SENİN İÇİN HEP BEKLİYOR OLUCAM

90 9 0
                                    

Yıldızlar beni etkiliyordu onlar çok küçük ve büyüleyici gözüküyolar.Aynı gibi dursalarda hepsi birbirinden farlı sanki.Onlara hayranım çünkü o küçük parlak noktalar olmasa gökyüzü simsiyah bi umutsuzluktan başka bir şey olmazdı.Onlar küçüklerdi ama koskocaman karanlığı güzelleştirecek kadar da etkiliydiler.Umut doluydular sanki hepsi bir inatla beyaz ışıklarını söndürmüyorlardı.simsiyah boşluğun içindeki parlak ve güzel gök taşları.Ayrıca kendi ışıklarıyla yapıyorlardı bu manzarayı sadece kendi güçleriyle yaratıyorlardı.Tek gerçek kendileriydi ve sadece kendilerine ihtiyaçları duyuyorlardı.İşte sanırım bana asıl cazip gelen yönleriyde buydu.Göz kapaklarım artık onları kapatmam için yalvarıyorlardı sanki onları daha fazla yormayacaktım.
"Hey oyun bozanlık yapıyorsun hey" Her yerim ağrıyordu.Tepemdeki güneşe rağmen nasıl uyuyabilmiştim merak konusuydu çünkü odama uyurken en ufak bi ışık girmesine tahammül edemezdim galiba alışkanlıklarım değişiklik gösteriyordu.Gözlerimi araladım Alperen karşıma oturmuş sırıtıyor.Neden beni her sinir ettiğinde bu kadar mutlu oluyor ki?İnsan sevdiği kızın sinirlenmesinden haz eder mi?Galiba bu çocuğu hiç anlamayacaktım.Tuaftı  ve fazla yorucuydu anlamak için ikinci bi beyne bile ihtiyacım olabilir.Kaşlarımı çattım ve saate baktım ve Saat 05.30 manyak bu çocuk deli kafayı yemiş bunun başka açıklaması olamaz.
"Kafayı mı yedin?Bu saatte mi kahvaltıya gideceğiz?Kargalar bile uyanmadı daha"
Gözlerim kısa kısa konuşuyordum Birazdan yine uyuyabilirdim.
"Borçlu olan sensin şartlarını kabul etmen gerek."
Cevap vermedim.Ayağa kalktım.Tabikide yumuşak yatağıma gidip uyumaya devam edeceğim.Bu saattte yenilen yemeğin ismi yok çünkü ve benim kahvaltı sözüm var.
"Madem öyle"
Oturduğu yerden doğruldu ve beni kucağına aldı.

"Kafayı mı yedin hemen bırak beni."

Beni bırakması için çırpınırken ben sinirliydim ve o yine gülüyordu.Bu daha çok sinirimi bozuyordu.Arabaya bindiğimde kapıyı kitledi.Bu beni güldürmüştü çünkü beni tanımıştı sanırım.Yapacaklarımın sınırsız olduğunu biliyordu.Az sayılamayacak kadar çok şey yaşamıştık liseden beri beni tanıyordu.Aldığı önlemlerde haklı.Gelmiştik sanırım arabadan inmeden üstümdeki pijamalarıma baktım sonra umusamaz bir yüz ifadesiyle arabadan indim.Tahmin ettiğim gibi burda bizden başka kimse yoktu.Bi masaya oturduktan sonra ilk işim masaya kafamı koymak oldu.Alperen'in sipariş verdiğini duymayacak kadar dalmamıştım henüz ve etraftaki insan sesleri çoğalıyordu.Yattığım masanın üstünden başımı kaldırdım.Etraftaki insanlara bir göz gezdirdikten sonra insanların bana baktığını fark ettim üstümde ayıcıklı pijamam vardı.Ayıcıklı şortum ve ayıcıklı sıfır kollum. bu halde insanların içinde oturuyordum. Saçlarımı kulaklarımın arkasına yerleştirdim.

"Ne isterdiniz efendim"
"Bol acılı kahve."
"Peki"
Alperen yine her zamanki uyuzluğuyla sırıtıyordu ona bakmayacağım çünkü sinirlenmek istemiyorum.
"Kızım farkında mısın pijamalarınlasın."
"Hıı farkındayım ve hatta üstünde bir sürü senden var sen bunun farkında mısın?"
Ona pijamamın üzerindeki ayıları işaret ettim.
"O zaman bu pijamanı çok seviyorsun."Yine göz kırptı hemde o salak sırıtışıyla birlikte.
"Hıı ne demezsin"
Şuanda fazla umursamazdım ama şuanda pijama umursayacak halim kalmadı.Eskiden delireceğim şeylere tepki veremez oldum.Değişiyordum.Daha doğrusu hayattan zevk almak denilen şey gittikçe bende yok oluyordu.Yaşayan bir ölüye dönüşüyordum gittikçe güneş ışığınından eskinden rahatsız olan Alya buna tepkisiz kalabiliyordu.Yaşamak için yaşıyordum nefes sayar gibi.Bi umut arıyordum tutunmam için bi sebep belkide Karen benim en zor zamanımda tutunacağım cazib gelen bir daldı üstünde bir sürü kuş bulunan kocaman bir dal.Hayır o daldan daha fazlasıyı o benim ormanımdı derin bir nefes aldığım ve beni mutlu eden sakin küçük ormanım.

Babamın bana kattığı tek iyi şey belkide buydu bana fazlaca tepkisiszlik.Gerçi bunun iyi bir şey olup olmadığıda tartışılır.Belkide hayata karşı yenik doğmuştum ve yenik ölecektim.Telefonu elime aldım.Değişen bir şey yoktu.Kahvemi yudumlamaya başladım.Alperen ekmeğe bir şeyler sürmüş uzatıyordu.

İlk BakıştaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin