Bölüm 8

65 4 7
                                    

Ayak seslerinin kapıya yaklaştığını duyduğum an suçluluk psikolojisiyle pencereyi açtım ve aşağı bakmadan atladım.Bunu hangi cesaretle yapıyordum?Jasonlarının evinin alçak olmasının verdiği cesaretle.Tabii bir de evin her santimetresini ezbere bilmemin verdiği cesaretle.Evet bunları toplayınca intihar girişimi olmadığına kendimi ikna etmiş sayılabilirdim.

Arka bahçenin çitinden atlayıp komşu bahçenin çitine saklandım.Koşarken nefes nefese kalmıştım.Derin derin nefes aldım.Çitin yıpranmış boyasını bir süre inceledikten sonra da biraz daha bekledim.Kimsenin olmadığını düşündüğümde karşı yola geçtim ve sonunda zafer...Evime ulaştım.Kapıyı hırkamın cebinde duran anahtarla hızla açıp herkesin yatmış olduğunu fark ederek sessizce odama çıktım.Elimdekini gece lambamın yanına koydum.

"Elimdeki..."

O heyecanla aşağı atlarken küçük çerçeveyi de yanıma almıştım.Gece lambamı yaktım.Elimdeki çerçeveyi inceledim.İçindeki şey bir resimdi.Karakalem bir resim. Arkası dönük bir adam vardı.Koluna bakıyor gibi duruyordu.Açıkçası bu, o adamı daha gizemli yapıyordu.Çerçeveyi alıp çekmeceme attım.Bunu düşünmek için zamanım vardı.Ama uyumak için...Onun için zaman az bulunuyordu.Pijamalarımı giyip derin bir uykuya daldım.

Bu sabah mutlu, kuş cıvıltıları yerine Melissa'nın bana seslenmesiyle uyandım.O, yorganımı çekiştirirken bense yorganım için adeta savaş veriyordum.

"Ne istiyorsun Melissa?"

"Kalk, Alex!Kıyafetim hakkında bir şeyler söylemelisin."

Gözlerimi yarım açmıştım.Yavaşça yataktan kalktım. Melissa'yı söyle bir süzmüştüm.

"Her zamanki mavi kotun, gömleğin, kahverengi kemerin...Dün nasılsan bugün de öylesin."

Geri yatmıştım. Melissa beni kolumdan tutup yere attı.Yere düşmenin verdiği acı ve sinirle bağırdım.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Bir daha benimle konuşurken sözünü yarım bırakırsan seni tutup bahçedeki süs havuzuna atarım!"

"Sözümü bitirmiştim!" diye bağırışımı tekrarladım.

"Bana bağırmaktan vazgeç!"

Biraz önce gürleyen Melissa şimdi sessizce dolabımın yanındaki aynada kıyafetini inceliyordu.

"Boy aynamı rahat bırak!"

"Kes sesini, Alex!Gerçekten aynı mıyım?Önceki kıyafetlerim siyahtı.Bu mavi."

"Bak yeşil güzel gözlerin ve benim gibi tatlı, kahve saçların olabilir.Ama kıyafetlerinin sadece rengini değiştirerek daha güzel göründüğünü düşünüyor olamazsın.Sen benim ablamsın.Modadan anla biraz!"

Melissa sesini iyice yumuşattı.

"Ne yapmalıyım?"

Gözlerimle onu tekrar süzdüm.İçimden geçirdim.Gerçekten...Sıradan!

Melissa'nın sıradan olduğunu söylerken sesim enerjikti.Kendime gelmeye başlamıştım.Ama o, bu konuda oldukça ciddi görünüyordu.

"Şu durumda daima siyah kot, gömlek, ceket giyen Nick bile daha iyi görünür!" diye kendi kendine sitem etti.Bu sırada Nick aralık kapıdan kafasını çıkardı.

"Beni mi çağırdınız?"

Melissa, Nick'e kıyafetini işaret etti.

"Nasıl görünüyorum?"

Nick kahkaha attı.

"Dün nasılsan bugün de..."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
VAZGEÇİLMEZ - Bir Muter Gale EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin