DJ

447 73 12
                                    

Eylül'le birlikte spor yapmaya gittik.Spor salonuna yıllık kaydımızı yaptırmıştık parasını da ödemiştik ama sadece canımız istediğinde geliyorduk.İkimizde koşu bandında koşarken:
"Eylül burdan çıkınca bir şeyler yapalım"dedim.
Aklıma lunapark fikri geldi.Çocukken en çok sevdiğimiz yer lunaparktı Eylül'le lunaparka uzun süredir gitmemiştik,o günlerimizi özledim bu fikrimi de Eylül'le paylaştım.
"Eylül lunaparka gitmeye ne dersin?"
Onun da hoşuna gitti.
"Nerden aklına geldi süper fikir."
Spor salonunda biraz daha takıldıktan sonra lunaparkın yolunu tuttuk.Nihayet luna parkın önündeydik.Biletlerimizi alıp içeri girdikten sonra en çok sevdiğimiz alet rangere doğru gittik.Çok eğlenceli gözüküyordu.Çocukluğumuzda belki yüz defa ard arda binip deli gibi eğlendiğimiz dönen arabalara baktık.Hatta bir defasında kusmuştuk.İkimizde.O sarı renk bende pembe renk pamuk şekerlerimizi elimize aldık.Çocukluğumuzdan beri devam eden alışkanlıklarımızdan biri o her zaman sarısını alırken ben pembesini alırım.
"Alya bu poşetlerini taşıyan çocuk değil mi?"
Onun gösterdiği tarafa doğru baktım ve evet oydu yanında bir kız çocuğunun elinden tutmuştu biraz sonra kucağına aldı bir şeyler söyleyip gülüyordu.Gülmesi o kadar güzeldiki pamuk şekerimi yemeyi bırakmıştım.siyah bir şapkası beyaz düz bir tişörtü ve siyah pantolonuyla spor ve şık duruyor.Kusursuz.Etkilenmemek elde değil.
"Alyaa kendine gel.Heyy"
"Ya ben zaten kendimdeyim deyip pamuk şekerimi yemeye devam ettim.Tam o sırada birinin bana çarptığını hissettim arkamı dönüp baktığımda bu soğukkanlının yanındaki çocuktan başka biri değildi ona soğukkanlı diyordum çünkü öyleydi sanki etrafında görünmez buzdan duvarlar varmış gibi.Elindeki dondurması elbiseme sıvanmıştı ve bir yandan da çocuk ağlıyordu.Çünkü dondurmanın geri kalanıda lunaparktaki kumların arasındaydı.Eylül bu sırada biletleri almaya gitmişti.Çocuğu yerden kaldırdım.
"Bak eğer ağlamazsan sana dilediğin kadar dondurma alırım."
Çocuk ikna olmuş gibi gözüküyordu gözyaşlarını sildim.
"Sen ne kadar akıllı ve güzel bir kızsın böyle."
Burnunu iki kez çektikten sonra:
"Teşekkür ederim"dedi.
Gerçekten de şuana kadar gördüğüm en tatlı ve kibar kız çocuğuydu sanki hareketleriyle aslında göründüğünden daha büyük olduğunu ispatlamak ister gibiydi.
"Adın ne senin?"
Elinden tutup onu dondurmacıya götürürken aynı zamanda da soru soruyordum.
"Melisa"
"Ne güzel isim"
"Teşekkürler"
Teşekkür etmeyide ihmal etmiyordu.Ben bu çocuğu yerim ya.
"Buraya kiminle geldin Melisa?"
"Abimle aslında şeyy ben çocuk yurdunda kalıyorum oda bana abilik yapıyor."
Gerçekten çoj etkileyici biriydi.Tanımadığı bir çocukla sanki öz kardeşi gibi ilgileniyor ve onu mutlu etmeye çalışıyordu.Ona dondurmasını aldıktan sonra kafeye bir masaya yerleştirdim ve lavaboya gitmem gerektiğini ve burada beklemesini söyledim.Dondurma lekesini temizlemem gerekiyordu.Hızlı davranıyordum çocukla daha çok sohbet etmek istiyordum.Biraz uğraştıktan sonra hallettim çok büyük bir leke değildi.Geri döndüğümde masada soğukkanlıda oturuyordu.Yanlarına yaklaştım.
"İlgilendiğin için teşekkür ederim dedi."
"Önemli değil.Seninle vakit geçirmek güzeldi küçük bayan"dedim.En sevimli halimle.
Eylül'ün gelmesiyle ortamdan ayrıldım.Ses tonu çok güzeldi yumuşak ve karizmatikti.Ben bunları düşünürken Eylül düşüncelerimi dağıttı.
"Hadi sıra bizde"
Rangerde sırası bitenler dağılıyordu.Bizde istediğimiz sıraya yerleştik.Gerçekten çok keyifliydi gülerek rangerden ayrıldık.
"Ya Alya hadi korku trenine binelim."
Korku treni karanlık olur.Hiç niyetim yok.
"Eylül ısrar ediyor bir yandan da beni sürüklüyordu o tarafa doğru.
"Ya çocukluğumuzdan beridir hiç bir kez bile binmedik lütfenn...bir kez"
Onu kırmak istemiyordum.Bir kez deneyebilirim hem karanlık olmadıkça sorun olmaz.İstemeyerekte olsa kabul ettim.Arka arkaya iki sıranın iki sağ sorası boştu ve en arkadaki arkadakine binsem ikişerli ikişerli hareket ettiği için karanlık yerlerde tek ilerlediğim için sıkıntı yaşayabilirdim.Şapkalı çocuğun yanına geçtim telefonla konuşuyordu "Çocuğu aldınız mı?Biraz alışveriş yapıp bırakın yurduna"diyordu bu soğukkanlının sesi.Tesadüfünde bu kadarı.Hareket etmeye başladı karanlık değildi bu yüzden rahattım hatta bazen gülüyordum bile çünkü gerçekten bir çok korku filmi izlemiştim ve bu benim için hiç bir şeydi.Soğukkanlıda bana arada tip tip bakıyordu.Onunda korktuğunu sanmıyordum çünkü gayet rahat tavırları vardı.Önümüzdeki sıra kapıdan geçti tam bizde geçicektik ki birden ortalık kapkaranlık oldu.İşte bu korkutucuydu.Çok güzel biraz şans yok ki bende.Telefonu arıyordum ama karanlıktan çantamın içindeki hiçbir şeyi göremiyordum ve birçok şey vardı.En son aramaktan vazgeçtim ve ellerimi yüzüme kapatıp kendimi sakinleştirmeyi deniyordum.En azından nefesimi kontrol etmeliydim.
"Sakin ol birazdan jenaratör devreye girer."
"Sakin olmayı başarabilsem zaten olurum"
Gerçekten hangi akla hizmet bindiysem şu alete?!!Bana sarıldı.Soğukkanlıdan veklemediğim bir hareketti sımsıkı kapadığım gözlerim birden fal taşı gibi açıldı.Sıkı sıkı sarılıyordu ve buda bana güven duygusunu enjekte ediyordu eskisinden daha iyiydim.Zaten sonrasında elektrik geldi.Soğukkanlıda beni kollarından ayırdı gerçekten kendimi güvende ve iyi hissetmiştim.En çokta kokusu dikkatimi çekmişti huzurlu bir kokusu vardı.
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil."
Eylül meraklı gözlerle başlangıç noktasında bizi bekliyordu.Bana kocaman sarıldı.Karanlık korkumu bilmiyor bilse heralde korku treninin içinde koşa koşa beni arardı.Her şeye rağmen güzel bir gündü.Lunaparktan ayrıldık ikimizde karnımızın acıktığını deliler gibi hissediyorduk.Yemeklerimizi yemeye devam ederken telefonuma mesaj gelmiş,mesajın sahibi annem.Yine kulüpte ki dj gelmemiş bir geceliğine djlik yapmamı istiyor.Kıyafetlerimi giyindim.saçlarımı açtım ve makyajımı yaptıktan sonra taksi çağırdım.Kulüpten içeri girdiğimde bu ortamdan tiksindiğimi bir kez daha hatırladım lise yıllarımda buradan çıkmasamda şuanda nefret ediyorum.Şu görüntü midemi bulandırıyor.Eskiden burayı ben işletiyordum ve bunu keyifle yapıyordum sonra anneme devretmeye karar verdim.Dj kabinine doğru geçerken Alperen'le karşılaştık yine karşımda bir Alperen sınavı ile karşı karşıyayım baya bir içmiş leş gibi kokuyor:

"Ne işin var burada??"
Yanında yine kız var olmasa heralde delirdiğine felan inanırdım.

"Annem."
Yanındaki kız dudaklarını büze büze Alperen'e bir şeyler söylüyor onu çekiştiriyordu.Bu tiplere uyuz oluyorum ne bu böyle dudak büzmeler falan.
Kafasını yukarıdan aşağı doğru salladı ve içkiyi tepesine dikerek gitti.Bende annemin benden isteğini yaptım baya bir yoruldum.Dj'lik gerçekten güzeldi alanımda da gayet iyiydim bazen yurt dışında bile çaldığım olurdu.Taksi çağırdım ve beklemeye başladım.Bu sırada bir kaç şerefsiz beni rahatsız etmeye başladı.Hızlı adımlarla yürümeye başladım.Yanıma bir araba yaklaştı ve artık korkudan titremeye başlamıştım.Cam açıldığında"Titriyorsun,seni eve bırakmamı ister misin?Saat çok geç."Kafamı çevirdiğimde bunun soğukkanlı olduğunu anladım.Arabaya binecektim çünkü başka bir alternatifim yok  arkamı döndüğümde adamların arabadan indiklerini gördüm,arabaya nasıl bindiğimi hatırlamıyorum.

"İyi misin?"
Bir günde iki kez karşılaşmak...şikayetçi değilim çünkü içimdeki korku yayan hücrelerimi duyar gibi ne zaman kendimi iyi hissetmesem yanımda buluyorum.

Kafamı evet anlamında salladım.

"Neden gecenin bu saatinde yalnız başınasın?"
İki dakika yüzüne şok şok baktıktan sonra açıklamamı yaptım

"Gece kulübünün sahibi annem dj gelmemiş annemde benden bir istekte bulundu,kulübün koruyucusu beni bırakacaktı ama karısı hamileymiş ve sancısı tutmuş bu yüzden beni bırakamadı."Evin neresi?"Burası anlamında işaret ettim.Arabadan indiğimde aklımda bir sürü soru vardı.Beni  tanıdı mı?Zaten tanıması mümkün değil çünkü yüzüme doğru düzgün bakmadı bile.Beni gerçekten umursamıyor mu?O zaman neden gece geç saatte sokakta olduğumu sordu.Benden başka herkese de mi böyle davranırdı?Bu soruların cevaplarını merak ediyorum ve zamanla bunların cevabını alacağımı umarak uyumak istiyorum...

İlk BakıştaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin