3. Bölüm
" Uyanış "Naz Arkın.
Kalp atışları gittikçe yavaşlıyordu. Nabzı bu hızla yavaşlamaya devam ederse ölürdü.
Elektroşok cihazıda bir fayda etmiyordu."Lütfen lütfen dayan. Nolursun dayan. Sen ölürsen Lenayı, tek varlığımı alacaklar benden".
Hemen kalp masajına başladım. 1 dakika kalp masajı yaptım ama nabzı gittikçe düşüyordu. Birden o çok korktuğum ses yankılandı odanın içinde. Bağlı olduğu, kalp ritmini gösteren makineden geliyordu bu ses.
"Hayır hayır hayır olmaz gidemezsin izin vermem. Şimdi olmaz"
Defibrilatörü 360 ayarladım ve bir kere göğüs kısmına uyguladım. İşe yaramadı. Nabzı gittikçe yavaşlıyordu. Pes etmedim tekrar denedim. Yine değişen birşey olmadı gittikçe ümidim tükeniyordu. Ama sonra aklıma Lena'nın şen kahkahaları geldi. O muzip, şımarık tavırları. Ne zaman akmaya başladığını bilmediğim gözyaşlarımı sildim. Son birkez daha uyguladım.
Ve oldu başardı geri döndü. Birisi gelip kaçırılacağımı ve beni kaçıran mafya kılıklı herifin canını kurtaracağımı üstüne üstlük bunun için sevinç gözyaşları dökeceğimi söyleseler kahkahalarla gülebilirdim. Resmen ecel terleri dökmüştüm şu 5 dakika da.
Son kontrollerini yapıp odadan çıktım. Lena o huysuz ve uzunun yanında bir şeyler anlatıyordu. Adamların biri, bize bağırıp çağıranı Keloğlandaki huysuz'a diğeri de uzun'a benziyordu. Aklıma düşen bu benzetmeyle sırıtmadan edemedim.
Beni fark edince yanıma koştura koştura gelmeye başladılar. Benim aklıma hala huysuz ve uzun geliyordu. Kendimi tutamayıp kıkırdadım.
Huysuz'un kaşları çatıldı "Neye sırıtıyorsun sen" dedi meraklı bir sesle.
"Hiç aklıma komik birşey geldi de" dediğimde bir deliye bakar gibi bakmaya başladılar.
Ne olmuş yani mafya tipli, belinde silah olan bir ordu adam tarafından ev demeye bin şahit isteyen eve kaçırılıp hapsedilmişsek. Kaçırıldık diye gülmeyelim mi kardeşim.
"Hey sana diyorum" dedi huysuz kolumu dürterek.
Kolumu çektim "Ne dürtüklüyon be" dediğimde ya sabır der gibi başını kaldırıp tavana baktı.
Sabır dilermiş gibi derin bir nefes alıp dişlerinin arasında "Durumu nasıl" diye sordu.
"Turp gibi, kötüye birşey olmaz" dediğimde üstüme yürüdü.
Lena hemen önüme geçti ve "Geri bas" dedi sesi yükselmişti bir anda.
İşaret parmağını adamın suratına doğru sallayıp "Eğer ona zarar verirsen seni buraya gömerim" dedi.
Adam Lena'yı şöyle bir baştan aşağı süzdü ve kesin öyledir der gibi başını salladı.
Lena'nın dudağı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Ben bu gülüşü biliyordum birazdan şenlik vardı. Tabii bunu birde Lena'nın karşısındakine sormak gerekirdi.
"Beni hafife almaları çok hoşuma gidiyor. Hele ki dalga geçmeleri yokmu sırf kız olduğum için, bayılıyorum" dedi suratındaki sırıtışla.
Huysuz Lena'nın sözleriyle daha da keyiflendi.
Ama bilmediği şey hayat kurtardığımız kadar bir birimizi korumak için can da yakabileceğimizdi.
Lena bana bakarak göz kırptı. Beklediğim işaret gelmişti. İşte şimdi sahne bizimdi.
Lena huysuz'a kafa attı ve seri bir hareketle karşısında ki adam daha ne olduğunu anlamadan bacak arasına tekme attı ve belindeki silahı aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk engel tanımaz
Teen FictionEfe: Benim sevgim bir zehirdi, sevdiğim herkesi öldürdü... Naz: Benim ruhum kirliydi, sevdiğim herkesi kirletti... .... Atalay: Ben sevmeyi bilmezdim, öğreten de olmadı... Lena : Ben bir lanettim, sevdiğim herkesi yok eden...