özel bölüm.
"İşte geldim! Nasıl, güzel duruyor mu?"
Ebeveynlerinden bir yanıt -tercihen olumlu bir yanıt- beklerken kendi etrafında döndü ve eteklerinin dalgalanmasını sağladı. Bu onun ve elbisenin güzelliğini iki katına çıkarmıştı doğal olarak. Hyunjin çenesini eline yaslamış, kızının duru güzelliğini incelerken gülümsemeden edemedi. "Gerçek bir prenses gibi görünüyorsun." diye mırıldandı hayranlıkla. Utanç ve özgüven karışımı bir tavır takınan Lena, cevaptan memnun kaldıktan sonra Chan'a döndü.
Onun da sessizce gülümsediğini gördü. Tek kaşını kaldırdı sorar gibi. Onun gerçekten büyüdüğü gerçeği Chan'a çok ağır gelse de gerçeği inkar edemezdi. Lena, dünya üzerindeki en güzel şeydi onun için. "Çok güzelsin bebeğim." iyice keyiflenen genç kız sevinçle el çırptı, "Harika! O zaman bu kesinlikle seçeneklerim arasında olacak. Bu mağazada deneyeceğim iki tane daha var." elbisesinin eteklerini avuçlarında topladı ve giyinme kabinine ilerledi, "Sakın bir yere ayrılmayın!"
Lena'nın ortalıktan kaybolmasıyla arkasına yaslanan Hyunjin, eşine döndü gülümsemeye devam ederken. Göz göze geldiler. "Beni şaşırtıyorsun." diye itiraf etti. Kaşlarını çattı Chan, başını yana eğdi, "Ne hakkında?" kocası omuz silkti ve kollarını göğsünde bağlayıp, başını onun omzuna yasladı. "Kıyafetler konusunda yaygara çıkaracağını düşünmüştüm. Malum, Lena çok güzel göründüğünde bu seni korkutuyor." güldü. Bir kolunu kocasının beline sardı ve saçlarına bir öpücük bıraktı. "Haksız olduğumu mu düşünüyorsun?"
"Kıskançlığının tatlı bir noktada kalması gerektiğini düşünüyorum sadece."
"Artık öyle de kalıyor zaten, farkındaysan tabii."
"Farkındayım. Nasıl adapte oldun buna?"
"Yani, Lena her zaman benim küçük bebeğim olarak kalacak. Ama bunu sadece manevi olarak kabul edebileceğimi fark ettim. Büyüyor. Maalesef."
"Seninle gurur duyuyorum, sonunda bunu kabul ettin."
"Dalga geçme. Büyüdüğü her gün için ona çok öfkeliyim."
"Farklı hissediyoruz mu zannediyorsun? Bu güzellik olmadan bir gün bile geçiremem ben." başını omzundan kaldırdı Chan'a bakmak için. "Muhtemelen dünyanın en güzel çocuğuna sahibiz Chan." başını onayla salladı. Uzanıp yanağından öptü şefkatle. Hemen geri çekilmedi. Yaşlanıyor olmasından kaynaklı olmalıydı ki gün geçtikçe uysallaşıyordu. Bu durum elbette hoşuna giderdi Hyunjin'in. "Biliyorum. İkinize birden sahip olmak bana dünyanın en şanslı herifiymişim gibi hissettiriyor."
"Tek taraflı sanma sakın."
"Öyle mi? Bu daha da güzel." tam dudakları birleşmek üzereyken yeni bir elbiseyle yanlarına gelen genç kız istemeden de olsa bunu böldü. Ancak ikisi de bozuntuya vermeden denediği her yeni kıyafeti yorumlamaya devam ettiler. Oldukça detaylı bir değerlendirmenin ardından iki kıyafet arasında kalmıştı genç kız. Bir tanesi onu tam bile kuğu kadar zarif gösteren, beyaz, saten ve midi boy bir elbiseydi. Diğeri ise onun tam zıttı, koyu bir mavi rengine sahip, dizinin üç parmak üstünde biten kadife bir elbiseydi.
Hyunjin'in tavsiyelerini göz önünde bulundurduktan sonra beyaz elbiseyi almaya karar verdi. Ödeme kısmını büyük bir memnuniyetle babasına yaptırdıktan sonra mağaza dolaşmayı bıraktılar ve alış veriş merkezinin en alt katında bulunan kafelerden birisine oturdular. Mezuniyet balosunun tam olarak nasıl gerçekleşeceğini onlara tane tane anlatmaktan sıkılmadı Lena. Çünkü okul olarak buna gerçekten önem veriyorlardı. Hatta o kadar önem veriyorlardı ki böylesine önemli bir etkinliğe ailelerin katılmasına izin veriyorlardı. Vals bitene kadar çocuklarının hayatlarının bir devrinin bitişine şahit olabileceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz