "Sen gebertip yol kenarına atmadıysan o hiç yapmaz,kendinle karıştırma."

Hakan elinin tersiyle Aral'ın dudaklarına bir tane indirdiğinde Aral bu sefer karşılık olarak diz kapaklarına bir tekme savurmakla yetinmişti. Çok sert bir tekme olmasa da en azından Hakan'ın dengesini bozmuş ve bacağını tutmasına neden olmuştu.

Lakin bir sorun var Hakan kafasının arka tarafını mermere o denli sert çarpmıştı ki burnu kanamıştı.

"Benden uzak dur."diye gürledi Aral yeşilleri sulanırken. "Hayatımdan uzak dur."

"Bu okulda sana tek bir sayfa not vereni sikmezsem adam değilim."

"Değilsin zaten."diye haykırmıştı Aral. "Kancısın,arkadan sinsice iş yapıyorsun. Yüzsüzce çiçek yollayıp af mı dileyeceksin yine?"

"Aral."dedi Hakan durgun bir bakışla. "Dul karılar gibi ağlayacaksın yakında,mezar başında ağlarken elleme yaslanacak omzun olsun."

"Sen kimi tehdit ediyorsun amına koyayım?"dedi Aral hışımla.

Burnu kanayan Hakan dönen başını ve kanayan burnunu tutuyordu. Aral ise boş vileda kovaları ve paspaslar dikilmiş duvar dibinde dikeliyordu. Kovayı ona doğru sertçe fırlatmış ve "Orospu çocuğu !"diye haykırmıştı.

"Sesini çığlıklarına sakla güzelim."dedi Hakan fısıltıyla. "Çok ihtiyacın olacak."






Yeni Oğlan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin