2. Bölüm

68 5 0
                                    


Yorgun düşen vücudu oldukça dinç uyanmıştı.

Gözlerini açtığında tavandaki çizili olan yıldızlar çekti dikkatini ve o yıldızların birbirleri ile olan bağlantısı. Anlayamamıştı ilk bakışta ama bir anlamı olduğu kesindi.

Doğruldu yatağından başucunda duran komidinin üstündeki sudan bir kaç yudum aldı. Arka tarafında duran pencereden içeri güneş ışığı doluyordu odaya. Bu karanlık duran eve nasıl güneş ışığı girer diye düşünüp gülümsedi. Ağır adımlarla eskimeye yüz tutmuş ahşabın üzerinde pencereye doğru yol aldı.

Tülü araladığında bahçedeki insanlar dikkatini çekti. Dün akşam geldiğinde bu kadar insan yoktu. Çalışan mı misafir mi anlayamadı ama aralarında geçen konuşmanın hararetli olduğu besbelliydi.

Bavulun tekini açtı içerisinden mom jean bir siyah tişört ve koyu renklerin hakim olduğu bi oduncu gömleği çıkardı. Hızlıca giyinip saçını yeniden ördü. Çantasının içinden kulaklarını cebine koyarak odadan çıktı.

Merdivenlerden aşağı inerken duvar boyunca asılı olan çerçeveler dikkatini çekti. Tanıdık çokta bir yüz yoktu aralarında.

Tanıdık bir yüz olmadığı gibi annesininde fotoğrafını göremedi. İçinde oluşan kırgınlık ve kızgınlık ile mutfağa ilerledi.

Mutfaktan içeriye tam gireceği sırada içeride fısır fısır konuşmalar dikkatini çekti. Kulağını o konuşmalara versede o kadar sessiz ve hızlı konuşmalar dönüyordu ki tam olarak anlayamıyordu. Ardından aralık olan kapıya tıklatarak içeriye girdi. Mutfak çalışanları sanki kötü bir şey yapıyormuşçasına hemen işlerinin başına dağıldılar.

" Korkmayın, konuştuklarınızı duymadım. Duydum ama anlamadım." dedi tek kaşını kaldırarak ardından tezgahta duran meyvelikten bir yeşil elma alarak mutfak kısmından verandaya çıktı.

Amacı dışarıda dönenleri anlamaktı.

Gözleri gözlerine değmişti.
Nerdeyse kapkara olan gözleri Huzur'un yemyeşil gözlerinin içine bakmıştı o mesafeden.

Huzur bu bakışlardan rahatsız bir şekilde bakışlarını kaçırdı. Bu gencin keskin ve direk bakışlarından babaannesi ve yanındaki insanlarda dönerek mutfak verandasına baktılar. İçlerinden bir kadın gülümseyerek el salladı.

Huzur tanımadığı için sadece yapmacıkta olsa bir gülücük yerleştirdi yüzüne. Bakışları babaannesine değdiğinde ise yüzünde bir huzursuzluk olduğu apaçık ortadaydı. Filiz hanımın omzuna dokunması ile dikkati dağıldı Huzur'un. Hiç beklenmedik bir anda gelmişti yanına. Filiz hanım nazik bir ses tonu ile "İstersen senin içinde bahçedeki masaya bir tabak koyabilirim." diyerek insanların oturduğu masaya doğru bakışlarını kaydırdı.

Huzur bir anda "Ben kahvaltı yapmayı pek sevmem hele de tanımadığım insanlarla. Teşekkürler yürüyeceğim." diyerek mutfaktan koşar adım çıktı. Bahçedeki masaya oldukça uzak kalarak yürümeye çalışsa da babaannesinin o güçlü ses tonu ile duraklamak zorunda kaldı.

"Evet bu güzeller güzeli, benim oğlumun kızı.
Artık benimle beraber burada babasınında büyümüş olduğu evde yaşayacak. Onun yalnız hissetmemesi için mutlu olması için elimden geleni yapacağım." diyerek bir eli ile gel işareti yaptı.

Huzur istemsiz bir şekilde ağır ağır yanlarına ilerledi. Masada oturanlardan biri hemen "Bize katılmanı çok isteriz beraber yapalım kahvaltımızı" diyerek lafa atladı. Bu lafa atlama sonucu babaannesinin bakışları sertleşip kaşları çatıldı. Yüz ifadesini zorla düzeltip Huzur'a döndü davetkar bir bakış attı.

Huzur yutkunarak "Teşekkürler, size afiyet olsun. İyi günler." diyerek uzaklaştı.

Büyük siyah kapıdan adımını dışarı atar atmaz bir nebzede olsa rahatlamış hissetti kendini. Kulaklıklarını takarak dün gelmiş olduğu bu uzun yolu yürümeye başladı. Yüksek ses müzik, bilmediği bir yolda yürüyüşün kafasındaki düşünceleri dağıtıp susturacağını sanmıştı ama düşünceleri git gide artıyordu.

Anne ve babasının yanı sıra babaannesinin burdaki yaşamı, Filiz hanımın sakladığı, o kalabalık ve o kömür karası gözlü de kimdi?

HuzurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin