✾5

1.1K 98 333
                                    

Kapıya vuruş sesleriyle uyanmıştı minho titreyerek.

Bu saatte chan kapıya bu şekilde vurmaz diye düşündü. Bağırış sesleri gelemeye başladığında titremeye başlamıştı. Banyoya dahil her tarafa bakmıştı onu bulmak için. Bulamayınca telefonunu açmıştı. Konuşamasa bile onu arayacaktı.

Telefon açıldığında chanın sağlıklı olduğuna kanaat getirdiği sesi dolmuştu kulaklarına.
"Alo minho bir şey mi oldu?" Korktuğu için hızlı nefes alışverişleri chanı endişelendirmişti.

Tam o sırada Bay Leenin bağırışını duymuş sinirden içi kavrulmuştu chanın.

"Minho kapıyı açamaz zaten sen beni bekle olur mu? 1000 e kadar say beni bekle. Ufak bi şey oldu ondan dolayı karakoldaydım şimdi. Sakin olmaya çalış tamam mı? Geliyorum eve"

꧁⚝꧂

Tam 17 dakikada gelmişti eve.

Yukarıya çıktığı an daire kapısının kalın bıçaklarla çizildiğini görmüş, kanı donmuştu.

Kilidi çevirdiğinde direkt yatak odasına koşmuş, yorganın altında titreyen bedeni görmüştü.

Yorganı açtığında minho daha da büzülmüş, Dudaklarını hareket ettirmeye devam etmişti. Halen sayıyordu, 1000i geçmiş olmalıydı.

"Güzelim" diye mırıldanmıştı onun yanağına dokunurken. Minho titremiş, ardından o chanın sesini duyunca rahatlamıştı. "Ben geldim minho korkma artık"

Gözlerini hafifçe araladığında chan gülümseyerek bakmıştı gözleri kızaran gence.

"Ben geldim"
Minho tepki vermiyordu. Donmuş şekilde chanın suratını inceliyordu. Chan kriz geçirdiğini anlamıştı. Kriz geçirirken bile sessizdi.
"Minho" demişti titreyen çocuğun yanağını okşamaya devam ederken. "Ben chan, baban veya kimse değilim hatırladın mı? Bugün seninle psikoloğa gittik beraber" mihno olayın etkisinden yeni çıkıyor gibiydi gözleri tekrar dolmuştu.

Minho kollarını açınca sarılmak istemiş ama üstündeki gömleğin kanlı olduğunu farketmişti. "Sarılacağım ama duşa girmem lazım"

Duştan altında geniş bir şort ve üstüne siyah bir tişört giyerek çıkmıştı. Minhonun uyuduğunu gördüğünde kıkırdamıştı. Yanına çöküp suratını izlemeye başlamıştı tekrar. Yanağını öpse olur muydu? 'Seni seviyorum, yanağını öpsem olur mu küçüğüm?'

Uzandı. Titrek nefesi küçüğünün şişen yanağına vururken, ufak bir busesini bırakmıştı. O kadar güzeldi ki... Uzun kirpikleri, ara sıra çattığı kaşları, büzülen dudaklarıyla karşısında küçük bir bebek yatıyordu.

Ayağa kalktı. Uyusun dinlensin istiyordu. Tam bir adım atmıştı ki güçsüz parmakların Tişörtünü kavradığını hissetti. Arkasına döndüğünde anda ince bilekler sırtında birleşmiş kendisini yatağa çekmişti.

Yanağında minhonun dudaklarını hissettiğinde kızarmıştı. "C-ch"
Dediği harflerle gülümsemişti chan. Kendi adını söylemeye çalışan bir bebekti.

"Zorlama kendini" dedi yavaşça minhonun sıcacık yaptığı yatağın içine kayarken. "Uzun yorucu bir süreç olacak ama konuşacaksın."

Tekrar hissetti onun dudaklarını yanağında. Yumuşak ve dolgun dudakları bilerek gamze çukurunu öpüyordu. O güldüğünde oluşan çukuru öpmek istiyordu devamlı.

 Mockingbird ✾MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin