✾8

1K 84 387
                                    

4 ay sonra...

Elindeki kahvesi ile pencere kenarına oturmuş, chanın gelmesini bekliyordu. Uzayan saçlarını sevgilisi seviyor diye kesmemiş, sarıya boyamıştı.

Sıcak kahvesinden bir yudum alıp iz kalan eline baktı. Halen dışarıya çıkarken sargı kullanıyordu fakat ev içinde takmıyordu artık.

Bakarken gözleri doldu anında. Babasının ona çektirdikleri, küçüklüğünden beri hiç konuşmaması, artık ona fiziksel acı veren bir şey yoktu. Fakat yaralarına baktıkça gözleri doluyordu.

Okuldaki kızlar çok güzeldi.
Vücutlarında tek bir iz bile yoktu...

Ama onun vücudu.....sayısız kesik, yanık, morluk....

'Güzel değilim'

Kahvesinden bir yudum alıp gözlerini kapattı göz yaşlarının akmaması için. "Minho?"

Changbinin sesiyle ona dönmüş, hızlıca göz yaşlarını silmişti. 'Seo Minho' dedi kendi kendine içinden konuşarak. 'Baban geldi gülümse'

"E-ef-e"
"Zorlama kendini" demişti changbin gülümseyerek. "Bak artık hece kurulumuna başladın yakında uzun kelimelere de başlarsın"

Changbin farketmişti oğlunun yüzündeki hüzünü. "Bana anlatabilirsin minho biliyorsun"

"B-balo" demişti zorlukla, boğazının acımasına aldırmayarak.
"Okul balosu mu?" Dediğinde changbin düşünceli görünüyordu.

"Hı hı"

Telefonunu açıp bir elbise göstermişti heyecanla. Çocuk gibi heyecanlanması changbinin kıkırdamasına sebep olmuştu.

Ama daha sonra minhonun yüzü asılmış, ve tişörtünden dolayı gözüken yanıkları göstermişti Binnie'ye.
"İzlerden dolayı çekiniyor musun?"
Başını sallamıştı hızlıca.

"Ben sana okulda ara sıra da olsa ceketini çıkar diyordum çıkarmıyorsun değil mi?"
Minho başını eğmişti hafifçe.
"Bak minho haziran ayına geldik, hava çok sıcak. Okulda izlerden dolayı sana laf atanlar oluyor mu? Bak lütfen dürüst ol. Bak hem yasal olarak baban olduğum için ben, ben olmasam chan ilgilenir biliyorsun"

'Öyle değil' demişti changbine mesaj atarken.
'Kimseye izlerimi göstermedim bilmiyorlar. Bana zorbalık falan yapan da yok. Laf atsalar bile ellerimden korkuyorlar sanırım ehehehe'

Buruk kıkırdaması changbinin içini sızlatmıştı. Elindeki yanık izleri korkunç değildi aslında. Chan ve ona gelen bir tatlılığı vardı ellerinin.

Sonuna geldiği kahve bardağını camın önünden almış, onu rahat bırakmıştı. Bazen insanların kafalarını dinlemeleri gerekirdi.

Minho arabasını park eden chanı gördüğü an koltuktan fırlamış, tatlı tavşan terliklerini giyerek merdivenleri koşarak inmeye başlamıştı.

Kısa şortu, üstünde chanın geniş tişörtü olduğu için belli olmuyordu bile. Sarı uzamış saçları, ılık rüzgardan dolayı dağılıyor, tenini gıdıklıyordu aynı zamanda.
"C-chan" dedi kısık ama mutlu sesiyle. Chan anında güzel sesin sahibine dönmüş, büyük bi mutlulukla sırıtmıştı.
Küçük sevgilisini kollarının arasına almış saçlarına kocaman bir öpücük kondurmuştu.
"Tatilin nasıl geçmiş benim miniğimin?"

 Mockingbird ✾MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin