✾11

775 66 214
                                    

Uyandığında korkmuş, hemen doğrulmuştu yatakta. Evde olduğunu anlayınca derin bir soluk vermiş, eli karnına gitmişti. Midesi hafifçe bulanıyordu ama hafif de olsa iyi hissediyordu kendini.

Kapı aniden açılınca hızla büzülmüş, gözlerini kapatmıştı eski babasının geldiğini sanarak. Fakat sıcacık bir göğüse başı yaslandığında gözleri dolmuş, chanın saçlarını öptüğünü hissetmişti.

"Miniğim benim~" chanın hülyalı sesi onu mayıştırırken kollarını geniş sırtında birleştirmiş, titreyen dudaklarını birbirine bastırmıştı.
'Çok korktum'

"Çok korktun"

Minhonun aklını okumasıyla karnı mutluluktan kasılmış, alt dudağını büzerek başını yukarı kaldırmıştı. Chan dolu gözlerinde titreyen hareleri gördüğünde burukça gülümsemiş, eğilip gözlerinin altını öpmüştü.
Minik burnunu öptüğünde minhonun dudakları hafifçe kıvrılmış, chan tam o anda öpmüştü onu:Gülüşünden

Minhonun kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başlamış, gözlerini kapatmıştı sakinleşmek için. Bu sefer belli olmayan sol elmacık kemiğinin üstünü öpmüştü chan. Ardından alnını. Kendisiyle birlikte minhoyu yatağa yatırıp saçlarını okşadığında minho gülümsemişti. Yaklaşıp tekrar dudaklarını buluşturdu chan. Bu sefer çekilmedi, bal dudaklarının üstünde dinlendirdi dudaklarını. Bir eli minhonun üst vücudunu kendine yaslarken, diğer eli saçını okşuyordu.

'Korkmamalıyım artık chan yanımda'

"Korkma artık miniğim ben yanındayım"

Ufak fısıltısıyla dudakları hareket etmiş ve minhoyu huylandırmıştı. Chan onun ailesiydi. Tek kişiydi ama tüm dünyası olmuştu bu 4 ayda. Birlikte dans çalışması yaptıkları ilk günü hatırladı minho. Yaklaşık 2 ay önceydi. O anı hatırlayınca çocuk gibi kıkırdamıştı. Chan neye güldüğünü anlamasa da onun bu şirin haline gülmüş burunlarını birbirine sürtmüştü.

"Ya minho! Dans edelim mi?"

Huzursuzca bakmıştı minho. Tamam, sevgili olabilirlerdi. O da sevgilisiyle dans etmek istiyordu ama o hiç bir şey bilmiyordu ki.

Ben dans etmeyi bilmiyorum

Telefonuna yazdığı şeyle chan dudaklarını büzmüş, yanağını sıkmıştı hafifçe. Yanağından makas alıp büzülen dudakları gülümsemeye başladığında, minho ona meraklı gözlerle bakıyordu.

"O zaman sana dans etmeyi öğreteyim mi?"

Tedirgindi. Ya öğrenemezsem diyip rezil olacağını düşünüyordu. Chan bunu anlamış olacak ki televizyondan müzik açmış, kollarını göğsünde birleştirerek tek kaşını havaya kaldırmıştı.

"Eğer dans etmezsek seni bir daha öpmem güzelim" demişti hafif ukala tavırla. "Ama eğer dans etmeyi kabul edersen dans boyunca dudaklarımız hiç ayrılmaz"

Bir daha öpüşmemek mi? Gözleri açılırken kalbi boğazında atmaya başlamış, hemen ayağa kalkmıştı. Bir dans boyunca öpüşmek......duyduğu en güzel şey olabilirdi.

Müziğin ayarını yaptığında sakin bir melodi çalmaya başlamış, chan minhonun önüne hafifçe eğilmişti. Minhonun eli titrerken büyük avcunun içine koymuş, ve yanıklarına değmeden belinden çekilmişti. "Şimdi" demişti chan kısılan gözleriyle. "Kendini kasma  bana bırak olur mu?"
"Hı hı"

 Mockingbird ✾MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin