"Dillere düşeceğiz seninle
İlle de biz düşecek...
Taze bahar dalları gibi çiçeklenecek.
Tadım tuzum olacaksın benim.
Seni, seni, en çok seni
Bir tek seni severim, hani..."-ç
Üzerimdeki pijama takımının etekleriyle oynayan parmaklarımı seyrederken bir yandan da saati takip ediyordum. Dokuza geliyordu. Karanlık, odanın içerisini sarmıştı. Yalnızca yatağın yanındaki lambayı açmıştım. Parmaklarım kumaş parçasını ileri geri iterek oynarken karnımın gurultusunu dinliyordum. Yemek saati çoktan geçmişti, bu akşam bana yemek gönderilmemesini falan mı istemişti acaba? Gıcık şey.
Aç kalmam ona nasıl bir avantaj sağlardı ki?
Ofladım. Ellerimle karnımı tutarak başımı yatak başlığına yasladım. Tam da o anda odamın kapısı açılmıştı. Bir an için Aslı'yı elinde yemek tepsisiyle görmeyi bekliyordum ama karşılaştığım iri adamla kaşlarım çatıldı.
Bu ara sıra alt katta denk geldiğim korumaydı. Elindeki bahçe ızgarasıyla içeri girdi ve öylece balkona yöneldi. Onun arkasından içeri gelen Çağıl'ı fark edince biraz rahatlamıştım.
"Neler oluyor?"
Beni geçerek kıyafet dolabıma yaklaştı. "Hazırlanman gerekiyor." Dolabı açtı ve içerisinden çıkardığı elbiseyi yatağın üzerine bıraktı. "Bunu giy, çok yakışacaktır."
Yatağın ayakucuna bıraktığı elbiseye bakıp ayağa kalktım. "Çağıl, neler oluyor? Niye hazırlanıyormuşum?"
Karşısına geçtiğimde bir cevap bekleyen bakışlarıma karşılık elbiseyi işaret etti. "Önce giyin, açıklayacağım kelebek."
"Önce açıkla, giyineyim."
Ofladı. Alt dudağını dişleyerek "Bugünün tarihi ne?" diye sordu. Etrafa bakındım. Bunun ne anlamı vardı ki? Özel bir gün müydü? Arkamı dönüp bana verdiği telefonu komodinin üzerinden aldım ve tarihi kontrol ettim.
2 Haziran.
"Doğum günüm."
"Hadi üstünü değiştir. Kutlayacağımız bir yaş var."
Biz? O ve ben? Bunu onunla kutlayacağımı düşündüren neydi ki? Hem beni kaçıran birine göre fazla mı nazikleşmeye başlıyordu yoksa ben mi ona alışıyordum?
"Bence sen adamını da alıp odamdan çık, bana en büyük kutlama bu olur."
"Ah kelebek..." diye homurdandı. "Aç değil misin? Birlikte ay ışığında biraz ızgara yiyip şarap içeceğiz. Benden çekinmene gerek yok."
Hayretle ona baktım. "Birde birlikte diyorsun! Tüm bunları seninle yapmak istediğimi kim söylemiş?"
"Vanya." dedi itiraz kabul etmeyecek bir sesle. Yanıma yaklaştığını hissettiğimde yatağıma yeniden oturmak zorunda kalmıştım. "En azından bu gece her şeyi bir kenara bırakıp doğum gününü kutlamama izin ver, benimle inatlaşma ve tadını çıkar çünkü bu gece senin gecen."
Gözlerimin içine bakıyordu. Bunu istediği kesindi. Hatta benden daha heyecanlı olduğu da ortadaydı. Ve dediği gibi belki de sadece tadını çıkarmaya bakmalıydım. Buraya geldiğimden beri ağzıma alkol sürmemiştim, şarap içmeyi özlemiştim. Hem açık havada ızgara da kulağa hoş gelmiyor değildi.
Yerimden usulca kalktım. Yatağa bıraktığı elbiseyi alarak "Biraz zaman alacak." diye konuştum. Yüzünde hemen bir gülümseme oluşmuştu.
"Hiç sorun değil, bu arada bende masayı hazırlarım."
![](https://img.wattpad.com/cover/346987371-288-k673095.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ YANKI 18+
RomanceDalgaların kayalara sertçe vuruşu gibiydi onun aşkı. Yıpratıcı. Bir zaman sonra ona nasıl aşık olduğunuzu sorgulayacağınız kadar dayanılmazdı tavırları. Uçurumları vardı. Onunlayken büyük denizlere açılan, hırçın dalgalara kurban gidebileceğim ve as...