"Kum tanelerini
seversin sen.
Denizi de öyle.
Ya dalgalar?
Yüzmeye bayılırsın.
Bilirim kelebek.
Seni en iyi
ben bilirim."-ç
Uzaktan gelen yoğun martı sesine karşılık gözlerimi açtığımda hemen geri kapatıp uykuma kaldığım yerden devam etmek istemiştim. Yatağın içinde kaybolmak ister gibi yorganı çekerek diğer tarafa döndüm. Başım deli gibi ağrıyordu.
Alkole dayanıklı olduğumu sanıyordum ama sanırım bu konuda biraz paslanmıştım. Dün gece biraz şarap içtim diye yaptıklarımı hatırlıyordum da... Sanırım birkaç gün yataktan çıkmadan hayatıma devam etmeliydim.
Balkon kapısına vuran yağmur damlalarının sesiyle yeniden uykuya dalamayacağımı anlamıştım. Başımı kaldırıp saati kontrol ettiğimde ise zaten öğlene gelmiş olmak günü bitirmişim gibi hissettirse de yerimden doğrularak yataktan çıktım.
Sanırım Çağıl dün geceden sonra öldüğümü düşünüyordu. Bu saate kadar kahvaltı için uyandırılmış olmam gerekirdi. Yine de ilk yapmak istediğim kesinlikle ılık bir duş almaktı. Bu yüzden dolaptan aldığım spor takımla birlikte banyoya girip kapıyı kilitledim ve doğruca üzerimdeki pijama takımını çıkararak kendimi suyun altına attım.
Suyun altında geçirdiğim süre boyunca dün gece Çağıl'la olanlar zihnimi doldurmuştu. Karşısında iç çamaşırlarımla durduğum o anı tekrar tekrar yaşıyor gibiydim. O anı hatırladığımda donup kalıyordum. Bu garip bir histi, utanmıyordum. Sanki oldukça normal gibi. Ama benden etkilenip bir şeyler yapmasını beklerdim. Gerçekten garip bir adamdı.
Bu düşünme faslı biraz fazla uzun sürdüğünde kafayı yememek için suyu kapattım ve doğruca kurulanarak kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı kuruttum ve at kuyruğu yaparak banyodan çıktım.
Acıktığımı hissetmeye başlıyordum. Bu yüzden kendime engel olamamış odamdan çıkmıştım. Etrafı kontrol eden bakışlarım Çağıl'ı ortalarda görmeyince rahat bir nefes alıp doğruca alt kata indim. Mutfağa girdim. Aslı buradaydı. Onu korkutmamak için biraz geldiğimi belli ederek yani ses çıkararak girmiştim içeri. Bana doğru döndü. Hazırlamakta olduğu kahvaltı tepsisini görünce gülümsedim.
"Bana mıydı?"
Başını salladı. Tost makinesindeki tostu çıkardı ve tepsideki tabağa bırakarak masaya doğru götürdü. Hemen masaya oturdum. "Teşekkür ederim."
Çok açtım doğrusu. Hemen tosta uzanıp yemeğe koyulduğumda gerçekten harika bir tost olduğunu fark edip gözlerimi kocaman açarak Aslı'ya dönmüştüm. "Mükemmel." dedim. Hemen ardından portakal suyundan ufak bir yudum içerek dudaklarımı yaladım. Yemek konusunda her türlü çok iyiydi.
Tepkime karşılık kocaman gülümserken bakışları mutfak kapısına kaymıştı. Onun baktığı tarafa baktığımda Çağıl içeri giriyordu. Oturduğum masaya yaklaştı. Çaprazımdaki sandalyeyi çekerek oturduğunda yüzümdeki mutluluk silindi.
"Tünaydın kelebek."
Burun kıvırır gibi tostumdan bir ısırık daha aldım. Aslında ona dün gece için bir teşekkür borçluydum. Her ne kadar pek haz etmesem de benim için güzel bir kutlama düzenlemişti. Bir şeyler içip açık havada güzel bir yemek yemek hoşuma gitmişti doğrusu.
Bu yüzden soğuk tavrımı bir kenara bırakarak göz ucuyla onu süzdüm. Göz göze gelmiştik. Ağzım doluyken umursamadan karışık bir sesle "Dün içiuğn teşekküğr ederiuğm." diye mırıldandım.
Kaşlarını çattı hemen. "Ne dedin?" dedi masaya eğilerek aramızdaki mesafeyi kapatırken. İlla tekrar ettirecekti!
Yutkundum. Yine abartılı olmayacak bir sesle gözlerimi çok da onda gezdirmeden geçiştirir gibi "Dün için teşekkür ederim." dedim. Bu sefer sesim daha net çıkmıştı ama yine de pek memnun değil gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ YANKI 18+
Roman d'amourDalgaların kayalara sertçe vuruşu gibiydi onun aşkı. Yıpratıcı. Bir zaman sonra ona nasıl aşık olduğunuzu sorgulayacağınız kadar dayanılmazdı tavırları. Uçurumları vardı. Onunlayken büyük denizlere açılan, hırçın dalgalara kurban gidebileceğim ve as...