Her Şeye Rağmen

186 14 6
                                    

Karen'le güzel bir gün geçirecektik ama babam yüzünden mahvolmuştu..Bu yaşıma kadar beni mutlu etmek için hiçbir çaba sarfetmeyen adam şimdi buna hakkı varmış gibi mutlu olmamıda engelliyor.Şimdi tüm hayal kırıklığımla yanımdaki koltuğa oturdum.
"Off ya ne bu şimdi?"
"Oflama gel benle."
Elimden tuttu ve beni mutfağa götürdü.
"Planım neydi biliyor musun?"
Kafamı hayır anlamında salladım.
"Piknik yapıcaktık sonra belki bisiklet sürerdik."
"Ama mahvoldu ve benim babam yüzünden."
"İşte bu huyunu hiç sevmiyorum çabuk pes ediyorsun."
"Bu durumda ne yapabiliriz ki şu kapıdan çıktığım anda kendimi yeni evimin yolunda bulurum."
O hala çok mutluydu sanki mahvolan güne inat gibi.
"Hadi piknik sepetimizi hazırlayalım."
Onayladım ve dolaptan malzemeleri çıkarttım.
"Kuşların sesini duyuyor musun?"dedi ıslık çalarak.
"Ne hani nerdeler?"dedim safça.
"Şhh sessiz ol bak bizim şarkımızı söylüyorlar."
Ne diyordu bu çocuk?Aynı dili konuşmamıza rağmen bazen çevirmen gerekiyordu.Ona özel. Bambaşka.Onun gibi.Farklı."Karen translate"gibi bir şey.Ben tüm bunları aklımdan geçirirken o tüm hazırlıklarına devam ediyordu.Sandviçleri ben hazırladım.Portakal suyu sıktım.Birlikte hızlıca bir börek yaptık.Tamamen şimdi ürettiğimiz kendi tarifimiz.Biraz baştan savma oldu ama tadı gayet iyi.Aldığım aşçılık dersleri işe yaramış gibi görünüyor."Karya böreği diyelim mi?"Diyelim diyelim çok hoş olur.Ah sanırım tüm bunları dışımdan da söylesem iyi olacak.
"Karya böreği olsun adı."dedim.
"Olsun" dedi gülümseyerek.
İsimlerimizi birleştirerek oluşturmuştum.Anlamış mıydı?Muhtemelen ben anlayıp anlamadığını düşünürken anlamıştır.
"Evet piknik için her şeyimiz hazır hadi gidelim o zaman."
Onu takip ettim.
"Otur"dedi Karen.İşte şimdi Karen translatesim olsaydı işe yarardı yine ne diyor bu çocuk?"Evet evet tam olduğun yere."Bende işaret ettiği yere oturdum.Salonun ortasına piknik soframızı sermişti.Eşyalarıda özenle sepetten çıkarıyordu.Evde piknik ha?Tek kelimeyle Garip.Garip bir soğukkanlı sevgilim var.
"Şimdi gözlerini kapat"Bu sefer hiç düşünmeden yaptım.
"Bir nehrin kıyısındayız,çimler yemyeşil kuşlar şarkımızı söylemeye devam ediyor.Bir çınar ağacının gölgesine sığınmışız."Pofi ve Gofret mutlulukla oynuyorlar.
"Gözlerini aç dj.Ve karşımda oturuyorsun."
Bana dj diye hitap etmişti çok sevdim bu lakabı.Acaba beni tanımadığı sıralar bana böyle mi sesleniyordu?Benim ona soğukkanlı dediğim gibi.
Evin içinde piknik...Bunu bana 3 ay önce söyleseniz gülmekten yerlere yatardım.Şimdiyse o kadar sevdim ki bu fikri.Karen vardı diye galiba onunla yaptığım her şeyi seveceğim.Bu saçmalığın dibi olsada.
"Bugün hava da çok güzel"
Dalga geçerek:
"Yaa ne demezsin sanki güneş bugün bizim için doğmuş gibi."
"Senin hala keyfin yerine gelmedi mi?"
"Yaptığını kabul edemiyorum ne tür bir-"
"Şhhh"
Elini dudağımın üstüne değdirip benden susmamı istedi.Sanki biz yine de çok mutluyuz her şeye inat dermiş gibi.
"Sen emin misin şimdi keyfin yerine gelmicek mi?"Bana yavaş yavaş sürünerek yaklaşıyordu.Bir kedi misali yanıma geldiğinde yüzüme doğru eğildi nefesini hissedebiliyordum çok sıcaktı.Ama bir yandan da bütün bedenimi soğutacak kadar soğuk şuan da üşümüş gibi hissediyordum.
"Ne yapıyorsun?"
Birden beni gıdıklamaya başladı.Şuan uzun süredir gülmediğim kadar çok gülüyordum ve kahkaha atıyordum.Uzun zamandır böyle uzun uzun kahkahalar atmamıştım.Gülmekten karnım ağrımaya başlamıştı.Yerde beni bırakması için yalvarıyordum.
"Şuan çok mutlu olduğunu söyle."
"Tamam,tamam....dur."
Gülmekten adam akıllı konuşamıyordum bile.
"Şuan çok mutluyum demeden.Hayır"Oda en az benim güldüğüm kadar gülüyordu.
"Şuan çoook mutluyum."
En sonunda beni gıdıklamayı bıraktı.Yüzüme eğildi ve dudağımın kenarından öptü işte bu her şeye değerdi o vücuduma yayılan huzur hiçbir şeye benzemiyor bana o hissi başka hiç bir şey vermiyor.
"Çatlayabilirdim"
"Sen hala konuşuyor musun?Gül bakalım."
Sahte bir şekilde gülümsedim.
"Dişlerin gözükmüyor."
Dişlerim gözükücek şekilde sahte bir gülüş attım.
"Alya hani nerde bu dişlerin 32.si onu göremiyorum biliyorsun göremezsem eğer..."
Beni gıdıklamaya tekrar başlayacağını ima ediyordu.Bu beni gerçekten güldürmüştü şimdi gerçek gülüyordum.O Karen'di işte moralim bozukken beni güldürmeye çalışan aslında güldüren soğukkanlı.Mutsuz olmama izin vermiyordu.Bu farklıydı işte aramızdaki sevgi her şeyden farklıydı.Beni anlıyordu ve her kelimemi dikkatle dinliyordu.Bu benim için çok önemliydi.Beni anlaması ve dinlemesi.Annem bile beni hiç oturup dinlemezdi.Babamı hiç saymıyorum bile.Bana sanki bu dünyanın en büyük parçasıymışım gibi hissettiriyordu.Sanki ben mutsuz olunca tüm dünya yıkılacakmış gibi.Böyle dünyanın dengesini sağlayan benmişim gibi.Her şeyimle bana kendimi hissettiriyordu.Bana kendimi yeniden anlatıyordu belki de bu bana gönderilmiş büyük bir şanstı.O benim şansımdı.Şansımı kaybetmek istemiyordum.Çünkü onun gitmesi demek benimde kendimden gitmem demekti.Tekrar Alya olamayacağım demekti ben onunla sanki yeniden doğmuştum.Tekrar ben ben olamayacaktım belkide.Babamın neler yapabileceğini tahmin edebiliyordum.Ama hiç biri umrumda değildi.Tek istediğim Karen Başar.İşte şimdi gerçekten gülüyordum.Umarım 32.dişimi görebilir.
"Oldu işte."
Gün geçtikçe ona daha çok bağlanıyorum onu daha çok seviyorum.Sesini,kokusunu o huzur dolu herşeyini gün geçtikçe hayatımın her yerinde olmasını istediğimin daha çok farkına varıyorum.Onu her şeyiyle daha çok seviyorum.Ve bu beni korkutuyor.Alışkın değilim bu kadar ilgiye,sevgiye ve bu beni korkutuyor."Gider mi?"diye korkuyorum mesela"Benden bıkar mı?"diye korkuyorum mesela.Ya da babamın bizi ayırmasından korkuyorum işte.Çok mutluyum ve korkuyorum işte bütün büyünün bir anda kaybolmasından veya yok edilmesinden...
Ben yine dalmışken Karen sandviçlerini yiyordu ve arada birde mırıldanıyordu:
"Bu sandviç beni Alya yaptı diye bağırıyor."
Gülümsedim.
"Yaa öylemi bide ben bakıyım o zaman."
"Heyy sandvicimi rahat bırak onun içerisinde daha çok var."
