✾27

439 44 186
                                    

3 hafta sonra
【Chan'ın anlatımıyla】

Minhonun doğum günü yarındı...

Ve ona evlilik teklifi edecektim.

Heyecandan ellerim titrerken aldığım yüzüğü ceketimin cebine atmış, benimle ilgilenen personele bahşiş bırakıp çıkmıştım.

Saat 00.00'a yaklaştığı için ellerimin titremesine engel olamıyor, sesimin titremesinden endişeleniyordum.

Minhoya işimin olduğunu söyleyip evden çıkmış, 3 saattir onu evde yalnız bırakmıştım.

Şuan belki korkuyordu fakat evin her tarafında adamlarımın olduğunu bilmiyordu. Ve muhtemelen doğum günü olduğunu bile unutmuştu dalgınlıktan.

Mesaj atıp eve doğru yürümeye başladığımda yüzümde engel olamadığım bir gülümseme vardı. Kapıdaki korumalara selam verip içeri girdiğimde minhonun yerde oturmuş çikolatalı ekmek yediğini görmüştüm.

Dudaklarının kenarları çikolata olmuştu, benim geldiğimi bile farketmemişti. "Güzelim" demiştim gülerek dudaklarını büzüp bana baktığında tripli olduğunun farkındaydım 3 saattir nerede olduğumu merak ediyordu.

"Senin yine gözlerini bağlamak istesem olur mu?"

"N-niye?"

Ah şu kekeleme sorunu...

Kafama silah dayatılmasından sonra konuşma ilerlemesi durmuştu. Bu onu ne kadar üzse de bana tatlı geliyordu.

"Seni özel bir yere götüreceğim"

"T-tamam"

Cebimdeki kumaş parçasını çıkarıp gözlerini bağladığımda kaşlarını çatmıştı. "K-kıyafet?"

"Az sonra giydiririm seni bitanem ilk önce çikolatalı dudaklarını temizleyeyim" Aniden dudaklarını öpüp dudaklarındaki çikolatayı yaladığımda kıkırdamış, yanakları al al olmuştu. Öpülmeyi ne kadar çok seviyordu benim miniğim.

Yukarıya çıkıp papatya desenli hamile tulumu ve bir tane body alıp aşağı inmiştim. Ne giyerse giysin ona yakışıyordu. Kilosu halen azdı o yüzden vücudu güçsüz düşüyor, bazenleri kolunu kaldıracak hali bile olmuyordu. Üstünü giydirirken ses çıkarmamış, küçük bir çocuk gibi sadece onu giydirmemi beklemişti.

Yerden bebek gibi kaldırıp ceketini giydirdiğimde ayakkabılarını giymek için eğilmiş fakat karnından dolayı izin vermeyip ben giydirmiştim ayakkabılarını. Dışarı çıktığımızda elimi sıkı sıkı tutuyor, küçük avucuyla sıkabildiği kadar sıkıyordu.

"Biraz yürüyeceğiz" dedim nefesimi verirken. "Ama kısa sürecek. Fakat sancın olursa söyle güzelim"

Başını salladı, yürümeye devam ettik.

Çocuk parkına geldiğimizde gülümsedim. Onu önceden ayarladığım salıncağa oturturken titremiş, boşluğa düşeceğini sanmıştı.

Salıncak olduğunu anladığında nefesini verip sakinleşmiş, sonra benim olduğumu tahmin ederek başını bana doğru kaldırmıştı.

 Mockingbird ✾MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin