Yıllar önce, çok küçük olduğuma emin olup, kaç yaşında olduğumu bilmediğim bir zamanda tek derdim günümü eğlenceyle geçirmekti.
O zamanki çocuk aklımla takılacağım hiçbir şey yoktu, kilom önemsizdi, annem ve babam dışındaki insanlar görünmezdi.
Annemle babamın tartışmasından ve boşanmasından oldukça uzak olan bir günde hep beraber kamp yapmak için dağlık bir alana gittiğimizi hatırlıyordum.
Neresi olduğunu bilmiyordum ama çocuk aklımla çektiğim oksijenin başımı döndürmesini zaman zaman hissederdim.
Annemle babam çadırı kurarken yere düşen yeşil yapraklarla oynuyordum.
Ve mutluydum, hiç olmadığım kadar...
O günün akşamı deli gibi oynamaktan çok yorulduğumu yine de ailemle beraber olduğum için, ilgilerinin tek odağı ben olduğum için içim içime sığmıyordu.
Gece üzerimize çökerken babamın göğsüne yayılmış bir halde yatarken izlediğim yıldızların bana göz kırpmasına gülümserken bile...
Annem babamın diğer tarafına yatmış gençliğinin getirdiği parlak gülümsemesiyle bana bakarken babam anneme bakıyordu.
Ve yıldızlar o gün sadece bizim için parıldıyorlardı.
Şimdi bile zaman zaman gökyüzüne bakarken bu anı aklıma gelirdi.
Eskiden çok daha parlaktı, babamın yumuşak göğsü, annemin bana olan bakışları...
Ama zaman geçtikçe silikleşmişti, o parlaklık gitmişti, şimdi sadece yaprakların arasında savrulan eski bir kağıt parçası gibiydi.
Nostaljikti, acı veriyordu...
"Sakura...?"
Arkamdan usul bir ses yükseldiğinde ellerimin tersiyle dolmakta olan gözlerimi sildim ve boğazımı temizledim.
"Ah...İyiyim."
Arkamı döndüğümde oturduğum taşlara vuran denizin dalgalarını bir kez daha içimde hissettim.
Rin'in bakışlarına içimde gel gitlerini sürdüren fırtınaya rağmen mağrur bir şekilde karşılık verdim.
"Seni burada görmeyi beklemiyordum."
Omuz silktim.
"Arada buraya gelmek iyi hissettiriyor...Özellikle kafenin kapanmasından sonra..."
Aslında arkasına sığındığım bahane kafenin kapanmasıydı, duygularımı örttüğüm bir kapan görevi görmüştü.
Rin sahte sözlerime karşı başını anlayışla sallayınca gözlerimi ondan kaçırdım ve kayalıklara vuran denizin dalgalarını dinlemeyi tercih ettim.
Ancak Rin hiçbir şey söylemeden kayalıklara çıktı ve yanıma oturarak sessizliği benimle paylaştı.
İkimiz de dillendirmek istemediğimiz hayatımızın gerçeğini sorguluyor gibiydik o anda...
Tuhaf ama bir yandan da huzur verici bir andı.
Dizlerimi göğsüme doğru çekip bir top gibi kıvrıldığım sırada telefonum gelen mesaj sesiyle öttü.
Başımı yana eğip telefonumu çantamın içinde ararken Rin gözlerini kapatmış bir şekilde dalgaların sesinin esiri olmuştu.
Benden daha fazla Gökyüzü Sunağına değer veriyordu, bunu biliyordum. İşte bu yüzden başa çıkması gereken o engel oldukça dikti...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
He Is Not Gay! Just My Girlfriend⚠️/SASUSAKU FANFICTION
Fanfic"Benim için ideal erkek mi?" Bakışlarımı bardağıma indirdim. Ve aklımda canlanan görüntüye karşı zevkle iç çektim. "Kesinlikle Uzui Tengen'e benzeyen biri.."