10 | Farklı

10 1 0
                                    


Mahirden:

Salı günüydü bugün. Ve bom boştu.
Sahi, Ablam öldükten sonra hangi gün Dolu dolu geçti ki?

Bir aralar çok depresiyondaydım, şimdi Okula gidince gülmek zorundayım. Anneme söz verdim.
Ama yediremiyorum Ablamın benim yüzümden ölmesine yediremiyorum!

Evet bugün Salı günüydü.

Ve yaklaşık bir saat boyunca bir Anonimin mesajını düşünüyorum.

"Hayırlı Cumalar" yazmıştı.

Bu beni bir saat boyunca düşündürdü.
Lan Gökay mıydı bu? Şaka mı yapıyordu kendince?

Akşam olunca cevap yazdım. Mesajları beni güldürmeye başladı. Başta farketmedim. Hemde hiç.

1 hafta boyunca mesajlaştık. Çok merak ediyordum onu. Kimdi.. bana neden yazdı? Ve yavaş yavaş ona bağlanmaya başlıyordum ama bu çok saçma çünkü o bir Anonimdi. Kendisini gösteremeyecek kadar korkak bir Anonim hemde! Karar verdim, uzak duracaktım ondan. Bana sadece bir kere resim attı ve onu göremedim bile. Aynı okulda olduğumuzu söylüyor ama nedense tanıyamıyorum. Kızların hiç biri Ruhuma dokunmadı.

O güne dek..

Çok yağmur yağıyordu, Yağmurdan nefret ederdim. Şemsiye ile yürüdüm, hatta bu Şemsiyeyi taşımaktan da nefret ederdim. Sahi ben ne severdim ki?

Çok ironik değil mi? Soyadım Seven ama hiç bir şey sevmiyorum.

O gün Anonim "ben seni seviyorum işte" diyince bir tuhaf oldum. Hiç bir şeyi sevmeyen ben niye beni sevsin ki? Sevmesindi, severse Ablam gibi canı yanardı.

Ablam beni çok sevdi.. bende onu çok sevdim ve kaybettim. Bu yüzdendir ki hiç bir şeyi sevmemeye çalışıyorum. Kaybetmemek için.

Neyse nerdeydim? Yağmur yağıyordu. Yürüyordum öylesine, nefret ettiğim şemsiye ile. Sonra.. bir ağlamak sesi duydum. Çok derinden gelen bir Ağlamaydı bu, "bir derdim var" diye bas basa bağırıyordu sanki.
Normalde umursamazdım, ama o gün o ağlama sesini duyunca. Ablamı duydum sandım. O son ağlayışlarını.

Yavaşça yönümü o yöne döndüm. Bide ne göreyim, sanki saraydan uçmuş olan bir Prenses oturmuş tek derdi ayakkabı yırtılmış gibi ağlıyordu. Elbette belki öyle değildi ama ne bileyim, o kadar güzeldi ki belki derdi bu olabilir diye düşündüm. Yani bu olmalıdır.
Ve ıslanıyordu.

Dayanamadım, gittim nefret ettiğim şemsiyeyi üstüne doğru tuttum, ve ona baktım. Yavaş yavaş yüzünü bana doğru çıkardı. Yüzü... nasıl desem... kusursuzdu..

"İyi misiniz?"

Aklımı sikeyim! Böyle soru mu sorulur ağlayan İnsana? Ağlamış bide.. her yerinden salyalar akıyordu. Öyle çok... tatlı görünüyordu ki. Burnu kıp kırmızı.

"E-Evet."

Yüzü tanıdık geliyordu, eğildim yüzüne baktım. Bana öyle paniklemiş gibi bakıyordu ki. Birazcık sinir etsem fena olmaz sanki ha?
Hem dikkatını de dağıtmış olurum.

Tamda tahmin ettiğim gibiydi, çabuk sinirlendi, yanakları bile kızardı. Sanırım sümüğüne laf ettiğim içindi bunlar.

Ona Çiçekli Mendil verdim, bu Çiçekli mendiller Ablamdan kalanlar. 2 sene öncesi felan. Niye ona bunu verdim bende bilmiyorum o an öyle oldu ve öyle yaptım. Mendili alırken gülümsedi. Gülümsemek bir İnsana bu kadar yakışıyor muydu yoksa bana mı özel?
Sümüklerini sil dediğimde bana öyle ters ters baktı ki. Nedense sinir etmekten zevk alıyordum.

Aşkın Nehiri | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin