Bite me | Hyunlix

32. Kan

-Felix'in ağzından-

Gözlerimi açtığımda tamamen susamış hissettim. Bu kulağa garip gelebilir ama o sırada tek istediğim şey kan içmekti...

Vücudum bu değişimle şok geçirmiş gibiydi. Pek konuşamıyordum, sadece kısa cümleler kurabiliyordum.

Han'ın benden korktuğunu gözlerine bakınca fark ettim. İşte bu çok üzücüydü.

Seungmin düşüncelerimi benden daha güzel açıkladığı için burada olmasına çok sevinmiştim, şanslıydım.

Hyunjin baştan beri elimi bırakmamıştı, onun sayesinde güvende hissediyordum. Diğerleri gidince ikimiz tek kalmıştık.

"Şimdi daha iyi misin bebeğim?"

Başımla onayladım ve "Hâlâ kan istiyorum. Bu yeni vampir olmuş bir için normal mi?" dedim.

Gülümseyerek saçlarımı okşadı. "Tabii ki. Yeni doğmuş bir bebeğe ilk gün süt verilmediğini düşün, bu da onun gibi bir şey. Keşke kendimi tutsaydım da seni otelde dönüştürmeseydim... Evde olsaydık şimdi bol bol kan içmiştin."

Yerimde doğruldum ve diğer elimi de ellerimizin üstüne getirdim. "Hayır Hyunjin, iyi ki beni dönüştürdün. Çok mutluyum..."

Bunu deyince yanıma yanaşıp elini yanağıma getirdi. "Felix... İnsan halinle son öpücüğümüzü hissettin mi? Yoksa o sırada bilincin kapalı mıydı?"

"Hissettim evet... Hatta ondan bir kaç saniye sonrasını da hatırlıyorum, ben de seni seviyorum Hwang Hyunjin."

Hyunjin dudağımı öpmeye koyulunca ben de biraz daha yaklaşıp dibine geldim ve istekle karşılık verdim. İkimizin de gözleri güvenle kapanmıştı.

"Bir şey itiraf etmeliyim sevgilim. Kan kokunu almaya başladım ve canım çekiyor... Şu an beni kontrolsüz bir yaratık gibi görüyorsun, değil mi?"

Güldü ve "Hayır Felix. Seni seksi bir vampir olarak görüyorum." dedikten sonra dudağımı bir daha öptü.

"Benimkini tadabilirsin ama vampir kanı asla insan veya hayvanınki gibi değildir. Besin değeri yok, yine de içebilirsin. İlk kanının bu olmasını istediğine emin misin?"

Üstünü tutup Hyunjin'i kendime çektim: "Evet eminim, gel buraya..."

"Hey hey, sakin." deyip gülünce beni biraz geriye itti. "Önce nasıl içeceğini göstereyim, beni ilk günden sömürecek misin?"

Gülüp başımla onayladım. "Tamam, göster."

Üstümü sıyırdı ve kolumu açtı. "Önce gözüne güzel bir damar kestir. Dişlerin sivrileşince oraya denk getireceksin."

"Güzel damarı nasıl anlayacağım ki?" dememle kolumu kendine çekti. "Koku duyunla. Kanın çok aktığı damarı yoğun kokusu sayesinde anında fark edeceksin zaten."

Hyunjin bir süre kolumu kokladıktan sonra pes etmiş bir şekilde elini yatağa yasladı ve geri çekildi. "Woah... Sana bağımlılığımın insan olmanla alakası yokmuş Felix. Şu anda bile fazla tatlı kokuyorsun... Neyse ki bugün doydum." deyince ikimiz de gülüştük.

Kolunu bana uzatarak "Kanı emerken dudaklarını oynatma, dilini kullan. Dudağınla emmeye çalışınca etrafa bulaşır. Dilinle hiç kan dağılmaz ve hepsini sen içersin. Aradaki farkı anladın mı?" derken ben de Hyunjin'in bileğini tutuyordum.