Ve belki de bugün buldum o sorunun cevabını. İnsan nasıl doğarsa , öyle yaşar, öyle ölürmüş . Ben de nasıl doğduysam öyle yaşadım.. Doğduğumda kaçırılıp bambaşka bir yere bambaşka bir aileye verilmemle baslamıştı belki de her şey. Benim hayatım da bundan ibaretti demekki. Ait olamamaktan ibaretti.
Ait olamadım ben , Ne büyüdüğüm o eve , ne yıllar sonra bulduğum aile evine... Peki ya ne yapmalı insan bir yere ait olmak için? Neden ait olamaz , neden bir yer bulamaz kendine bu koca dünyada ?
...................................
Okunan sela sesiyle nerede olduğunu kavrayabilmişti Veysel. Etrafındaki kalabalığı, ağlayan insanları. Annesinin feryat figan bağırışını, Kuzenlerini, Dedesini, Amcasını..
"Ben neden burdayım ki ?" dedi kendi kendine . "Benim babam 1 hafta önce öldü. " dedi.
"Biz daha hiçbirşey yaşamadık!" diye bağıran kadın sesiyle başını sesin geldiği yöne çevirdi.
"Hayır.." dedi tüm düşünceleri ona savaş açarken.
"Hayır, bu olmaz." dedi tekrar.. "Olmaz, hayır..."
"Eğer bir gün , kendini böyle benim gibi bir mezarın başında bulursan, içindeki tek duygu pişmanlık olur."
Amcasının sözleri yankılandı kulaklarında. Olamazdı böyle bir şey. Mümkün değildi bu.. Ama yine de son bir cesaret döndü biraz uzağında olan mezarlığa doğru. Ramazan'ın ağlayarak çaktığı tahta parçasına ilişti gözü..
Tahta parçasının üzerindeki isime ilişti..
"Kenan Kaya"
...................................
Veysel nefes nefese açmıştı gözlerini. Kendisine korkuyla bakan karısını görse de bunun bir rüya olduğunu anlaması için biraz daha zamana ihtiyacı vardı.
"Kabus gördün." dedi Cemile.
"Görsün. Kabus görmek iyidir." dedi Elif yandan.
"Diri tutar insanı." dedi iğneleyici bir tonda.
Ama Veysel'in ikisini de duyacak takati yoktu..
"Veysel.." dedi Cemile korkuyla. Kocasının bakışlarının odak noktasının beyazlamış, titreyen elleri olduğunu gördüğünde bir şey demedi.
24 saatin sonuna gelinmişti. Ama hâla herhangi bir değişiklik yoktu. Herkesin sinirleri gerilmişti.
"Ne olduğunu anlatmayacan mı amcaoğlu? kim yaptı bunu Kenan abiye? bir şey de artık." dedi Taner zorlarken.
"Kazım.." dedi Veysel ağzında gevelerken.
"Babamın borcu varmış." dedi bir yandan gözlerinden yaşlar dökülmesine engel olamazken.
Daha fazla detaya girmedi Veysel. Tekrar biraz önceki yerine oturdu. Dakikalar önce gördüğü o küçücük rüya hâla beyninin bir köşesinde dönüp duruyordu..
Bakışları yerdeki karolar ve kapıdaki kocaman yazı arasında gidip geliyordu.
Saatte bir kontrole gelen hemşirelerden birinin içeri girdiğini gördü önce, sonra da koşarak çıktığını. Çok geçmeden yeniden 2 kişinin ellerinde daha ne olduğunu bile bilmediği bir cihazla odaya girdiklerini gördü.
"Hayır! Hayır olmaz !"
Elif'in bağırtısını duydu önce , kapıyı açmaları için yalvarıyordu içerdekilere..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük VeyKen Hikayeleri
FanfictionDizide Gerçekleşmesi Muhtemel, ya da olmayan alternatif sahneler serisi ...