Uyandım ve huzurlu huzurlu esnedim.Bugün kendime kral kahvaltısı hazırlamak istiyorum.İstikamet en yakın market...Markete doğru yaklaşırken Eylül'ü aradım ve kahvaltıya bana gelmesini söyledim.Marketten gereken şeylerin hepsini aldım.Eve dönüyorum ve bugün hava çok güzel gökyüzünün mavisine bakmaya kıyamıyorsun fakat poşetler ağır olduğu için bileklerimin ağrıdığını hissediyordum.Bileklerime baktığımda kırmızı rengini almışlardı.Birinin bana çarptığını hissettim ve poşetteki eşyalar dağıldı.Toplamaya başladığımda birinin daha topladığını fark ettim ve toplanacak bir şey kalmadığında hiçbir şey olmadan yoluna devam edecekti ki:
"Özür dilemeni isterdim."
"Özür dilerim."
Çok soğukkanlıydı böyle programlanmış bir robot gibi başkası olsa sende havaya bakacağına önüne bak diyebilirdi.Yine yürüyerek uzaklaşıyor.
"Eee yanii."
"Ne istiyorsun?"
Ona poşetleri gözümü ayırarak ve işaret ederek gösterdim.Bu benim poşetlerden kurtuluşum olabilirdi ve bunu değerlendirmeliydim.
"Taşır mısın çok ağırlar."
Hiçbir şey söylemedi bileklerime baktı ve poşetleri elimden aldı.Birlikte eve doğru yürüdük.Eve yaklaştığımızda evi gösterdim ve "İşte burası dedim."Poşetleri bıraktı ve uzaklaştı.Yürüyene dek hiçbir kelime etmedi.Tam o sırada Eylül taksiden inmiş,Alya nereye daldın öyle dedi ve baktığım yöne doğru baktı:
"Yakışıklı çocuk."
"Hı?"
"Yakışıklıymış diyorum."
"Kim?"
"Giden sarışın çocuk."
"Hıı evet çok tatlıydı amaan neyse gel ben sana kahvaltı hazırlıyayım."
"Süper fikir."
İçeriye girdik..
"Kızım bu evin hali ne!Dur birbirimizi kaybetmeyelim."
"Çok komiksin Eylül sen."
Deyip yüzümü ekşittim her zaman benle bu konuda dalga geçer.
Eylül'le birlikte kahvaltıyı hazırladık ve yemeği yerken kahkahalara boğulduk çünkü konu Pelin'di:
"Korkuyorum artık senden o nasıl bir intikamdı ya."
"Hak etmedi mi ama?"
"Daha fazlasını hak ettide neyse."
Bir süre sustuktan sonra.
"Alya bana baksana şu sarışın çocuk?"
Diyor ve kafasını yan yan sallıyordu ona olan biteni anlattım tanımadığımı söyledim o da en sonunda kabul etmiş ki "alışverişe çıkar mıyız" dedi.Kabul ettim.Alışveriş merkezine girdik ve birçok mağazayı dolaştık artık dermanım hiç kalmamıştı elimde taşıyamayacağım kadar poşet vardı.Bir elbiseye gözüm ilişti ve elbiseyi incelerken:
"Sende zevk denen bir şey yok."
Sesi tanıdık olan kişiye yüzümü çevirdim tahmin ettiğim kişi Alperen!
"Bu elbiseyi kesinlikle alıcam."
"Yanılmaya doymuyorsun ahh beni biraz dinlesen."
Deyince sinirlendim.Müşteri temsilcisi bize doğru yaklaştı ve "İyi bir zevkiniz varmış o elinizdeki ürünün sonuncusu denemek ister misisniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Bakışta
Novela JuvenilAlya anlatıyor: Karen benim en büyük şansım şu dünyada karşıma çıktığı için her dakika şükrediyorum onun yanında hiç bir korkum beni esir alamıyor çünkü ben zaten Karen'in kokusunun esiri oluyorum.Karanlık korkum sadece onun yanında geçiyor ve sad...