Uyandım fakat hala yumuşak,beyaz yastığıma sımsıkı sarılmış,karşımdaki saatin ilerlemesini izliyordum.Saat Karen' beni anlatıyordu.Akrep çok yavaş ilerliyordu ki yelkovana durması için yalvarıyordum.Artık durmalıydım belkide sadece oluruna bırakmalıydım.Telefonum çalıyordu umursamadım,elbet susar.Israrla çalmaya devam edince gözümü saatten ayırmadan elimle yatağımın kenarında duran çekmeceyi yokladım telefonu hissettiğimde elime aldım ve ekrana baktım.Ekranda "Arda Bey"yazıyor.Üff yine neden arıyor?Aslında çok aramaz ama aradığında da benden yapmak istemeyeceğim şeyler ister.Bu arada bu bahsettiğimiz şahıs babam oluyor.Babam her zaman ciddi bir adamdı benimle ve kardeşimle hiç ilgilenmez direkt o hiç giremediğim odasına giderdi okulda sorun olduğunda bana hep sadece bir sorun olduğumu söylerdi ki ben gerçekten sorunlu bir çocuktum.Acaba bu kadar soruna yol açmam sadece benim suçum mu?Beni bir defa bile öptüğünü ya da sarıldığını hatırlamıyorum annemin ısrarlarıyla gittiğimiz çocuk sinemalarında onun durmadan saate bakan benim sorduğum sorulara ise "Sadece izle."diye cevap veren bir baba.Çocukluğumda hatırladığım ufak ayrıntılardan biriydi bu.En üzücüsü ise kardeşimin öldüğü gün üzüldüğü şeyin sadece ihaleyi kaybetmiş olması.Bunları düşünmekten vazgeçtim. Açmak ve açmamak arasında gidip gelirken her ikisinin de sonuçlarını düşünüyordum.Yatağımda doğruldum,sırtımı yatağa yasladım.Telefonu açarsam benden ne istediğini söyleyecekti ve bende yapacaktım,açmazsam eve kadar gelir ve yine isteğini söylerdi.Düşünmekten vazgeçip telefonu açtım.
"Akşam saat 20.00'de.Mesajına bak."
"Neyden bahsettiğini tahmin ediyorum ve oraya gelmek istemiyorum."
"Sana fikrini sormadım."
"Bende sorduğunu söylemedim."
"Gelmeme şansını sana kim verdi?"
"Evimi elimden mi alırsın?Kredi kartlarımı?Ah baba yapma hiç biri-"
Yüzüme kapattı telefonu yüzüme kapattı.İnanmıyorum ya benim ne düşündüğümü hiç önemsemiyor neden gitmek istemediğimi hiç sormuyor.Orada Berke'yle karşılaşmaya cesaretimin olmadığı hakkında hiç bir fikri yok sadece gitmemi istiyor.Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Ben bunları düşünürken telefonuma ikinci mesaj geldi mesajın sahibi annem."Davette ol."Oraya gitmekten başka çarem yok hala iplerim onların elinde her istediklerini yapabilirler okulumdan olabilirim mesela kredi kartımı evimi ve kullanmadığım motorumu kaybedebilirim.Lavaboya gittim ve yüzüme soğuk su çarptım.Uyuşturucu bağımlısı olup uzun süre uyuşturucu almamış ve almak için sabırsızlanan biri gibiydim yani kısacası hiç iyi görünmüyordum.Odama gittim ve dolabımın kapağını açtım hiçbirini giymek istemiyordum,alışverişe de gitmek içimden gelmiyor en iyisi Ezgi'yi arayıp eve getirmesini söylemekti.Akşama doğru elbiseler geldi.Arasından bir tanesi siyah kabın içinden çıkardım ilk açtığımı denedim ve gayet iyi gözüküyordu diğerlerini denemeyecektim.Saat yavaş yavaş yaklaşıyordu.Saçlarımı da dalgalandırıp serbest bıraktım saçlarımın ucundaki mor renkler ve bej rengindeki elbiseyle bir kuğu gibi duruyordum.Saat giddikçe yaklaşıyordu ve ben korkuyordum Berke'yi görmekten korkuyordum.Şu sıralar bunu kaldırmaya gücümün olup olmadığını tartamıyordum.Aynaya son kez baktım ve korna sesiyle kapıdan çıktım babamın özel şoförü annem ve babam beni almaya gelmiş ne de güzel bir aile tablosu ama.Dalga geçen bir ifadeyle güldüm.Arabanın koltuğuna yerleştim.Babam denen Arda Bey konuşmaya başladı suratıma bakmıyordu dışarı bakarak konuşuyordu.Onun için sanırım tek değerli şey holdingleriydi.Birbirlerine nasıl katlanıyorlar iki tane birbirinden cins insan bu kadar süre nasıl evli kalabildi?Sadece kameraların önünde yan yana durduğumuz babama tiksinç gözlerle baktım.Beni nasıl davranmam gerektiği konusunda tembihliyordu.Sonunda o arabadan ayrılacağımız yere geldik biraz daha o arabada kalsaydım yeter diye bağırırken ses tellerim kopabilirdi.Kapıdan içeriye girmeden önce mutlu ve sevimli ailemizin fotoğraflarını çektiler.Şu an geçen her saniye ölmek istiyordum.Dur daha Berke'yi görmedik bu saliseye de düşebilir,acaba New York'tan dönmüş müydü?Ve şuan da aynı ortamı mı paylaşıyorduk?Kapıdan içeriye girdik büyükleri selamladım.Annem ve babamda davetlilerle ilgileniyordu.Bunu fırsat bildim ve sakin bir köşeye çekildim.Berke'ye şuana kadar rastlamamıştım bu beni biraz olsun rahatlatıyordu en azından onun suratını görmemiştim.Garsonun getirdiği içeceği aldım.Dışarıya bakıyor ve arada bir içeceğimden yudumluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Bakışta
Novela JuvenilAlya anlatıyor: Karen benim en büyük şansım şu dünyada karşıma çıktığı için her dakika şükrediyorum onun yanında hiç bir korkum beni esir alamıyor çünkü ben zaten Karen'in kokusunun esiri oluyorum.Karanlık korkum sadece onun yanında geçiyor ve sad...