23. Bölüm
" Kızılca kıyametin kopuşu"
Dış ses.
Kızları bayıltıp hastane kameralarına yakalanmadan çıkmayı başardılar. Ama otopark kameralarını hesaba katamadılar.
Kızları arabaya bindirip yola koyuldular. Onların en büyük hatası kızları bağlamamak olduğunun henüz farkında değillerdi.Bir saatlik araba yolculuğunda kızların ikisi de ayılmıştı. Lakin ses çıkarmadan öylece durdular. Tek bir şansları olurdu. Doğru yerde doğru zamanda kullanmaları gerekti. Eğer yapamazlarsa ikisinin de işini tek kurşunda bitirirlerdi.
Uzun yolculuk nihayet bitti. Araba durdu. Adamlar kızları alıp depo gibi bir yere götürdüler.
"Niye hala kendinde değil bunlar" kalın bir erkek sesi duyuldu deponun içinde.
"Bünyeleri zayıfmış abi doktor hanımların. Bir türlü kendilerine gelemediler" kendilerince gülüp eğleniyorlardı. Ama haberleri yoktu ki birazdan gülen kızlar olacaktı.
Eee ne demişler son gülen iyi güler.
"Uyandırın şunları. Biraz eğlenelim" kahkaha attılar.
Lena deponun içinde üç kişi sayabilmişti. Deponun dışında da iki kişi vardı. Eee adamlarda salaktı. Lena'nın keyfi iyice yerine geldi. Bu iş çocuk oyuncağıydı onlar için.
İki adam yaklaştı onlara doğru. Lena ve
Naz'ı aynı, eski püskü koltuğa bırakmışlardı.Adamlar tam diplerinde durdu. Lena hafifçe dokundu Naz'ın eline.
Naz'ın dudakları usulca kıvrıldı. Bu işareti bekliyordu sabırsızlıkla. Elleri kaşınmaya başlamıştı artık.
Adamlar kızların iyice dibine sokulmuşken ikisi de aynı anda kafa attı. Adamlar sersemlemişken bir yumruk geçirdiler suratlarına.
Naz'ın önünde duran adam gerisin geri devrildi. Başını yerdeki demir yığınına çarptı. Boğuk bir inilti çıkarıp saniyesine bayıldı.
Diğeri Naz'a arkadan saldırmaya kalktı. Naz hızla yana çekilince hızını alamayıp duvara tosladı. Kendine gelip tekrar atıldı üzerine. İkisi de bir birine tekme tokat daldı.
Lena'nın elindeki adam sağlam çıkmıştı. Zira ilk yumruğunda bayılır diye bekliyordu ama iki yumruk, bir tekmeden sonra bayılmıştı.
Dudaklarında tehlikeli bir sırıtış belirdi. Yavaş adımlarla bir metre ha var ha yok olan, sarı saçlı Allah affetsin bir tipi olan adama doğru ilerlemeye başladı.
Dışarıdaki adamlarını yemek almaya göndermişti geri zekalı. Evet yanlış duymadınız. Türkiyenin en büyük iki mafyasının karısını beş kişiyle kaçırma cesaretini gösterip iki adamını da yemek almaya göndermişti. Üstelik silahlarını da dışarıdaki adamlara bıraktırmıştı. Tek silah onda olandı. Kendi adamlarına bile güvenmiyordu. Mal cesareti değilde neydi bu siz söyleyin.
Ve adam silahın emniyet kilidi kapalı bir şekilde Lena'ya doğrultuyordu. Titreyen elleriyle silahı zor tutuyordu. Şaka gibi bir gerçek daha.
Naz elindeki adamı da halletmiş gelen giden varmı diye bakıyordu.
Lena'nın bacağı kadar olan adam üzerine doğru gelen Lena'ya ateş etti. Daha doğrusu edemedi.
Lena ve Naz bu görüntüye daha fazla dayanamayarak bir kahkaha koyuverdiler.
Adamın yanına geldi. Sakince, çocuğun elindeki şekeri alır gibi aldı elinden silahı.
"Aa ama bak oldumu böyle. Bu nasıl bir karşılama. Bunca tantana bunun için miydi yani" yalandan dudak büzdü Leya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk engel tanımaz
Teen FictionEfe: Benim sevgim bir zehirdi, sevdiğim herkesi öldürdü... Naz: Benim ruhum kirliydi, sevdiğim herkesi kirletti... .... Atalay: Ben sevmeyi bilmezdim, öğreten de olmadı... Lena : Ben bir lanettim, sevdiğim herkesi yok eden...