Hayat, uzun bir yolculuk değil miydi zaten.. Bitmek tükenmek bilmeyen o yolların, o engebeli yokuşların, o çukurların, çamurların, taşların olduğu o yer...
Çok düşünmüştü, bir yolculukla başlayan hayatında neden tamamlayamamıştı o yolculuğu. Neden her yolculukta bir yük daha eklemişti omuzuna. Neden hiçkimse omuzundaki tek bir yükü almak istememişti..Neden hep yalnızdı, neden o yol hep ıssızdı.. ?
Daha el kadar bir bebekken başlamıştı yolculuğu. Doğduğu topraklardan başka yere götürülüşünde. Hayatı o sanıp 4 elle sarıldığı, asla göremediği o sevgisizliğin sebebini aradığı yıllardan sonra hiç bir şeyin gerçek olmadığını öğrenmesi, yeniden bir yol çıkarmıştı hayatında karşısına. Ve bu yolculuğun onun bitmeyen yollarını tamamlayacağını düşünmüştü.
Önceden bu yollardan geçmişti belki de , uzaklara bakıp, "acaba orada, nasıl hayatlar vardır." diye düşündüğü, henüz görebildiği küçücük evlere bakıp iç geçirdiği günleri hatırlardı bazen.. Sonra yeni bir yerle, yeni bir aile ile tanışmasının, yeni bir aşkı bulmanın gerçekleştiği o yolculuk.. Belki de en büyük yalnızlığının yolculuğu olacaktı, nereden bilebilirdi ki?
Güvendiği, inandığı insanlar olmuştu bu yolda. Gördüğü her silüete , her hayata bir mucize gibi dokunmuştu belki de . Çoğu zaman hep aynı şey için şükretmişti hatta."Bu sefer yalnız olmayacaksın" demişti kendi kendine..
Zaman gelip geçmiş, ve hayat yeniden tokat gibi vurmuştu yüzüne. Yaşadığı kayıplar vardı canını yakan, Daha yeni bulabildiği babasıyla, sadece 7 yıl geçirebilmişti. Geriye dönüp baktığında babasıyla hayal ettiği hiçbir şeyi gerçekleştirememişti üstelik.. Ama yine de çabalamıştı. En azından kendi yaşayamadıklarını, kardeşine yaşatmış, onun içindeki burukluğu en aza indirgemişti..
Ve bir kayıptan çok daha fazla canını yakan bir şey olmuştu bu yolculuklarla dolu hayatında. Belki de bu uzun yolculukta en çok güvendiği o insandı yıllar sonra tanıdığı kardeşi. Babasını kurtaramamasının verdiği suçluluk duygusu içinde bir ateş gibi yanarken, en güvendiği insanın onu hiç anlamaya çalışmadan, hiç dinlemeden, tek bir kalemde silmesi çok daha fazla yakıyordu canını. Öteki türlüsüne belki alışabilirdi. Ama buna, kardeşinin onu reddetmesine alışabilir miydi? sanmıyordu...
...................................
Veysel hızla çıkmıştı ağıldan. Ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmemek daha da delirtiyordu insanı. Taner ve Ramazan da hemen atlamışlardı Veysel'in arabasına.
"Amcaoğlu, ben mi kullansam acaba ?" dedi Taner. Veysel bir şey demeden arabayı sürmeye devam ediyordu..
"Sen bir yengemi ara, sor bi neredelermiş" dedi Taner arkada oturan Ramazan'a.
Ramazan dediklerini yapmış, Döndü' yü aramış, ama telefonu cevaplayan olmamıştı.
"Açmıyor mu ?" dedi Taner.
"Yok." dedi Ramazan da.
...................................
Ambulans sirenleri duyuluyordu kasabanın dar yollarında. Herkes daha ne olduğunu bilmeden dahi dualarına dahil ediyorlardı onu..
O yol bitmek bilmiyordu sanki. Elif Ambulansın arkasına binmişti kocası ile birlikle..
"Tamam, Tamam. Yetiştik. Daha gitmemişler." dedi Taner anlık bir rahatlama ile.
Taner ön koltuktan kalkıp Döndüye yer vermişti. Önde ambulans arkada ise Veysel yolda ilerlemekteydi..
"Yenge, ne oldu Kenan abiye, söyle hele bi?" dedi Ramazan. Ama Döndü ağlamaktan konuşamıyordu neredeyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük VeyKen Hikayeleri
FanfictionDizide Gerçekleşmesi Muhtemel, ya da olmayan alternatif sahneler serisi ...