5

263 23 13
                                    

Ellerimi yaslayıp eğildiğim metalik tezgah güzelce temizlenmiş yüzeyinde kendimi gördüm.

Stresli ve isyan etmiş pembe saç tutamları yüzünü çevreleyen bu kızın göz altları birkaç gündür uyuyamadığı için morarmıştı.

Yanaklarımı hava ile şişirdim.

Stresin bana bir faydası olmayacaktı, biliyordum.

Ancak kendimi böyle hissetmekten alıkoyamıyordum. 

Omzuma dokunan bir elle irkildim.

Arkamı döndüğümde İno bana bakıyordu.

Onun ne ara geniş mutfağa girdiğini bile duymamıştım.

Yüzü endişeyle gerildi.

"İyi misin?"

Bakışlarımı kaçırdım.

"İyiyim."

İno tatmin olmamış bir şekilde bana bakmaya devam etti.

Sonrasında ceketinin cebinden bir mendil çıkardı ve anlımı sildi.

"Hadi gel, dışarı çıkalım. Jüriler hala değerlendirme yapıyorlar."

Başımı belli belirsiz salladım.

Beni çekiştirmeye başladığında da söyledim.

"Tamam be geliyoruz!"

Suratını cırtlak sesime karşı buruşturduğunu görebiliyordum.

"Allah'ın ağır vasıtası, çekiştirmesem gelecek sene ancak dışarı çıkacaksın."

Tek kaşımı kaldırıp itiraz dolu sesler çıkarsam da haklıydı.

Güneşin belasını vereceğim kadar parlaklığı gözlerime hücum ettiğinde kedi gibi tısladım.

İno bu halime gülmekle yetindi ve beni avludaki plastik sandalyelerle çevrili alana yönlendirip oturmamı sağladı.

"Ulan ne gerildin be 1 aydır."

Yorgunlukla göz devirdim.

"Senin gibi ağzımda altın kaşıkla doğmadığım için özür."

İno gevşekçe gülümsedi.

Ailesi hakkında yapılan şakalardan hoşlanmasa da böyle bir ayrıcalığı sadece bana tanıyordu.

"Altın kaşıkla doğmuş olsam ne olacak ki sonuçta şimdi para içinde yüzmemi onlar sağlamıyor."

Bakışlarımı yere diktim.

Haklıydı.

Ailesi Japonya'nın sayılı zenginlerinden olsa da İno, onların verdiği onca imkana rağmen hepsini reddetmiş ve kendi ayakları üzerinde durmayı başarmıştı.

Şimdi ise Japonya'da yerel bir üne sahip bir iç mimardı.

Onun adına gururluydum, çünkü doğduğundan beri bir serveti bu kadar kolay kenara atabilen ve başarılı olan birini tanımıyordum.

Ona karşı imrenmemek elde değildi ancak bunu asla sesli söylemezdim.

"Neyse bugünün konusu sensin güzelim."

Mavi gözlerine tekrardan baktığımda yüzünde kendine has gülümsemesini gördüm.

Haklıydı ama ben onun bu hayatta yaptıklarının aksine hiçbir şey yapamamıştım.

Şimdi ise iki kere girip başarısız olduğum seçmelere tekrardan başvurmuştum.

Kaybedecek pek bir şeyim yoktu.

He Is Not Gay! Just My Girlfriend⚠️/SASUSAKU FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin