Bütün hafta boyunca derslere girsek de Jason'la konuşmamıştık.Ama yine bir edebiyat dersiydi ve onunla bir arada olmak zorunda kalacaktım.Ayrıca bu hafta provalar da vardı. Ne program ama! Sınıfa girdiğimde onu gördüm.Devamlı önüne bakıyor, bana bakacağına dair bir kıpırtı bile göstermiyordu.Yerime yerleştim.Bunu yaparken masamı yere sürtüp gürültü çıkararak varlığımı iyice fark ettirmeyi ihmal etmemiştim.Yine de her şeye rağmen sonuç aynıydı. Gözünü masasından ayırmıyor, arkasını dönüp benimle konuşmuyordu.Böyle davranması gereken benken o, bana nasıl böyle davranabiliyordu?Bana ne yaşattığının ya da nasıl hissettirdiğinin farkında değil miydi, yani? Kendimle çekişmemden dakikalar sonra Bay Martin içeri girdi.Bir şeyler mırıldanıp aynı hızda masasından aldığı kağıtları dağıtmaya başladı.Geçen derslerde ödev verdiği kitapla ilgili yorumlarımızı yazmamızı istemişti ve ben tabii ki sorumsuz bir kız olarak ödevimi yapmamıştım. Edebiyat dersini seviyordum, evet.Ama sadece Bay Martin'i izlemek ve dinlemek zorunda olduğumuz kısmını! Jason, Valeria ve Rick kafamı bu kadar çok kurcalarken tarihi bir roman okumam söz konusu bile değildi.Gerçi normalde de kitap okumam söz konusu değildi ama en azından özetlerine bakıyor ve kendimce yorumluyordum.Kara kara düşünürken Jason'a baktım.Duyabileceği şekilde öne eğilerek konuştum.
"Şuna bak!Benim kafamı bu kadar kurcalarken gidip kitap mı okumuş yani?"
Sözümü bitirdikten hemen sonra sınıf kapısı çalındı.Rick ve Valeria gelmişti.Öğretmen masasına derse giriş kağıtlarını bırakıp yandaki iki sıraya yerleştiler.Rick, Jason'la, ben de Valeria'yla aynı hizadaydım.Şaşkınlıkla onlara bakarken Bay Martin açıkladı.
"Rick'i ve Valeria'yı tanımayan yoktur herhalde.Artık edebiyat dersleri bu sınıfta.Kaynaşma işini teneffüse bırakın ve sessiz olun!"
Rick bir saniyeliğine bana baktı.Mimiklerimle ona "Ne oluyor?" anlamında bir işaret yaptım.O ise sadece göz kırpmakla yetindi.Ben onları izlerken Jason gelenlere bakmamıştı, bile.Onun gibi yazacaklarıma odaklanıp önüme döndüm.Bu sırada kapı bir kez daha çalındı.Bu sefer gelen kişiye bakmamıştım.Aslında o sırada Jason'dan kopya çekmeye çalışıyordum.Kağıdından gördüğüm isimleri kendiminkine geçirerek bir şeyler uydurmayı denedim.Yazımı Rick'in faremsi bir ses çıkardığı boğaz temizlemesi böldü. Önce Rick'i süzdüm.Daha sonra gelen kalın sese doğru bakışlarımı çevirdim.
"Richard Blackand.Yeni, basketbol koçuna merhaba demeyecek misin?"
Bu ses...Karşımda duran kişi siyah tişörtü, kot pantolonu ve pardösüsüyle bir koç dışında her şeyi andıran Nick'ti.Sesli yutkunmamla Nick'in bakışları benimle kesişti. (Görseldeki Nick.)
"Alexandra.Görüşmeyeli uzun zaman oldu.Aslında tanıdık bir şeyler var.Bu bakışları Melissa ve babanda her gün görüyorum.Teneffüste ikinizde yanıma gelirseniz sevinirim."
Bana karşı sesi oldukça yumuşaktı.Ama devamlı şu "Sizi öldüreceğim!" bakışları olmasaydı daha iyi olabilirdi.Bay Martin araya girdi.
"İşiniz için sizi tebrik ederim ama dersimde söz almadan önce benden izin almalıydınız, koç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇİLMEZ - Bir Muter Gale Efsanesi
VampireKaranlıktan her zaman korkmuşumdur. Sanki bir anda odamda korkunç bir şey belirecek gibi gelir. Hele burada... Bu duyguyu abartacak kadar çok yaşıyorum. Burası Muter Gale. Geceleri bir kütüphane kadar sakin, gündüzleri ise bir o kadar hareketli. Kas...