Rol

330 25 23
                                    

21.Bölüm 
                             " Rol  "
Lena Arın.

Sabah kalktığımda odada yalnızdım. Enteresan bir şekilde bugün kabus görmemiştim. Kendimi de gayet dinç hissediyordum.  Tuhaf.

Kapı açıldı. Tepegöz elinde bir tepsi yemekle girdi odaya. Tam ne yemeği beni Naz'ın yanına götür diyecektim ki bunu anlamış gibi benden önce davrandı.
"Üzerini değiştir. Yemeğini ye sonra götüreceğim" ters ters baktım.

"Hiç bakma öyle. Bu yemek bitmeden kafamı da kırsan bu odadan çıkarmam" ciddi bir ifadeyle bakıyordu.

Ofladım. Kalkıp banyoya girdim. Hızlı bir duş aldım. Tepegöz bir dolap dizmişti bana. Onlardan bir siyah pantolon ve siyah kazak alarak hızla geçirdim üzerime. Saçlarımı açık bıraktım.

Odaya geçtim. Masanın üzerine bırakılan tepsiyi aldım. Tabii ki Tepegöze ters ters bakmayı da ihmal etmedim.

Tepsidekileri yemeye başladım. Yerken fark ettim baya acıkmıştım.  Tuana vurulduğundan beri bir parça ekmekle duruyordum. Onu da ölmemem için zorla tıkıştırmıştı ağzıma bu Tepegöz.

Yemeği bitirip tepsiyi masaya bıraktım.

"Hadi gidelim" ayaklandım.

"Hayret" diyen sesi geldi kulağıma.

Bıkkın bıkkın baktım suratına. "Yine ne saçmalıyorsun inan hiç merak etmiyorum"

"Kalktığından beri hiç küfr etmedin. Üzerime atlamadın. Hiçbir şeyi de yıkıp dökmedin. Bu çok tuhaf bir durum" bunu söylerken gayet ciddi duruyordu adi Tepegöz.

Göz devirmekle yetindim. Zira ağzımı açarsam hiç iyi şeyler olmazdı.

Odadan çıktık.  Efe'nin odasının önüne geldik.

Kapıyı çalma gereksinimi duymadım. Direkt daldım odaya.

Naz, Efe'nin kucağında yatıyordu. Efe onu seyrediyordu.

Bakakaldım bu manzaraya. Ben ona bakıyordum o bana. Naz'ın dünyadan haberi yoktu. Fosur fosur uyuyordu.

"Biz çıkalım sonra tekrar gelirsin" Tepegöz kolumdan çekiştiriyordu.

Derken Naz'ın gözleri açıldı. İlk önce yaslandığı gövdeye baktı birkaç saniye. Gözlerini kocaman açıp. Sonra gözleri bizi buldu.

Şaşkın şaşkın bakıştık birkaç saniye. Sonra direkt yataktan dışarı attı kendini.

"L Lena" diye kekeledi.

Kaşlarımı kaldırıp baktım yüzüne.

Ne yapacağını ne diyeceğini bilemez bir şekilde baktı birkaç saniye.

Sonra bakışları Efeyi buldu. Melül melül baktı yüzüne. Efe sırıttı.

"Ne diye dalyonuz oğlum. Dingonun ahırımı bura. Çıkın dışarı biz geliyoz birazdan" diye şive yaparak kovdu bizi odadan.

Atalay kolumdan sürükleyerek çıkardı beni.

"Gel biz bir kahve içelim"  dedi yüzündeki sırıtık ifadesi ile.

"En sertinden olsun. Anca keser beni" diye mırıldandım.

Kahkaha attı adi Tepegöz.  "En sertinden" diye tekrarladı beni.

Biz salonda oturmuş kahve içiyorduk. Evet hiçbir şey olmamış gibi salonda oturup kahve içiyorduk. Yanlış duymadınız. Şaka gibi ama gerçek.

"Bize de iki kahve getir. Biri sütlü şekerli olsun. Biri de sert filtre kahve" Efe'nin sesi gelince başımı çevirip baktım.

Aşk engel tanımaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin