3.Bölüm: İlk Defa
"Hayrola Asil ne ifadesi?" diye sordum alayla karışık bir sinirle.
"Nereden geldin? Niçin buradasın? Amacın neydi? Mirastan pay almak için mi geldin?"
"Sorgulanmaktan hiç hoşlanmam ve sen beni sorgulayacak vasıfta değilsin!" dedim uyarırcasına.
"Sadece anlamaya çalışıyorum. Sonuçta ailemle tanıştın ve ben bir yabancıya güvenemem."
"Kimse sana güven demedi."
"Bir açıklamayı hak ettiğimizi düşünüyorum."
Derin bir nefes çektim içime. Konuşma şekline dikkat etseydi haklı olabilirdi. Aşağılayıcı bir üslubu vardı ve bundan nefret etmiştim.
"Ailen düzgünce sorarsa onlara bir açıklama yapabilirim ama sen o şansı kaybettin."
Güldü. "Şuan kahroldum." dedi. Fazla ergence davranıyordu. Yaşına göre daha olgun olmasını beklerdim.
"Peki ya senin derdin ne Asil? Seni rahatsız eden ne?"
"Sen gelene kadar bir derdim yoktu. Beni rahatsız eden şey ise varlığın."
"Ne istiyorsun?"
"Senin ne istediğini bilmek..."
Ciddi ciddi başımı ağrıtmıştı. "Sadece öğrenmek istemiştim. Ailem beni isteyerek mi terk etti yoksa beni onlardan kopardılar mı? Cevabını öğrenmek istemiştim." dediğimde yutkundu. Kafasını sallayıp konuşmayı sonlandırmıştı.
Barlas konuşmaya başladı bu sefer. "Düzgünce tanışamadık seninle ben Barlas, üç numara ben oluyorum ve avukatım. Mahkemeyle falan işin olmasında olursa beni ara. Dur hatta numaramı veriyim." dediğinde içimde sebepsiz bir mutluluk oluştu. Telefonumu açıp eline verdim. Ben Barlas'a bakarken diğerlerinin bize baktığının farkında değildim. Telefonumu bana geri verdiğinde kendisini 'Barlas Abim' diye kaydettiğini gördüm. Her ne kadar komik gelse de yüzümde mimik oynamamıştı. Ben de Barlas'ı arayarak numaramı ona vermiş oldum.
Diğerleri pek tanışmaya niyetli değillerdi. Kendileri bilirdi. Bu zamana kadar onlar yoktu, bundan sonra da yoklukları bir şey değiştirmezdi. Ortamda derin bir sessizlik oluşurken sessizliği yanımıza gelen Tarık böldü. "İçeriye yemeğe çağırıyorlar." deyince ayağa kalktık. Başkalarının evinde su bile içmezdim. Sofraya otururdum ama yemezdim.
İçeriye girdiğimizde herkes yemek masasında oturuyordu. Azad Bey baş köşedeydi ve sol tarafında Türkan Hanım vardı. Beni görünce oturmam için sağ tarafındaki sandalyeyi gösterdi. Gösterdiği yere oturdum.Benim yanımda ise Boran Bey vardı. Azad Bey "Afiyet olsun." dediğinde herkes yemeğe başladı. Kaşığımı alıp çorbayı yavaşça karıştırmaya başladım. Böyle oyalanacaktım. Boran Bey kulağıma eğilip "Ne oldu yemeği mi beğenmedin?" dediğinde "Aç değilim." demiştim. Boran Bey gibi Azad Bey'in de dikkatini çekmişti yemeği yememem ama o konuşmak yerine tek gözünü kırpıp kafasını yana eğince ona da aç olmadığımı söylemiştim. Israr etmemişti.
Yemek faslı bittikten sonra hep beraber balkona çıktık. Türkan Hanım "Kızım yorgunsan odanı hazırlattım istediğin zaman geçebilirsin." dedi şiveli Türkçesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK ŞANS
RandomMehru Berfin küçüklüğü harabede geçen bir kız... Onu yangından kurtaran Türk askerleri sayesinde hayatı değişti. Gerçek ailesiyle tanışan Mehru çocukluğunun katillerini de bulabilecek mi?