Bana piknik sepetini gözteriyor ama ben onalrı istemiyorum ki.Tam ısıracaktım ki canı sandvicini kaçırdı.
"O hepsinden güzel duruyor."
"Bak bu daha güzel bana sepetin içinden herhangi bir sandvici çıkarmış gösteriyordu.İkna olmamıştım elindekini istiyordum.Sanki bana gösterdiği sandvici alacakmış gibi yapıp elindeki sandviçten kocaman bir ısırık aldım.İkimize gülüyorduk.
"Çok güzeldi bee"
Yine ikimizde aynı anda güldük.Onu izlemeye başladım.
"Heyy yoksa diğerlerinden yemiyor musun?"
"Sana bırakacağımı mı sandın sandviçleri?Tabikide yiyorum.Şu açık havada insanın iştahını açıyor."
İkimizde yine gülüyorduk.
"Pikniğimizi yapınca birer kahve içelim."
"Olur."
Sandvicimi yarılamıştım ki annem arıyor.Annemi anlamıyordum kocasına bu kadar aşık mıydı?Çocuklarını umursamayacak kadar mı?Ya da bu kendisinin tercihi mi?Kardeşimin yaşadığı zamanlarda bir nebze çekilecek yanları vardı ama şimdi yüzünü dahi görmeye gerek duymuyorum.Babam Arda Bey işte sadece kendisinin karısının ve şirketlerinin olduğu bir dünyada yaşıyor kendisi.Kendini onlara adamış ama ilk başta şirketleri gelir ne kendisi ne de annem.Ve hep başarılarına her şeyden çok önem verir çünkü bunun onu Arda Bey yaptığına inanır.Zaten eğer şirketleri olmasaydı hiç kimsenin ona saygı göstereceği bir adam değil.Şimdide kendisi için uğraşıyordu.Yine.Şaşırdık mı?Hayır.Beni mutsuz edemeyecek.Buna izin vermeyeceğim.Şuan zor zamanlar geçiriyormuş umrunda mı?Hayır hiç değil.Anneme gelince gerçekten böyle davranmak mı istiyordu yoksa sevdiği adamı kaybetmekten mi korkuyor?Her neyse onu annem olarak görmüyordum.Telefonu açmayacaktım.Çünkü bana normal bir anne gibi yaklaşmayacağını biliyordum.Bana babamın ikna edici bir robotu gibi konuşacaktı.Belki ikna olmadığımı görünce bir bir tehditlere başlar.Bunları dinlemeye niyetim yok şuan mutluyum ve bunun bozulmasını istemiyorum.Tekrar aradığında telefonu sessize aldım.Karen ise bu konuda yorum yapmadı.
"Ben kahvelerimizi yapıyım."
"O zaman bende burayı toparlarım."
İkimizinde işleri aynı anda bitti.Üzerimize battaniyelerimizi aldık.Balkona geçtik.Havada hafif bir rüzgar esintisi vardı.Ama kahveyle içimizi ısıtıyorduk.
"Hatırlıyor musun havuza düştüğün günü?"
"Pardon da ben havuza düşmedim birileri tutarken bıraktı."
"Yani evet öyle sayılabilir."dedi Karen yüzünde munzur bir gülümseme vardı.
"Alperen arıyordu o sırada belkide sırf bu yüzden havuza bırakılmışımdır?"
"Tesadüftür belkide.Alperen'le aranızdaki bağ ne türden?"
"Ortak arkadaşlarımız var yani işte öyle başka bir alakamız yok."
Duraksayarak söylüyordum çünkü zihnimin arka planında acaba lise yıllarında peşimden ayrılmadığını anlatsam mı düşüncesi vardı.
"Sadece ortak arkadaşlarınız ve seni elinden tutup götürebiliyor ayrıca saat 7-8 gibi sıralarında uykulu bir şekilde kapına çıkabiliyor öylemi?"
Şuan gayet yumuşak konuşuyordu.Gerçekten ya bu konuya nerden geldik ki biz?Benim düşük çenem yüzünden olabilir tabii.
Bir şey söylemedim ne diyebilirim ki?
"Her neyse düşüşüm nasıl komikti değil mi hahah hahah"
O gülmüyordu.Sonra bende gülmeme son verdim.Kahvesinden bir yudum aldı.
"Gel buraya."
Sandalyeni ona yaklaştırdım.Sarılarak kahvelerimizi yudumlamaya devam ettik.Kafamı onun omzuna koydum.Aşşağıda hareket eden bir şeyler vardı.Işığın altına doğru gelince anladım ki bu babamın peşime taktığı adam gözlükleriyle ve sıska vücuduyla bana filmlerdeki salak karakterleri anımsatıyor.Aldırmadan kahvemi içmeye devam ettim.Bugün gerçekten yorucuydu.Karen'in omuzunda ne zaman uyuduğumu bile hatırlamıyorum

Alya'nın ne zaman uyuduğunu bilmiyordum.Bende ona kafamı yaslamış ve uykuya dalmışım.Gecenin serin saatleriydi,hava soğuktu.Alya'nın burnuna elimi değdirerek üşüyüp üşümediğini kontrol ettim.Üşümüştü onu odama taşıdım.Karanlık korkusu var ve bunu bana daha önce hiç açık açık söylemedi.İllaki vardır bir sebebi.Bugün çok üzüldüğünün farkındaydım ve tek istediğim onun yüzündeki kocaman gülümsemesinin hiç kaybolmamasıydı.Babası belki Alya'yı zorlayabilirdi canımı sıkan şey tam da buydu.Onun üzülmesini istemiyordum.Üzerine battaniyeyi örttükten sonra yanına uzanıp onu izlemeye başladım..Farklı bir insandı Alya.Her şeyiyle farklıydı çocuksu bir yanıda vardı ama bir taraftanda çok olgundu.Onun hakkında fazla şey bilmiyordum.Daha arkadaşlarıyla da tanışmaya fırsatım olmamıştı.Ama bir an önce onun hakkındaki her şeyi bilmek istiyordum.Onu seviyordum ama bu farklıydı daha önce hiçkimseyle bu hisleri hissetmedim.Onun her zaman yanında olmak istiyorum çünkü çok naif bir yanı var.Kötü hissettiğimde onun yanında olmak istiyorum çünkü büyük ve güçlü bir kalbi var.Çocuksu yanı çok eğlenceliydi inanın bana onunla insan yaşlanmaz.Öylesine masum ve safca davranıyor ki Alya'yı mimiklerinden öpesim geliyor.Hiçbir insanı gözlerini devirirken veya dudağını kıvırırken veya yüzünü ekşitirken bu kadar güzel olamaz.
Alya uyurken huysuzlaştı yani sanki bir an önce uyanmak istiyormuş gibi.Battaniyeyi avuç içlerinde sıkı sıkı tuttuğunu fark ettiğimde onu uyandırmaya karar verdim.
"Alya uyan hadi."Alnından öptüm.Alnı terlemişti.Tekrar alnından öptüm.Tamamen uyanmıştı.Ağlıyordu.Onu ilk kez ağlarken görüyordum.Ve bu benim için yaşayabileceğim en kötü andı.Ona sımsıkı sarıldım.Hala ağlıyordu ve belime sıkı bir şekilde sarıldı.Onun üzülmesini istemiyordum.Sanki kalbimden şuan bir şeyler çalıp götürüyorlardı.Kendimi eksik hissediyordum sanki benden bir şeyler eksiliyormuş gibi.Ona ağlamamasını söylemeyecektim eğer ağlaması gerekiyorsa bu bana sarılarak olmalıydı ve ağlamak istemeyene kadar bu böyle devam etmeliydi.
"Sakın benden gitme,Lütfen"
"Bunu aklından bile geçirme"
Benim onu bırakıp gideceğimi mi düşünüyor asla bir insan bulduğu yarısını kaybeder mi?Böyle bir şeyi asla yapmam.Bunu yapmam aptallık olur.Onun ağlamasına karşılık gözümden sakince göz yaşları süzülüyordu.Ama bunun olmaması gerekiyordu çünkü şuan diğer yanım iyi değildi ve benim güçlü kalmam gerekiyordu.Uzun zamandır zaman zaman gözümün dolduğu olmuştu ama yanaklarımda hiç süzülmemişlerdi.Şuan yaşayabileceğim en kötü anı yaşıyordum...diğer yanım ağlıyordu.

EĞER BÖLÜMÜMÜ BEĞENDİYSENİZ VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN HERKESE İYİ OKUMALAR

İlk BakıştaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin