42.Bölüm
Burda da düzenleme var okumadan geçmeyiniz. Yorum yapın lütfen Aşk engel tanımazdan yorum almayı çok özledim 🥹
..........
Final
" Galip yada mağlup "
Dış ses.
Türkiye ye gelmelerinin üzerinden bir ay geçmişti. Bu süreç boyunca her şekilde kendilerini hatırlatmışlardı.
Bu oyunların sonunda mahvolan erkekler olmuş gibi gözükse de kızlar da en az onlar kadar acı çekmişti.
Bu bir ay içinde Efe ve Atalay her yerde Şimal yıldızı, sonsuzluk işareti, çay ve simit, deniz kabuğu görmeye ve ellerini attıkları her yerden bulmaya başlamışlardı.
Her yerden Ferhat Göçer Mesafeler ve Berk Baysal Yaralarını ben sarayım şarkılarını duymaya başlamışlardı. Evin içinde, araba da, iş yerinde, sokakta, odalarında. Artık delirme noktasına gelmişlerdi. Bunların kaynağını da bulamıyorlardı.
Bunu nasıl yapıyorlardı hiçbir fikirleri yoktu. Bulamadıkça da akıllarını oynatacak bir hale geliyorlardı.
Gün geçtikçe içindeki acı, öfke ve özlem, saf bir nefrete dönüşmeye başlamıştı.
İstanbul'un her yerinde kızları arıyorlardı. Biliyorlardı onlar burdaydı. İstanbul'daydı.
Ne olursa olsun bulacağız diye geçirdi içinden her anıları aklına düştüğünde. Bu şarkılar, yıldız ve sonsuzluk işareti, simitler, Dede Korkut filmi ve daha bir çok şey...
Artık aklını oynatma noktasına geldiler. Bunları yok etmek için hiçbir yol bulamıyorlardı. Tek tek temizlediler.
Bu sefer daha çok, daha sık, daha baskın bir şekilde çıktı önlerine...
...
Naz Arkın.
Artık uykusuzluktan gözlerim ağrıyordu. Bir yıldır uyku problemi yaşıyordum. Hiçbir uyku ilacı da fayda etmiyordu.
Başım çok fena ağrıyordu. Çatlayacak gibi hissediyordum.
Kaan, Önder'in peşine düşmüştü. İçimde kötü bir his vardı. Umarım başına bir şey gelmeden dönebilirdi.
Kendimi yorgunca koltuğa, Lena'nın yanına attım.
Artık çok yorulmuştum. Hem ruhen hemde bedenen. Bitkin bir durumdaydım.
Kaybolmaya yüz tutmuş sesimi zar zorda olsa bulabildim. "Yeter artık, bitsin bu savaş"
Lena alayla güldü. "Oldu paşam. Başka isteğiniz varsa söyleyin onu da yapalım"
Göz devirdim. "Şu haline bak" dedim elindeki viski şişesini kafasına dikerken yüzümü buruşturarak.
Sonra kendimi, yorgunluktan mahvolmuş bedenimi işaret ettim. "Şu halime bak. Yeter artık bitsin bu azap"
Lena sert bir şekilde bıraktı elindeki şişeyi. "Peki ne yapalım ha. Ne yapalım Naz sen söyle. Peşimizde ki bizi öldürmek için arayan kocalarımıza mı dönelim. Yoksa arayıpta bulamadığımız sevgiyi Önder'in kucağında mı arayalım. Yada istersen yeniden evlenip bir posta da onların bizi mahvetmesine izin verelim ha ne dersin" sinirle soludu.
Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. "Sende bende biliyoruz ki bu oyunun bir sonu yok. Sen Atalay'ı öldüremezsin. Bende Efeyi. Onları görmeden de duramıyoruz. Daha yeni gelmedin mi Atalay'ın yanından. Ah pardon uzaktan seyredip geri dönmedin mi diyecektim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk engel tanımaz
Novela JuvenilEfe: Benim sevgim bir zehirdi, sevdiğim herkesi öldürdü... Naz: Benim ruhum kirliydi, sevdiğim herkesi kirletti... .... Atalay: Ben sevmeyi bilmezdim, öğreten de olmadı... Lena : Ben bir lanettim, sevdiğim herkesi yok eden...