Habil ile Kabil

15.8K 1K 392
                                    

"Daha o gün anlamıştım Feride..
Ben ömrümce seninle sınanacaktım.
Yakub'un Yusuf'la,
İbrahim'in İshak'la,
Habil'in Kabil ile sınandığı gibi.
Çünkü insan daima en sevdiği ile sınanır.."

Demir kapı ardına kadar savrulduğunda Serkan bu ani misafirliği hiç mi hiç beklemiyordu.
Rutin bir akşam üzeriydi.
Her zaman olduğu gibi Ercan bir koltukta Serkan diğer koltukta uzanıyor ,ailelerinin evde olmayışını fırsat bilerek salonun ortasında sigara içmenin zevkine varıyorlardı.
Bu soğukta pencere ve balkon ayazı çekemeyecek kadar üşengeçlerdi.
Masanın üzerinde eciş bücüş halde katlanıp atılmış sigara paketleri vardı küllük tepeye kadar doluydu.
Masanın üzerinde gri tabakalar oluşmuş,çoğu yerlere savrulmuştu.
Sigara külleri ve dumanı şimdiden evin perdelerine sinmişti.
Hanımköy Mustafa kız arkadaşıyla dışarı çıktıktan sonra eve gelip yatmış olmalıydı ki aramalarına çıkmamıştı.
Ayhan ise karnım ağrıyor bahanesiyle anasının dizinin dibinde oturuyordu muhtemelen.

Alparslan'a gelince...

Elindeki kemerini sallaya sallaya demir kapıyı kamçılıyor,eş zamanlı tekmeler indiriyordu.
Herifin yumrukları bir balyoz gibi apartmanda yankılanırken  küfürleri tek bir ismi çınlatıyordu.

"Serkan,kancık it !"

"Hassiktir.."dedi Ercan yerinden telaşla doğrulup.
Sigara közü aniden koltuğa düşüp delik açtığında panikle elini vurmuş ,delik yanığını söndürmeye çabalamıştı.
"Alparslan niye kükrüyor !"

Serkan yarı alaylı yarı kırgın bir bakışla kapıdaki yumruk seslerine kulak vermişti.
"Sikik ibne ağlamıştır , şikayete gitmiştir."

"Aç kapıyı amcık!"

Alparslan evin dış kapısı açıldığında elini havaya kaldırmış,havadan indirdiği kayışın metalik toka kısmıyla Serkan'ın suratına bir tane patlatmıştı.
Serkan'ın eti kemer izinden cayır cayır yanarken metal toka kısmı derisini kaldırmış ve elmacık kemiği bölgesinde kanama başlatmıştı.
Serkan şoku henüz atlatamamışken Alparslan oğlanın yüzünün diğer tarafına tam kulak üzerine gelecek şekilde bir daha indirmişti demir tokayı.

Evin kapısını kilitlemiş ve gövdesini kapıya yaslamıştı.
Kan kırmızı gözlerle haykırdı.
"Diğer itler nerede ?"

"Abi napıyorsun..."
Ercan'ın her zamanki alaycı , iğneleyici,sarkastik sesinden eser yoktu.
O Alparslan'ın karşısında daima itaatkar bir kedi yavrusuna dönerdi.
Alay ve imalar havada uçuşmazdı,genellikle minnet ve rahmetle konuşurdu.
Rahmetli olmamak için !

"Ananı sikeceğim senin de."dedi Alparslan.
Ercan'ın boynunu çıplak eliyle sıkarken yerde çömelen Serkan'a bir tekme firlatmıştı.
Açık renk gözleri ve saçları kanla bütünleşen Serkan yerde iki büklüm oturuyor,gelen tekmeyi sessizce kabulleniyordu.

"Hanginizin fikriydi amcıklar? İki it var böyle bir piçlik aklına gelecek. Götünüze top sokacağım hepinizin ama hanginiz!"
Alparslan yerdeki Serkan'ın yüzüne tükürdüğünde Serkan bomboş gözlerle bakınmayı sürdürdü.
Ercan kafasına aldığı yumrukla gözlerini yumsa da Serkan yüzünden şarıl şarıl akan kana rağmen gıkını dahi çıkarmıyordu.

"Dilinizi kesip götünüze sokmadım henüz !"
Alparslan elindeki kemeri rastgele savurunca bu sefer Ercan'ın kaşında derin bir patlak oluşmuştu.
Kaş kılları arasından nehir gibi kan sızsa da Ercan korkudan dili dişi birbirine bağlanmış halde duraksamıştı.

"Sensin dimi?"dedi Alparslan yerdeki oğlanı tekmeleyip.
"Amcık Serkan ,sensin!"

"Ercan geç içeri."diye mırıldanmıştı Serkan. Kendi evinin ortasında kendi kanında oturuyordu.

Yeni Oğlan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin