Halasının okula gelmesi etkili olmuştu ki meraklı sorular kesilmişti. Bir kaç bakış ve fısıltı haricinde Huzur'u rahatsız eden bir durum olmamıştı. Tabi sürekli olarak Burak ile muhabbet etmeye çalışan kızlar haricinde. Babası hakkındaki sorular bir anda kesilmiş yerini Burak'la alakalı sorular almıştı.
Sonunda son ders zili çalmış çıkış saati gelmişti. Burak ve Huzur dış kapıya doğru gitmeye başladı. Burak "Yorgun gözüküyorsun." diyerek Huzur'un elindeki kitapları aldı.
Huzur "Evet yoruldum neden acaba? Sürekli yanımıza gelen kızların sorularını cevaplamak zorunda kaldığım için olabilir mi?" Diyerek güldü.
Okulun kapısına geldiklerinde onları bekleyen Çınar'ı gördüler. Burak "Oh be sonunda güzel bir yüz, ya annem ya da adamlardan biri gelir sanmıştım." Diyerek Çınar'a sarıldı. Ardından Çınar Huzur'a da sarıldı. Hep birlikte arabaya bindiler.
Huzur "Melek niye gelmedi okula? Mesajlarımada dönmedi." diye dikiz aynasından kendine bakan Çınar'la göz göze geldi. Çınar alaycı bir ses tonu ile "Burak söylemedi mi?" Dedi.
Burak şaşkın gözlerle "Aramızda hala bir durum yok." Diyerek yakalanmışçasına ellerini havaya kaldırdı. Gülüşmelerle birlikte eve gelmişlerdi. Arabayı park ettiğinde Huzur "Burak istersen Melek'i ziyaret edip eve öyle geçelim." Diyip göz kırptı. Burak başı ile onaylayıp eve doğru yürüdü. Huzur ilk defa Çınar'ların evine gidiyordu.
Kapıya yaklaştıklarında evde çalışan hizmetli kapıyı açıp "Hoşgeldiniz." Dedi. Çocuklar Melek'in yanına odasına gittiler. Melek karşısında onları görünce şaşırdı.
Çınar "İyi gözüküyorsun, bayağı toparlamışsın." Dedi.
Melek "Macit amca bir iğne yaptı. Ardından serum takınca hemen toparladım. Bu doktor işi biliyor." diyerek güldü. Melek'in odasındaki balkona geçtiler. Ardından hizmetli onlara ıhlamur servisi yaptı.Melek "Ee, ne kaçırdım?" Diye sordu. Okulda olanlar üzerine muhabbet ettiler. Eve gitmek için alt kata indiklerinde kapıda Hakan beyle karşılaştılar. "Oo çocuklar hoş geldiniz. Yemeğe kalın, hep birlikte yiyelim. Ben Handan hanım ile konuşurum. İsterlerse onlarda gelirler." Dedi. Burak ve Huzur bu teklifi kabul etmek durumunda kaldılar.
Akşam yemeği için Ali ve Handan hanım kabul etti. Hakan bey okul hakkında Huzur ve Burak'a arka arkaya sorular soruyordu.
"Aa Beliz bugün okuldaydı yani. Kuzey'le görüştü demek?" diye sordu oldukça şaşkın bir halde. Burak bu şaşkın haline anlam veremeyip "Kuzey beyle görüşmesinde ne sakınca var? Çok şaşırdınız?" Diye soru sordu.
Hakan "Yani bir sakınca yok sadece ben şaşırdım. Iım şey babaannen normalde kendi işlerini kendi halleder ya ondan yoksa ne olabilir ki Kuzey'den? Yıllar öncede kalmış biri sonuçta." diyerek salona doğru yürümeye başladı.
Burak hala bir mana verememişti. Yıllar öncede kalmıştı ne demekti? Hakan bey ne ima ediyordu? Burak "Bu şekilde sorduğunuza göre pek yıllar öncede kalmış biri gibi durmuyor. Anlaşılan siz cevaplardan kaçacaksınız en doğru şeklini annen anlatır." dedi.
O sırada arkalarından gelen Çınar'ın annesi Sultan hanım bir kolu ile Çınar'a bir kolu ile Burak'a sarılıp "Kesinlikle Burak anlatılacak bir durum varsa annen anlatır. Hakan amcan bugün işte yorulmuş anlaşılan hadi geçelim içeriye." Dedi. Ardından hızlı bir hamle ile Huzur'a sarılıp "İyi görünüyorsun, aynı güneş gibi parlıyorsun." Dedi.
Evde çalışan hizmetlileri kendini tutamayıp "Evet hem güneş gibi parlıyor hem de annesi güneş gibi çok güzel bir kız." Diyiverdi. Bu yorumunun üzerine bakışlar hızla ona döndü. Ne de olsa buralarda annesinden kolay kolay söz açan yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur
General Fiction"Merhaba güzel kızım, Eğer bu mektup eline geçmiş ise ayrı düşmüşüz demektir. Sana hayatı hiçbir zaman tam olarak anlatamadım. Senden gizledim. Yok sayarsam gerçekten yok olur sandım. Ama sana bütün gerçeklerini bir bir anlatacağım. Bunları öğrendi...