1

1.2K 78 91
                                    

Odasına kadar varan alarm sesiyle açtı kocaman gözlerini minik kız, her sabah bu sesi duyarak uyanmaktan bıkmıştı artık. Yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovdu ve üstündeki boğazına kadar çekilmiş yorganı tekmeleyerek ayak ucuna kadar getirdi. Kocaman yatağında kalan küçücük bedeninden bacaklarını sallandırdı boşlukta.

Beraber uyuduğu ayıcığını alıp burnuna küçük bir öpücük bıraktı, "Günaydın." dedi uykulu sesiyle. Ayıcığı ona cevap vermiş gibi gülümsedi ve yatağından inip alarm sesinin geldiği odaya ilerledi.

Salondan geçtikten sonra koridorun solunda kalan odanın yanına vardı, açtığında daha yüksek sesle yankılanan sesle yüzünü buruşturdu. Yatakta olan bedene baktığında babasının hâlâ huzurlu bir şekilde uyuyabiliyor olmasına şaşırmadan edemedi. Kendisi metreler öteden uyanıyordu çünkü.

Küçük adımlarla komodinin yanına vardı ve parlayan kırmızı tuşa bastı. Şansına işe yaramış ve susmuştu. Yatağa tırmanıp yüzüstü yatan babasının sırtına çıktı ve dağılmış saçları ile oynamaya başladı. "Baba." diye fısıldadı kulağına doğru yaklaşıp. Bir tepki gelmeyince kaşlarını çattı. Çok derin uykusu vardı babasının.

Onu sarsmak için birkaç kere zıpladı olduğunu yerde, bu sefer daha yüksek sesle konuştu, "Baba! Uyan." niyahet biraz da olsa tepki alabilmişti, kıpırdanmaya başlamıştı babası. Bunu fırsat bilip sırtından indi ve yanına geçerek suratının açıkta kalan kısmına öpücüklerini kondurdu.

Öpücüklerinin arasında babasının gözlerini açtığını gördüğünde tüm şirinliği ile gülümsedi, başını yana eğdi, "Günaydın!" diye cıvıldadı. Chan, kızına gülümseyip sırt üstü uzandı, gözlerini ovdu, "Günaydın kızım."

Adeta bir temas bağımlısı olan küçük kız, bu sefer boynuna yapıştı babasının. Kollarını etrafına doladı ve başını çıplak göğüsüne yasladı. Kulağını dolduran kalp atışlarını duyduğunda kıkırdadı. Üstüne kıvrılan küçük bedenin yumuşacık saçlarını okşadı Chan.

"Her sabah telefonundan ses çıkıyor. Uyandırıyor beni." kafasını kaldırıp uyuklamaya devam edem babasına baktı, "Bozuk galiba."

"Hayır Lena, ben ayarlıyorum ses çıkarsın diye. Sabah uyanabilmek için."

"Uyanmıyorsun ama."

Gözlerini açıp ona çok bilmişlik taslayan kızına baktı Chan, bu zeka küpü kızla işi zordu. Onu belinden tutup havaya kaldırdığında heyecanla kısık bir çığlık attı Lena, babasının güçlü kollarına tutundu. Suratını kendine yaklaştırıp yanaklarından öptü onu babası, "Çok konuşma, cadı seni."

Sonrasında onu yanına bıraktı, öfkeyle homurdandı küçük kız. Babasıyla geçirebileceği tüm vakit bitmişe benziyordu. "Sen tuvalete gidiyorsun, ben de kahvaltı hazırlıyorum. Daha seni Jeongin'in yanına bırakmam lazım." Jeongin'in adını duyunca sevinçle kollarını kaldırarak bağırdı Lena, "Yaşasın!"

Koşar adım odadan çıktığında arkasından seslendi ona Chan, "Koşma Lena! Ellerini de güzel yıka, çıktığında kontrol edeceğim. Duydun mu beni?" uzaktan kızının sesi geldi, "Duydum baba!" ardından kapı kapanma sesi.

Yatağını gelişigüzel topladıktan sonra mutfağa geçti Chan, kahvaltılık ve Lena'nın yanına koyabileceği pratik bir şeyler hazırlamaya başladı. Gece işten döner dönmez uyumuştu ve uykusunu aldığı söylenemezdi. Yoğun bir gece geçirmişti. Olaylar doluydu.

Şimdi ise yine erken saatte gitmesi gerekiyordu. Kızıyla yirmi dört saatin sadece dört saati falan görüşebiliyordu. Lena'nın uyku düzeni sabit olduğu için çabuk uykusu geliyor ve dayanamayıp uyuyordu. İkisi de bu durumdan şikayetçiydiler ancak yapabilecekleri bir şey yoktu.

ex with a kid, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin