Yeni Oğlan

Sigara Yanınca

"Sigaram yanınca anca gidersin anca...sigara yanınca."

"Yarın bir randevum var."diye mırıldandı Aral telefonda yorgunca.
"Aslında randevu bugün gibiydi ama yıldırım hızında oldu."
Telefondaki Çiğdem kıtır kıtır bir şeyler kemirirken Aral burun kırıştırdı.
"Yavaş ye,duyamıyorum."

"Çocuk biseksüel mi gay mi?"

"Bilmiyorum."diye mırıldanmıştı Aral. Puzzle parçasını balkon masasına dökerken tek kaşını havaya kaldırıp tekrar parçaları dağıttı.
"Sormadım tam."

"Yani düzse falan kalbin kırılmaz mı?"

"Aşık olma planım yok."dedi Aral günün zibilyonuncu kahvesinden bir yudum çekerek.
Saat gecenin dördüydü ve kavga sona ermişti.
Kahve içip puzzle yapmaya kafa dağıtmaya kararlıydı.
Bu fırsatta Çiko gününü sormaya aramıştı ve binlerce sorgu sual arasında tutanak tutuluyor gibi hissediyordu.
"Sorun değil düzse de acaip cool bir herif,kankası da olurum."

"Nasıl yani?"

"Çiko."dedi Aral burun çekip.
"Uzun bir ilişkiden yeni çıktım ,aşık olmak istiyorum diyemem. Aşk gelirse reddetmem. Ama aşkı kovalamak da istemiyorum.
Herif düzse ,harika bir arkadaş olarak hayatına girmeye çalışırım.
Herif bizdense,koynuna girmeye çalışırım.
Devam edersek de aşk hikayesi."

"Üçüncü evliliğini yapan halam var,onun gibi konuştun. Ölü kocalarından Ayvalık'ta yazlık kalan halam var ya..."
Çiğdem kıkırdadığında Aral omuz silkmişti.

"Yani ya ciddi ilişki aramıyorsa ve sadece yatmak isterse ?"diye fısıldadı Çiğdem.

"Yatarım."dedi Aral yorgunca.

"Duygusuz mu?"

"Hakan'ın öyle biri olduğunu düşünmüyorum ama tek gecelik isterse de..."dedi Aral tebessümle.
"Olur yani, rahatlamam lazım. Uzun süredir tatmin olmuyorum."

"Uzun süredir kuzenimlesin o yüzden susacağım."diye mırıldanmıştı Çiğdem bir sigara ateşlerken.
"Yani sen duygusal birisin ne bileyim,salak Yavuz seni sinemaya götürünce o bileti bile sakladın.
Patlamış mısır yağı olan vıcık vıcık bileti saklayan birisin ve tek gecelik bir şeyden sonra kendini toplayamazsan..."

"Toplarım."dedi Aral titrek bir sesle.
"Bağlanmak aptallık işi. O tek gecelikse ben de tek gece sonrası yoluma bakarım,uzun bir şey ararsa uzun bir şeye devam ederim. Arkadaşsa arkadaş...o bana nasıl gelirse ayna gibi yansıtırım yani."

"Aynı Aral ile mi konuşuyorum acaba..."dedi Çiğdem dalgınca.
"Olmadığın biri gibi davranırken olduğun kişiye haksızlık etmez misin?"

"Her neyse."dedi Aral soğuktan uyuşan parmaklarını gevşetip.

"Zorbalar ne durumda ?"

"Bitti kavgaları herhalde."dedi Aral.

"Şu Alparslan iri yarı ve gri gözlü yakışıklı olan dimi? Seri katil rolündeki aktörlere benzeyen?"
Çiğdem mırıldandığında Aral alaylı bir tebessüm kondurdu.

"Alparslan mı? İnsanlıktan nasibini almamış bence bin kelime bile bilmeyen, varoşun mahalle arasında bir gün geberip gidecek bir tip sadece.
Hayvandan aşağıda bence. Kendini en ufak bir şey geliştirmemiş, göğsüne yumruk atan goriller gibi kas gösterisi yapan bir serseri."
Aral sigaradan uzun bir nefes çekerken kıkırdadı.
"Bence Alparslan evrimin kanıtı ama hala mağarasında. Entelektüel birikimleri sadece geceleri Azer Bülbül şarkısı ezbere söylemek. Tam varoş."

Aral telefonda biraz daha lak lak yaptıktan sonra balkon sefasının sonuna gelmesi gerektiğine emindi.
Hava buz gibiydi ve sabah Hakan ile buluşmaya hasta halde gidip keyifsiz takılmak istemiyordu.
Üst balkondan sigara çıtırtısı geldiğinde Aral irileşen gözlerini yukarıya çevirmişti.