25.Bölüm
" Hayatın istenmeyenevlatları"
Dış ses.
Helikopter havalandı. Bulutların arasında kayboldu. Efe ve Atalay kalplerini bir helikopterin içinde bilinmeyene doğru yolladılar.
Aşk birazda sevdiğin için sevdandan vazgeçmek değil midir? O iyi olsun, mutlu olsun diye, bile bile büyük bir ıstırabı göğüslemek değil midir?
İlaçların etkisi ile kızlar derin bir uykuya daldı. Gözlerini açtıklarında tanımadıkları insanlarla dolu, yabancı bir evdeydiler.
Bahçede, sokakta, her yerde korumalarla donatılmış görünmez bir duvarın içindeydiler.
Naz kalktı yattığı yataktan. Işığı açtı. Hava kararmıştı. İlk önce bir bekledi. Efeyi bekledi. Ama gelmedi.
Kalktı odanın içindeki banyoya baktı. Ama orda da bulamadı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Ağır adımlarla giyinme odasına ilerledi. Elleri titreye titreye kapı kolunu kavradı.
Bir yandan da "Allahım nolur onu benden alma. Daha yeni buldum. Onuda alma elimden. Burda olsun. Yanımda olsun. Sadece kaçtığımız için bir ceza vermek istemiş olsun" diye dua ediyordu.
En sonunda açtı kapıyı. Ama yine aradığı kişi yoktu. Oda tıka basa kıyafet, ayakkabı, takı gibi şeylerle doluydu. Ama onun istediği bu değildi. O bunların hiçbirini istemiyordu ki. O sadece Efeyi istiyordu.
Müptelası olduğu kahve kokusunu istiyordu. O sıcacık göğsüne başını koyup dinlenmek istiyordu. Yine kucağına alıp ayağını yerden kessin istiyordu. Yine kırılgan bir cama dokunur gibi elini tutsun istiyordu. Yine dünyanın en değerli şeyine bakar gibi baksın istiyordu. Yine herkesten özel olduğunu hissettirsin istiyordu. Yine onunla olmak istiyordu.
Derin bir nefes verdi. Nefesini kontrol altına almaya çalıştı. Bir süre çok heyecanlanmasa iyi olurdu. Nefesi tıkanıyor, oksijen maskesine ihtiyaç duyuyordu.
Ama ona iyi gelecek oksijen maskesi değildi. Müptelası olduğu kahve kokusuydu. Niye kimse bunu görmüyordu? Niye kimse onu anlamak istemiyordu?
Yavaş adımlarla çıktı odadan. Upuzun bir koridorla karşılaştı. İkinci kattı burası.
Lena nerdeydi? Odası hangisiydi bunların? Sahi ya hangi şehirdi burası? Nereye postalamışlardı onları?
"Bir isteğiniz mi var? Yardımcı olabilir miyim?" bu Efe'nin evindeki yardımcı değil miydi? Annesiyle birlikte çalışan. Yıllardır yanlarında olan. Hatta teyze diye seslendikleri.
"Sema?" dedi Naz sorgular bir sesle.
Hafif gülümsedi Sema. "Efe abi beni ve annemi buraya gönderdi. Size yardımcı olmak için" diye özetledi Sema.
Evet Sema, Atalay ve Efeye abi diye hitap ederdi. Aile gibi olmuşlardı. Şimdi gerçekten buraya mı yollamıştı? Hemde ikisini birden?
Naz "Nerdeyiz biz?" diye makul bir soru sordu.
"İzmir'deyiz" diye cevap aldı.
Naz başını sallayıp onayladı. "Lena nerde?"
"Şu odada" eliyle Naz'ın yanındaki odayı işaret etti.
Başını sallayıp onayladı. Odaya yöneliyordu ki "Naz hanım" diye Sema'nın sesiyle durdu.
Naz yüzünü ekşitti. Nefret ediyordu hanım lafından. "Lütfen artık sadece Naz de. Hiç olmadı abla de ona bile razıyım" diye sızlandı.
Sema kıkırdadı bu çıkışına. "Tamam" diye onayladı. "Buyurun" diye bir telefon, araba anahtarı, ehliyeti, pasaport ve kimliğini uzattı.
Aldı. "Bunlar tamam da bu telefon?" dedi sorarcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk engel tanımaz
Teen FictionEfe: Benim sevgim bir zehirdi, sevdiğim herkesi öldürdü... Naz: Benim ruhum kirliydi, sevdiğim herkesi kirletti... .... Atalay: Ben sevmeyi bilmezdim, öğreten de olmadı... Lena : Ben bir lanettim, sevdiğim herkesi yok eden...