Beklenmeyen Misafir

376 66 5
                                    

Uyandığımda,gözlerimi ovuşturdum ve kimin kim olduğunu ayırt etmeye çalışıyordum.Hepimiz evin her yerine dağılmıştık.Dün gece Karen'i karşı evin kapısını açmaya çalıştığını hatırlıyorum.Emin olmak için camdan karşı eve baktım.Ama görünürde kimse yoktu.Lütfen dün yanlış hatırlıyor olmıyım ve tamda bu evde oturuyor olsun.Diğerleri uyanmadan hemen özel eşyalarımı toparladım.Evde tek başıma yaşadığım için bu konularda dikkatsizim.Onlar uyanmadan onlara güzel bir kahvaltı hazırlamak istedim,onları çok özlemişim.Pencereleri açtığımda Karen'in kapından çıkmak için hazırlandığını gördüm ceketine uzanıyordu.Gerçekten o mu yoksa ben hala iyi değil miyim?Perdeyi kapattım ve tekrar açtım şimdide telefonda biriyle konuşuyor tek elini cebine koymuş pencereden bakıyor.Gerçekten burada mı oturuyor.Ama ne zamandır? bu pencereden onun evini görmek bir mucize gibi bir şeydi.Daha yeni ceketini giymişti büyük ihtimal dışarı çıkacak.Hemen siyah kot şortumu giydim üzerime uzun bluzumu giydim,siyah gözlüklerimi taktım ve hızla kapıya doğru koştuktan sonra sakin bir şekilde kapıyı kapattım.Aynı anda yürümeye başladık.Adımlarımızı aynı anda attığımızı ilk ben fark etmiş olmalıyım ki dönüp ona baktım.O ise önüne bakıyor..bu umursamaz tavırları beni deli etmeye yetiyor...En sonunda cesaretimi topladım ve ona "Günaydın"dedim herhalde cevap vermeyecek kadar kaba olamaz.Gereksiz bir heyecan vardı içimde.

"Günaydın"

Deyince içimden derin bir nefes aldım,cevap vermesini çok istediğimi fark ettim.

"Nereye doğru?"

"Market sen?"
İlk karşılaştığımız markete doğru gidiyorduk.

"Market.Dün gece seni gördüm,doğum günü partisinden mi geliyordun?"
Çok mu soru soruyorum?

"Evet."
"Peki kimin doğum günüydü?"
Bu soruyu sorduktan sonra tüm dikkatimi ona toplamış ne diyeceğini bekliyordum.Yakın zamanlarda sürekli okuduğum dergilerinden birinde bir yazı okumuştum.Yazının başlığı:
"Aynı ruhu paylaşan insanlar aynı gün doğarlar"
Peki biz aynı gün mü doğduk?Aynı ruhu paylaşıyor muyuz?
"Benim doğum günümdü."dedi.
Onunla aynı ruhu mu paylaşıyordum ve bunu hissetmiştim.Onun bana lunaparkta sarıldığında.Gerçekten artık hiçbir şeyin tesadüf olduğuna inanmıyorum.

Aynı gün doğmuştuk peki tam karşı eve taşınması tesadüf müydü?Ya aynı günde doğmamız?Aynı okulda olmamız?Ona karşı bir şeyler hissettiğimi biliyordum peki bu duygu neydi?Aşk mı?Sevgi mi?Gizemli olduğundan dolayı merak mı?Aklımdan bu düşünceler geçerken onun gülümsediğini fark ettim.Ona baktığımda gülümsemesi büyülü gibiydi...çok güzel gülüyor.Lunaparktaki gibi..Herkesten farklı.
"Neden gülüyorsun?"

İlk defa suratıma tam anlamıyla baktı ve bende gülümsedim.O sırada markete girdik,hesabı ödedim ve dışarı çıktım.Poşetler her zaman ki gibi ağır ve taşımakta zorlanıyorum.Arkamdan Karen geliyordu ve poşetleri elimden aldı.O anda ilk karşılaştığımız anı hatırladım ve o günün ne kadar değerli olduğunu anladım çünkü hissettiğim duyguların gerçekten tarifi yoktu.Yanımda yürümesi hoşuma gidiyordu.Sonra sormaya başladı bana soru sorduğu gerçeğini hazmetmem kolay olmadı bu kadar umursamaz tavır sergiliyordu ama merak ediyordu.Merak etmesi iyi bir şey sanırım.
"Dün gece yanındaki erkek arkadaşın mıydı?"

"Hayır,kuzenim."
Kıskanmış mıydı? Kendimi dudağımı kenarını ısırırken buldum.Ama kıskanması için bir sebep yok ki sonuçta daha yeni tanışıyoruz.

"Akşam kuzenlerimle bir şeyler yapıcaz gelmek ister misin?"

"Hayır,başka planlarım var.Davetin için teşekkürler.

"Peki."

Akşam ne gibi bir planı olduğunu merak etmiyor değilim.Evin önüne geldik ve poşetleri aldım.
"Hoşçakal"

"Hoşçakal"

Eve girdim ve millet hala uyanmamış.En zorundan yani Arda'dan uyandırmaya başladım.

"Hadi Arda uyan"derken aynı zamanda sarsıyordum işe yaramadı kafasından aşağı su boşalttım hiçbir şey fark etmedi.Yarebbi şükür dermiş gibi suyu suratından siliyor ve geri ağır uykusuna devam ediyordu.Bende çareyi kafasının dibinde rock müzik çalmakla buldum ve sonunda uyandı.

"Deli misin kızım sen?"

"Uyansaydın" dedim ve pis pis sırıttım.

"Hadi bana yardım et de diğerlerini kaldıralım."

Tek tek hepsini kaldırdıktan sonra Doğa ve ben kahvaltı hazırladık.Kahvaltımız bol kahkahalı geçti bir yandan kahkahalar atsam da diğer yanım karşı evdeki soğukkanlıda kalmıştı.Hep birlikte dışarı çıktık ve ne yapacağımızı düşünmek için bir cafetaryaya oturduk.Doğa her zamanki gibi duygusal ve narin kişiliğini yansıtan bir seçenek sundu:

"Sinemaya gidelim"

"Çok sıkıcı istemiyorum.Go Karta gidelim."
"O zaman ben sizi kameraya alırım"dedi.Ahh benim kuzenimin kalbi dayanmıyor böyle şeylere.Enes lafa girdi:
"Ben Doğay'la kalıyım"dedi.Yanağına bir öpücük kondurmayıda ihmal etmiyor.Evet bu ikisi sevgililer.Enes gerçekten çok iyi ve sempatik bir çocuk daha hiç Doğa'yı üzdüğünü görmedim.İkiside tam birbirlerine göreydiler.Ben hemen itiraz ettim.
"Burada senden başka rakibim yok sen olmazsan olmaz."dedim.Arda çok iyiydi ama onu kızdırmayı seviyordum.
"Yaa öyle mi Alya Hanım?Birinci olursam bana sınırsız yemek ısmarlayacaksın."
Kazanacağına eminim çünkü araba yarışlarına katılıyor ve gerçekten iyi iş çıkarıyor.
"Ne yani evimi satmamı mı istiyorsun?"
Hepimiz kahkaha attık.
Hesabı ödeyip,ayrıldık.Go Karta gittik herkes araçlarına yerleşti..Yarışma çekişmeli geçiyordu,Arda ve Enes arasında büyük kapışma vardı.Bende arada bir Enes'i geçiyordum.Yavaş sürmüyordum ama ikisi de çok iyilerdi.Arda birinci oldu.Zaten beklediğim sonuç buydu.Pistten ayrıldık,teleferiğe bindik tüm İzmir ayaklarımızın altındaydı.Buda iyi hissettirdi.Yemeğimizi yedik ve artık hava kararmıştı,eve geçerken birkaç tane film aldık ve birkaç bira şişesi.Onlar film seçerken ben ortalığı toparladım ve mısır patlattım.Onlar film keyfi yaparlarken köşeden sıyrıldım ve Karen'in evini dikizliyordum.Oda karanlıktı yaklaşık 10 dk bekledim ve evet geldi ama yanında sarışın bir kadın vardı ve onlar da film izliyorlardı.Kadın galiba Karen'in omuzuna yatıyordu.Kadını yüzünü bir türlü göremiyordum,bu beni sinirlendiriyordu.İçeriye gittim ve film izlemeye devam ettim.Bira şişelerini fondipleyip duruyordum.İstemsizdi.Kuzenlerime bana şans dileyin dedim ve kapıdan çıktım her ne kadar durdurmaya çalışalarda onları eve kilitlemiştim.Karen'in kapısını çaldım ve kapıyı açmasını bekledim.Kapıyı açtığında yanında ki sarışın kadın da vardı ve "Anne" dedi.O an kahkalara boğuldum ve gerisini hatırlamıyorum sarhoş hallerimden nefret ediyorum.Birdaha içmeyeceğime yemin ederim.

*Bu Alyay'dı. Ne yapıyordu??? Kafayı mı yemiş?

"Bu kızı tanıyor musun?"

"Evet anne tanıyorum."

"Bu rezilliğe daha fazla katlanamicam."

Annem böyle bir şeye tölerans göstermeyecek kadar ciddi ve asabi bir kadın.Kapıyı çarpıp gitti.Alya'nın neden böyle bir şey yaptığına aklım ermiyor.Gittim ve misafir odasına yatırdım. Kendine gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum çünkü ondan bir açıklama bekliyordum.Sandelyeye oturdum ve kitap okumaya başladım üşüdüğünü fark ettim çünkü büzülüp duruyordu.Kısacık şortuyla,bu mümkündü.Üzerini örttüm ve sabaha kadar kendine gelemeyeceğini anlayınca odadan ayrıldım.Odamdaki dev aynada kendimi görünce gülümsediğimi fark ettim. Sinirli değilmiydim ben? Bu kız bütün dengemi alt üst etti.Yeniden güldüm..




İlk BakıştaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin