Büyükannemin yanından ayrıldıktan sonra Murat'la birlikte lansmanın yapılacağı eski yetimhaneye geçmiştik. Yol boyunca biraz tanışma fırsatımız olmuştu. Sohbet ettiğimiz ve kendinden bahsetmesini istediğim için artık onu kendi çalışanımmış gibi benimsemiş sayılırdım.
İyi birine benziyordu, zaten büyükannem onu böyle bir işte benim yanıma verdiyse güvenilir olduğu da ortadaydı.Mekandan içeri girdiğimizde bir anda etrafta düzenleme yapan çalışanların arasına karışmıştık. Birkaç adım arkamdan gelen Murat'a dönüp içeriyi gösterdim.
"Nasıl sence? Buralar tadilattan geçecek, dışarıya da aydınlatmalar kuracağız."
"Ortamın havası bile oldukça iyi, tadilattan sonra eminimki çok daha iyi olacaktır."
Gülümsedim. Bence de öyle olacaktı. Çağıl'ın burayı kullanmayı düşünmesi dahiyane bir fikirdi. Pencerelere yaklaştım. Yeşil çimler baharla birlikte gürleşmişti. Zamanlama da çok iyiydi. Harika bir iş olacaktı. Bunun imzası olarak da şirketi ben devralacaktım. Bunun için yurtdışına çıkmam gerekiyorsa bunu göze alabilirdim.
"Vanya hanım?"
Yanına yaklaşan kadına doğru döndüm. Hemen diğer yanındaki tadımlık ürünleri göstermişti. "Gece için dağıtılacak olan ikramlıkları seçeceğinizi söylemiştiniz."
Başımı salladım. "Evet seçeceğim." Beni yönlendirmesine izin vererek çalışanların sunum yaptığı masaya doğru yaklaştım. Henüz ortada yalnızca tanıtım amaçlı tek bir masa vardı. İkramları, şampanyaları ve küçük birkaç şeyi onaylayacaktım. Şimdiden aradan çıksın istiyordum, sonrasında bütün bu küçük şeyler birer dert haline geliyordu.
Masaya yaklaştım ama hâlâ benden uzakta duran Murat'ı fark ettiğimde bundan rahatsız olarak ona seslendim. Bu kadar mesafeli durmasına gerek yoktu. Korumam değildi sonuçta.
"Murat, lütfen sen de gel. İkinci bir fikri seve seve kabul ederim."
Yanıma çekingen bir tavırla yaklaştığında durmuş onu seyrediyordum. Gülümsedim. Önümdeki kanepelerden birini ona doğru uzattım. "Nasıl bulduğunu söyle, dürüst olursan sevinirim."
Elimden alıp tadına baktığında gözlerimi üzerine dikmiş, bir tane de kendim için almıştım. Aslında genel olarak bir sorun yoktu ama bu lansman gecesi için normalden çok daha özenli olduğumuz için fazla hassas düşünüyor olabilirdim. Tuz oranı hoşuma gitmemişti. Kullanılan peynirden kaynaklı olduğunu düşünüyordum.
"Ne düşünüyorsun?"
Ağzındaki lokmayı çoktan yutmuş olan Murat'tan bir cevap beklemeye başladığımda elinde kalan kürdanı masaya bırakıp "Rahatsız edici bir durumu yok ama hassas düşünmemiz gerekiyorsa..." diye konuştuktan sonra bakışlarını karşımızdaki çalışan kadına çevirerek "Peynir biraz tuzlu." demişti.
"Katılıyorum." diye ekledim. "Daha az tuzlu bir peynir kullanalım. Salatalıklar da bir tık daha ince dilim olsun lütfen."
"Peki Vanya hanım. Şampanya tadımı için Çağıl beyi de bekleyecek miyiz?"
Şampanya tadımını iple çekiyordum ama Çağıl'ın geleceğini düşünmüyordum. Sabah evden şirkete gideceğim diye çıkmıştı bu yüzden "Yok, direkt tadıma geçebiliriz." demiştim ama hemen arkasından gelen tok sesle yerimde kalakaldım.
"Sanırım yetiştim."
Buradaydı. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım. Üzerindeki ceketin düğmesini açtı ve her iki tarafını da geriye iterek ellerini erkeksi bir tavırla beline yerleştirip beyaz gömleğinin üzerindeki duruşuyla aklımı başımdan almayı başardı.
Diğer yandan yanıma yaklaşmıştı. Aramızdaki mesafeyi kapatırken çalışana "Şampanyaları hazırlayabilirsiniz." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ YANKI 18+
RomanceDalgaların kayalara sertçe vuruşu gibiydi onun aşkı. Yıpratıcı. Bir zaman sonra ona nasıl aşık olduğunuzu sorgulayacağınız kadar dayanılmazdı tavırları. Uçurumları vardı. Onunlayken büyük denizlere açılan, hırçın dalgalara kurban gidebileceğim ve as...